Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

En büyük hırsız, darbeciler

Demokrasimizin kesintiye uğradığı darbe dönemlerinin, bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğini biliyoruz. Darbe dönemlerinde siyasetin, sosyal hayatın, ekonominin kısaca bu milletin nasıl perişan edildiğini biliyoruz.

Darbeler, sadece ülkeye değil çocuklarımızın geleceğine, umutlarına da büyük zarar verdi. Her darbede sırtımıza yüklenen acıları, bir de çocuklarımızın hatta torunlarımızın yaşayacağı düşüncesi, milyonlarca insanı ürküten bir travmaya dönüşüyordu.

***
Darbelerin ekonomiye verdiği zarara bakın. 60 ve 80 darbesini bir tarafa bırakırsak bu ülkeye "İrtica" bahanesiyle yapılan 28 Şubat darbesinin ekonomik zararı: 381 milyar dolar. "Çevre" bahanesiyle yapılan Gezi kalkışmasının ekonomiye verdiği zarar 200 milyar lira. "Yolsuzluk" bahanesiyle yapılan 17-25 Aralık darbe girişiminin maliyeti ise tam 120 milyar dolar.

Kısaca son 20 yılda darbelerin ve darbe girişimlerinin bu ülkeye ekonomik maliyeti çok ağır. Bunun hesabını "AK Parti gitsin de ne olursa olsun" diyenler ödeyecek mi?

***
Her darbe öncesinde yaşananlar aşağı yukarı aynıydı. Sokak çatışmaları, faili meçhul cinayetler, mafyatik olaylar, terör eylemleri, hükümetlere karşı yapılan medyatik itibarsızlaştırma operasyonları vb…

Darbelerden bir gün sonra ise sokaklar süt liman oluyordu. Daha doğrusu olaylar 'şak' diye kesiliyordu. Enteresandır. 80 öncesi Doğu'da oldukça faal olan PKK bile Özal'ın Başbakan olduğu 84 yılındaki Eruh saldırısına kadar sıkıyönetim döneminde hiç bir eylem yapmadı.

***
Türkiye demokrasisine yönelik son iki darbe girişimini ise geçen yıl yaşadık. Bakmayın medyada veya internette seslerinin çok çıkmasına. Açık açık darbe girişimleriydi bunlar. İlki, Gezi'de 12 ağacın yerinin değiştirilmesine karşı kışkırtılan kitlelerin, olayları ülke geneline yayması. İkincisi ise bakanların ve Başbakan'ın aile fertlerine kelepçe takmayı da içeren 'Yolsuzluk kılıflı' 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi girişimiydi.

***
Fakat iki seçimde üst üste milletten yediği tokat bile 'darbecilerin' akıllarını başlarına getiremedi. Başarısız olmalarına karşın darbelerin "Üst aklı" onlardan, farklı eylemlerle 'darbe ruhunu' yaşatmalarını istiyor. Hükümeti itibarsızlaştırmak için başvurmadıkları operasyon kalmadı. Bunun için, Avrupa ve ABD'ye ülkelerini şikayet etmekten, medyada 'Diktatör' algısı oluşturmaktan, terör eylemlerine kadar bir sürü yöntem deneniyor.

***
Ama millet, darbecilere de onların 'üst akıllarına da geçit vermiyor. "Yeni Türkiye" söylemiyle yola çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ülkenin kaderinin değişmesi, demokrasinin güçlenmesi, iç barışın sağlanması için büyük bir savaş verdiğini görüyor, biliyor.

12 yıl "Yolsuzluk" demeyenlerin bir gecede "Hırsız" diye bağırmasını ciddiye almıyor. 90 yılda yapılmayan hastane, adliye ve eğitim binalarına, havaalanlarına, toplu konutlara, duble yollara, Marmaray'lara, köprülere bakıp "Yolsuzluğun" yalan olduğunu görüyor. "Türkiye diktatörlük oluyor, basın susturuluyor, demokrasi bitiyor" diyenleri de ciddiye almıyor.

Çözüm Süreci'ne, işkencenin, faili meçhulün bitmesine, inkar edilse de ormanların artışına bakıp "Çevre düşmanlığının" ve "diktatörlüğün" yalan olduğunu görüyor. Kısaca Türkiye, artık Yeni Türkiye.

Not: Dün yine Paris katliamı ile sarsıldık. Avrupa'daki İslamofobiye katkı sunmaktan başka işe yaramayacak bu sinsi terör saldırısını kınıyorum. Aynı saatlerde Yemen'deki bombalı saldırıda da 50 kişi katledildi. Terörün milliyeti de dini de olmaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA