Önceki akşam bir grup meslektaşımızla birlikte, Çimentaş Yönetim Kurulu Başkanı Walter Montevecchi, Genel İlişkiler Koordinatörü Mustafa Güçlü, Teknik Direktör Selahattin Mersin, Çimento ve Hazır Beton Genel Müdür Taner Aykaç, Recydia Genel Müdürü Oğuz Can'ın da bulunduğu güzel bir dost sofrasındaydık.
Yıllık bir milyar euroluk ciroya sahip İtalyan Cementir Grup'un bir parçası olan Çimentaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Walter Montevecchi, önemli bir gerçeğin altını çizdi:
"Biliyorsunuz, 1800'li yılların sonlarına doğru, Avrupa Osmanlıyı 'hasta adam' olarak görüyordu. Kader bu ki, şimdilerde artık Avrupa 'hasta adam' konumunda. Avrupa, 'hasta adam olmanın' ötesinde; hayalleri, umutları, mücadeleciliği açısından da sönük durumda."
Montevecchi, bu gerçekleri dile getirirken, satır aralarında bizlerin uzaktan iyi göremediği, ama Avrupa'da hala varlığını sürdüren ciddi 'ekonomik kriz' ortamının izleri yansıyordu.
SÖYLEYENİN ÖNEMİ
Önümüzde,dinamizmini yitirmiş, yaşlı nüfusa sahip, ekonomik açıdan yeni umutlardan uzakta, heyecansız bir Avrupa var. Türkiye ise dinamizmi ve ekonomik değerleri açısından, tam aksi konumda. Zaten bunu söyleyen de, çok önemli bir Avrupalı grubun en üst düzey yöneticisi.
Elbette bu sohbetlerde, durumumuza şükür ederken, Türkiye'nin örneğin, önümüzdeki dönem 'Kürt sorunu' gibi temel bir sorununu da çözebildiğinde; 'koşulsuz bir barış' ortamını kucakladığında; önünün ne kadar çok açık olduğunu, çok farklı ve bugünden çok daha güçlü bir konuma geleceğini hissetmemek imkansız gibi. Dikkat ederseniz, bunu hisseden Avrupa da, sürekli Türkiye'ye politikasını farklılaştırıyor. Aynı Avrupa'dan, özel sektörde de yatırımcının Türkiye ilgisi sürekli diri durumda. Çimentaş son yıllarda bunun en iyi örneklerinden biridir. Çimentaş, 1950 yılında İzmir'de Ege'nin ilk, Türkiye'nin altıncı Çimento Fabrikası olarak kurulmuştu. Bugün dünya standartlarında üretim yapan Çimentaş, 1992'de halka açılmış, 2001 yılında ise hisselerinin yüzde 98'i İtalyan Cementir Holding'e geçmişti.
ÇEVRE ALTIN ÖDÜLÜ
Cementir Holding, Çimentaş ile başladığı Türkiye yatırım ısrarını hep tutarlı şekilde sürdürdü. Artık Türkiye'de yılda 5 milyon ton kapasiteli 4 fabrikada (İzmir, Trakya, Elazığ ve Kars) üretim yapıyor. Bu noktalar dışında, İskandinav ülkelerinde, İtalya, Malezya, Çin, Mısır, ABD ve İngiltere'de faaliyet gösteriyor. Çimentaş, çevreye yönelik yatırımlarını da, sürekli İzmir temelinde yeniliyor. Örneğin İzmir fabrikasında gerçekleştirdiği 8 milyon dolar tutarında filtre modernizasyon yatırımı ile kendi deyimleriyle; "Geleceğe toz kondurmuyorlar."
Çimentaş bu yatırımıyla, EBSO 2011 Çevre Altın Ödülü de almaya hak kazanmıştı.
Walter Montevecchi, Cementir Holding'in tüm dünyadaki atık yönetimi konusunda yapacağı yatırımlar için de, Çimentaş'ı merkez olarak belirlediğini vurguluyor.
Bu uzun vadeli adımlar, Türkiye'ye duyulan somut güvenin simgesi.
Son olarak İstanbul'da yaptıkları, önümüzdeki hafta devreye girecek olan ciddi ölçekli yeni bir yatırımla, artık İstanbul'un evsel atıklarının da yüzde 15'ini geri dönüşümle bertaraf edecekler.
Çimentaş'ın ortaklığında Manisa Kula'da kurulu Süreko adındaki şirket de, Ege Bölgesi'ndeki endüstriyel atıkların bertarafı konusunda önemli adımlar atıyor. Elbette İstanbul evsel atıklarının yüzde 15'ini geri dönüşümle bertaraf edecek bir grubun, bu önemli tecrübe sonrasında, İzmir'in evsel atıklarıyla ilgili, önümüzdeki günlerde etkin bir rol almasını beklemek mümkün.
İŞARET BEKLİYORLAR
Zaten sevgili dostumuz Mustafa Güçlü de, İstanbul'da evsel atık konusunda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiklerini, İzmir'de talep olması halinde, bu yönde adım atmaya hazır olduklarını ifade ediyor. Yani onlar, adım atmak için işaret bekliyor.
Ben Çimentaş'ı İzmir açısından çok önemsiyorum. Nedeni şu; çok sayıda kurum merkezini zaman içinde İzmir'den İstanbul'a taşırken; Çimentaş İzmirli olma özelliğini hiç yitirmedi. Merkezi hala İzmir'de. Bu kentte üretiyor, bu kentte kazanıyor, vergisini de İzmir'de veriyor. Çevre yatırımlarını ilk kez İzmir'den başlatıyor.
Bu takdir edilecek tablo.
