Türkiye'deki muhalefet partileri arasında adeta "Paralel bir sistem" oluşturuldu. Milliyetçi söylemin partisi olarak bilinen MHP, son dönemlerde kendi varlık nedenleriyle çelişen açıklamalar ve tutumlar sergiliyor.

Bugüne kadar 'milli' meselelerde aldığı 'stratejik' duruşuyla takdir toplayan MHP'nin enteresan çıkışları, "MHP'ye neler oluyor?" sorusunu neden oluyor. MHP ve Devlet Bahçeli, muhalefette de olsalar, milli çıkarları gerektirecek durumlarda milletin refleksinden ve devletin milli politikalarından yana duruşuyla biliniyordu. MHP'nin bu duruşu da CHP'nin klasik 'istemezükçü' tavrına karşı kamuoyunda memnuniyetle karşılanırdı. Özellikle 17-25 Aralık'taki darbe operasyonu girişiminden sonra MHP'ye bir haller oldu.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da belirttiği gibi "Yolsuzluk gibi gerçekten alçakça, gerçekten ahlaksızca bir kılıfla" yapılan 17-25 Aralık operasyonun ardından HDP ve CHP nasıl yalpalamaya başlayıp kendi varlıklarıyla çelişen tutumlar geliştirdiyse MHP'yi de aynı çizgide görmek şaşkınlık verici.

Aslında kendisine yapılan kaset operasyonlarından bu yana MHP bu halde. Kısacası herkes 17 -25 Aralık'tan bu yana MHP'deki kimyasal dönüşümün farkında. Hatta kendi tabanı da rahatsız bu dönüşümden.

Solcuların, ulusalcıların, Kemalistlerin bile dini bir cemaat olduğunu iddia eden ama tek hedefi devleti ele geçirmek olan bir yapıyla el ele verdiği ortamda MHP de net tavır almaktan özellikle kaçınıyor.

CHP'nin milliyetçi söylemleri takır takır sıraladığı, HDP'nin Kemalistlere şirin görünmek için çeşitli atraksiyonlar yaptığı, İç Güvenlik Paketi'nin Meclis'te görüşülmesi esnasında MHP'nin HDP ile yan yana durduğu, acayip günlerle imtihan oluyor Türkiye siyaseti.

Sanki muhalefetin kimyası bozuldu. Anlayacağımız her parti, kendi varoluşuna, kimliğine, ideolojisine ve söylemlerinin tersine duruşlar sergilemeye başladı. Bunu kim yaptırıyor 'üst akıl' ne diyor, onu da zamanla hep birlikte göreceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaptığı, dünyanın gıpta ettiği başarılı Şah Fırat Operasyonu gibi milli bir meseleye MHP'nin verdiği tepki gerçekten içler acısı. Dün partisinin Grup toplantısında konuşan Bahçeli, hem Genelkurmay'a hem Hükümet'e ağza alınmayacak, nezaket sınırlarını zorlayan sözler sarf etti.

Başbakan Davutoğlu da "MHP'nin "eskiden asker, siyasilere karşı koyacak yürekliliği gösterirdi'" açıklaması 'darbe' çağrısıdır" demek zorunda kaldı. Bahçeli'den, belki de seçim öncesi DEAŞ çetelerinin elinde 'Kurban' olacak 39 Mehmetçiğin canı söz konusu olduğu için daha itidalli bir açıklama beklentisindeydim.

Süleyman Şah Türbesi'nin Suriye içindeki nakil operasyonuyla ilgili MHP lideri Bahçeli, Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel'e yönelik şu sözleri sarf etti: "Özel Paşa, Senin İçin Vatan Nedir? Harbiye'de dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın?"

Bu nezaketsiz ve bir parti başkanına yakışmayacak denli meseleyi kişiselleştiren üslup, Özel'in dediği gibi gerçekten Bahçeli'ye yakışmadı.

Paralel Yapı'nın neredeyse bütün söylemlerini, kendi kendilerini yalanlar gibi muhalefet partilerinin de ağzında görmek, "Üst akıl"ın Türkiye'ye yönelik provokasyonlarının bitmediğinin işaretidir.