Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FAHRETTİN ALTUN

Bu tehditler bertaraf edilmeden

Dün elim bir terör saldırısına daha maruz kaldık. Gaziantep'te İl Emniyet Müdürlüğü binası önünde bombalı bir araç patlatıldı.
Saldırıda 2 polis memuru şehit oldu, 18'i polis 23 kişi yaralandı. Şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum.
Saldırının DAİŞ tarafından yapıldığı yorumları daha baskın. Eğer dünkü terör saldırısının faili DAİŞ ise, o takdirde DAİŞ'in Türkiye'ye yönelik saldırılarında yeni bir safhaya geldiği tespitini yapmamız gerekir.
DAİŞ, Türkiye sınırları içinde gerçekleştirdiği terör saldırılarında önce Suriye'de savaştığı PKK sempatizanlarına yöneldi. HDP'ye destek veren grupları hedef alan kanlı terör saldırıları gerçekleştirdi. Ardından turistleri hedef alan canlı bomba eylemlerine girişti. Bu eylemle ise DAİŞ, ilk defa doğrudan devleti, devletin güvenlik birimlerini hedef almış oldu. Bu durum terör uzmanlarının vurguladığı bir husustu. Devlet de, elbette bu döngünün farkında. Ve DAİŞ'in ne denli önemli bir tehdit olduğunu da biliyor. Bu kapsamda DAİŞ'le ciddi bir mücadele de yürütüyor. Ne var ki Türkiye'nin bu mücadelesi bir başka terör örgütünün, PKK'nın gayretleriyle akamete uğratılmaya çalışıyor.
Ne garip değil mi? PKK, DAİŞ'le savaştığını söylüyor. "DAİŞ'le mücadele" söylemi etrafında Suriye'de kendisine bir alan buluyor. Suriye'de elde ettiği, yahut kendisine armağan edilen kazanımlardan hareketle "terör örgütü" listesinden çıkmaya çalışıyor. Fakat Türkiye'nin DAİŞ'le mücadelesini baltalamak, elini zayıflatmak için elinden geleni yapıyor. Türkiye'nin DAİŞ'e destek verdiği yalanını üretip, uluslararası alanda dolaşıma sokuyor.

***
DAİŞ'in Suriye'de önünü açtığı iki unsur var. Biri Esed rejimi öteki PKK.
İşin ilginç yanı, PKK sadece DAİŞ'in önüne açtığı fırsatlardan yararlanmıyor. Aynı zamanda onun yöntemlerini de kopyalıyor.
PKK, son dönemde canlı bomba eylemlerini sadece Suriye'de değil, Türkiye'de de kullanmaya başladı. Ve bu menfur eylemlerin hedefinde siviller de yer alıyor.
PKK'nın DAİŞ'leşme sürecinin bir başka unsuru ile de geçtiğimiz günlerde karşılaştık. PKK'nın Suriye kolu YPG militanları öldürdükleri Özgür Suriye Ordusu mensuplarının cansız bedenlerini bir TIR'ın arkasına doldurup Afrin sokaklarında dolaştırdı.
İnsanlık adına utanılacak görüntülerden söz ediyoruz. Bölgede yaşayanlar, basına ya da sosyal medyaya sızmayan benzeri birçok vahşet görüntüsünden bahsediyor.
PKK DAİŞ'leşiyor. DAİŞ PKK'yla etkili bir mücadele yürüten Türkiye devletine saldırıyor. PKK dönüyor, Türkiye'yi suçluyor.
Bütün bunlar olurken, bir başka şer şebekesi PKK'nın da DAİŞ'in de cürümlerini Türkiye devletine, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fatura etmeye çalışıyor. PKK'nın ve DAİŞ'in propagandalarını süzgeçten geçirip Türkiye aleyhtarı tezler olarak yayıyor.
Bu şer şebekesinin paralel devlet yapılanması olduğu artık hepimizin malumu. Türkiye, bütün bu kirli örgütlerin saldırısı altında.
Bu noktada Türkiye'nin "akıllı güç" kullanması ve önce sahada bu kirli örgütleri çökertmesi gerekiyor. Zira bu örgütlerin hepsi Türkiye için birer tehdit konumunda. Bu tehditler bertaraf edilmeden bize rahat yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA