Efendim, Facebook'ta birbirimizin saçma sapan yorumlarını beğenme ve önümüze geleni dürtme düşkünlüğümüz sayesinde, milyar dolarlık serveti istifleyen ve dünyanın en zenginleri listesinde 29. sıraya yerleşen 28 yaşındaki Facebook'un patronu Mark Zuckerberg, geçtiğimiz günlerde evleniverdi biliyorsunuz. E, devir 'sözleşme' devri. Priscilla Chan adlı Çin asıllı ABD'li gelinimiz, Mark Zuckerberg'le evlenmeden çok evvel sözleşmeyi yapıvermiş! Tabii bizim gelin Priscilla, Harvard Üniversitesi mezunu, kafa çalışıyor. Daha Zuckerberg'in Palo Alto'daki evine taşınmadan önce ona bir sözleşme imzalatmış. Sözleşmeye göre, çift haftada en az bir geceyi birlikte dışarıda geçirecekmiş. Haftanın en az 100 dakikasını evden veya Facebook ofisinden uzakta yalnız geçirmeleri şartı varmış. İlişkiye başlarken adamın burnuna sözleşme dayayan Priscilla, Allah bilir evlenirken ne sözleşmeler yapmıştır. Yatak odasında, baş uçlarına kronometre bile asmıştır bu arkadaşlar! Neyse efendim, ilişki başlangıcında yapılan ve 'pre-prenup' tabir edilen sözleşmeler, son Priscilla vakasıyla birlikte iyice moda olmuş. Uzmanlar, artık ne uzmanlarıysa, bu modaya 'Chan etkisi' diyormuş. Görünüz! Bizimkiler Bugün Ne Giysem'de rüküş ev hanımlarıyla uğraşırken, elin Çinlisi ne modalar yaratıyor! Siz Çinlileri hâlâ ucuz ihraç ürünü üretiyorlar sanıyordunuz değil mi?! Bugün Ne Giysem ekibini, özel olarak ekipten Hakan Akkaya'yı ve kaprisli göz süzmelerini bir kenara bırakırsak, bu sözleşme işi çok mühim. Sözleşmesiz ilişki, güvencesiz çalışmaya benziyor. Bakınız, geçen hafta atv'de Serap Paköz'ün Yeniden Başlayalım programında denk geldim. Yıllar evvel evli bir beyefendi, eşini ve çocuğunu terk edip kendisi için yeni sayılabilecek bir hanımla yeni maceralara yelken açmış, daha sonra, 48 yaşındayken, ikinci hanımı ve ondan olan çocuklarını da bırakıp komşusunun 19 yaşındaki kızıyla kaçmış, o hanımdan da yeni çocukları olmuş. Bu arada, kusura bakmayın, sorun bende değil, konunun kendisi Dallas'a benziyor. İkinci hanım, ekranlara çıkmış, söz konusu beyefendiyle Yeniden Başlayalım hadisesine girmeyi, olmazsa hesabına bir miktar para yatırılmasını talep ediyordu. Ya, efendim. En baştan sözleşme yapmazsanız, televizyon ekranlarına çıkıp bu şekil pazarlık yapmak zorunda kalırsınız! Kıymetli okur, vallahi devir çok değişti.
BİR ÇEŞİT AT PAZARLIĞI GİBİ
Siz siz olun, sözleşmesiz bir münasebete girmeyin. Hele konu Ebru Şancı olursa, sözleşmeye 'konuşmama yasağı' başlıklı bir madde yerleştirmenizde fayda var. Evet efendim, Ebru Hanım'ın sevgililer serisine eklendiğiniz takdirde, ayrıldıktan sonra hakkınızda konuşmaması için tedbir almanız zaruri görünüyor. Nitekim son sevgililerinden Galatasaray'ın Uruguaylı kalecisi Muslera için, "Uruguay'ın apaçisi!" diye açıklama yaptı. Sondan bir önceki sevgilisi Önder Açıkbaş ile ilgili de "Kendisini çok komik sanıyor, ama ben bile ondan daha komiğim," demişti. Böyle böyle gerilere doğru gidiyoruz ve karşımıza Kaddafi çıkıyor! Hatırlanacak olursa, bu Ebru Hanım bir dönem Kaddafi'nin oğlu Saif ile beraberdi ve muhtemelen süper bir sözleşme yapmıştı. Konuyu ekranlarda, "Allah'a şükür, yaptı bir şeyler. Evlerimi aldı, araba aldı," diye anlatmış, altı karatlık pırlanta yüzüğü nasıl kaptığını da eksik bırakmadan, "Bir zaman sonra arsızlaşıyorsun. N'olacak canım, benim aldığım okyanustan bir kova," demişti! Yani kıymetli okur, artık hissi münasebetler bir çeşit at pazarlığı gibi. El sıkışılır ve anlaşma sağlanana kadar hızlıca aşağı yukarı sallanır durur. Eh, madem böyle bir çağda yaşıyoruz, gereğini yapacağız. Mürüvvetimizi görmeye çalışmadan önce, karşı tarafın ebesinin sözleşmesiyle müşerref olacağız. Aslında efendim, bu 'ilişki' biçimi benim gibi tip fukaraları için çeşitli avantajlar sunmuyor değil. Küvette para biriktirip, kovayla dağıtırsam, konu çözülecek gibi duruyor.
