Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Yoksul hepimizin sorunudur

Yoksulluğun tanımını yapmak zordur. Bu nedenle yoksulluktan bahsederken tanımdan çok yoksulluğun neden olduğu olaylar tanımlanır.
En çok bahsedilen açlık ve yetersiz beslenme, eğitim ve sağlık başta olmak üzere temel haklara ulaşmada zorluklardır. Yoksulluk aynı zamanda kültürel, ekonomik ve toplumsal karar süreçlerine ulaşımda yoksunluk demektir.
Bunların dışındaki diğer tanımlar kötü çevre koşulları, barınma koşulları, beslenme koşulları sonucu olan hastalık ve ölümler nedeniyle sağlık sorunlarını işaret eder. Diğer yandan yoksulluk suça yönelmede en çok tartışılan etmendir.
Tüm bunlara yoksulluğun adalete, eğitime ve sağlık hizmetlerine ulaşımdaki engelleyici rolü eklendiği zaman yoksulluğu sadece hastalıklara neden olan bir etmen olarak değil, kısaca tedavisi mümkün ama bir türlü yapılamayan bir hastalık olarak tarif etmek mümkündür.

EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİR
Yoksulluk herkesin sorunu olsa da, bir çok diğer sorun gibi çocuk ve kadınlar en çok etkilenen gruptur. Çocuklar yoksulluğun sonuçlarından sadece dünyaya geldikten sonra değil, henüz anne karnında annenin beslenme sorunlarıyla birlikte etkilenmeye başlarlar.
Bedensel gelişim ve dayanıksızlık bir yanda, beyin gelişimi yoksulluktan etkilenen en önemli süreçtir. Yapılan çalışmalar öğrenmede çok önemli olan beyin kıvrımlarının gelişiminin, dolayısıyla beyin yüz ölçümünün yoksul doğan çocuklarda daha düşük olduğunu gösteriyor.
Bu durum öğrenmenin yanı sıra diğer fonksiyonların gelişiminde olan gecikmelere ya da yoksunluklara neden olur. Bu eksikleri kapatmada yararlı olacak anne ile bağlanma da annenin yoksulluğu nedeni ile sorun olunca mental gelişim sorunları ile birlikte ruhsal sorunlar ortaya çıkar.
Yoksulluk ve onunla bağlantılı bu gelişimsel sorunlar, yoksulluğun oluşturduğu stres ve örselenmeler şiddete ve suça olan eğilimleri arttırmaktadır. Tüm bu süreçte gelişimi değiştirecek olanaklara ulaşmadaki engeller, kendini ifade etme ve yardım isteme zorluğu çocuğun gelişimi süresince sağlık hizmetlerine ve adil bir savunma sistemine ulaşmasını zorlayınca bir kısır döngü ortaya çıkar. Beyin gelişinde daha anne karnında başlayan eşitsizlikleri öğrenimleri boyunca eğitim hayatlarını sürdürmede zorluk yaşamaları ve sistemin dışına çıkarılmaları olayın diğer bir önemli etkisidir.

SUÇ VE CEZA FİLM FESTİVALİ
Kısır döngüyü kırmak, gelir düzeylerinin ayarlanması, sosyal destekler, işsizliğin önlenmesi, sağlık ve eğitim hizmetlerinin herkes için ulaşılır olabilmesi gibi bir çok yapılması gereken sayılabilir. Dünyanın yüzde 10'unun tüm gelirin yüzde 70'inden fazlasına sahip olması kalan yüzde 90'ın paylaştığı geliri çok düşürmektedir.
Tüm bunlar tartışılır, yüzde 10'luk kesimde olanlar dahil sorunun büyüklüğü fark edilmişken yapılabilecek küçük dokunuşlar bu rakamlarla adeta salgın bir hastalık haline gelen yoksulluğun tedavisinde etkili olabilir. Beyin gelişimini etkileyen beslenme, hormonlar, ilaçlar ve toksinler yanında en önemli şey çocuğa karşı gösterilen bakım davranışıdır.
Bebekler, ilişki ortamında gelişirler. Beyin gelişiminin kritik döneminde ihmal ve çevresel uyaranlardan yoksunluk bilişsel becerilerde kalıcı bozulmalara yol açabilir. O nedenle yoksul anne babaların çok gelişimi, ilişkisi, davranış ve tutumları konusunda eğitilmeleri, desteklenmeleri ilk ve kolay atılabilen bir adım olacaktır.
Bu konuda daha fazlasını dinlemek için 30 Eylül'de başlayacak olan 6. Suç ve Ceza Film Festivali kapsamındaki panellere gelebilirsiniz. Katılımın ücretsiz olduğu panellerde yoksulluğun her boyutuna ilişkin tartışmalara katılabilirsiniz. Konular, konuşmacılar, saatler ve yerler için bilgiyi www.icapff.com adresinden almanız mümkün. Gelin öğrenelim, tartışalım ve bilgileri eyleme aktaralım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA