Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

2015'in belirleyici aktörü Rusya

Rusya, son dönemde devamlı olarak tüm tartışmaların ve gelişmelerin gündeminde bulunuyor. 2015'e damgasını vuracak en önemli aktör çok büyük ihtimalle Rusya olacak. Hem AB, hem de Türkiye açısından son derece hayati bir rol oynayan bu ülke, ABD ve AB ile ilişkileri açısından gergin ve çatışmalı bir dönem yaşıyor. Temel sorun Ukrayna, bu ülkenin batı kesimi büyük ölçüde Ukrayna'nın Rusya Federasyonu ile mesafeli bir ilişkiye girmesini, AB ve özellikle Polonya ile yakınlaşmasını savunan bir çoğunluğa sahip. Doğu kesimi ise, büyük ölçüde Rus kökenli nüfusun çoğunlukta olduğu, ne AB'ye ne de Polonya'ya hiçbir güven duymayan, Rusça konuşan topluluklardan oluşuyor. Ukrayna'nın bu ikiye bölünmüşlüğü, 1991'deki bağımsızlıktan bu yana demokratik bir altyapının kurulmasını ve işletilmesini engelledi. Bugün adı konulmamış bir iç savaşa dönüşen bu kriz, Ukrayna'nın fiilen ikiye bölünmüş olmasına ve Kırım'ın Rusya Federasyonu'na bağlanmasına yol açtı. İşin ilginç yanı, bu bölgelerin halkları Rusya Federasyonu'na bağlanmış olmaktan ve yükselen maaşlarının düzenli ödenir hale gelmesinden büyük memnuniyet duyuyorlar.
Genel olarak "yeni bir soğuk savaş" diye aceleyle adlandırılmaya çalışılan bu süreç, aslında SSCB dönemi ilişkilerinden çok daha farklı.
Her şeyden önce, iki kutuplu dünya sisteminden farklı olarak, Rusya Federasyonu uluslararası ekonomide önemli bir yere sahip. AB ülkelerinin enerji ihtiyacı, büyük ölçüde Rusya üzerinden gelen doğalgaz ve petrol ağları sayesinde karşılanabiliyor. Rusya'nın da hem dış ticaret, hem de teknoloji anlamında AB ile olan ilişkileri ciddi önem taşıyor. Ukrayna çatışması yüzünden AB ülkeleri, Rusya'ya kısmi bir ambargo uygulama kararı aldılar. Bu ambargo, Rusya kadar, belki daha da fazla, AB ülkelerini etkiledi. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, geçtiğimiz hafta içinde "Rusya ambargosu artık kalkmalı" görüşünü dile getirdi. Ancak dünya çapında petrol fiyatlarının ciddi biçimde düşmesine, neredeyse yarılanmasına neden olan siyaset, Rusya'yı dize getirmekten uzak duruyor. Rus halkı, ülkelerine derin bir inanç ve sevgi ile daima bağlı oldu. İkinci Dünya Savaşı'nda Wermacht'a direnen ve korkunç kayıplar veren Kızılordu askerleri için Stalin'in "zannetmeyin ki sosyalizm için savaşıyorlar, onlar ezeli ve ebedi kutsal Rusya'yı savunuyorlar" dediği rivayet edilir.
Bütün sorun, SSCB'nin dağılması öncesinde, ABD Başkanı Reagan ve dönemin Sovyet lideri Gorbaçov arasında varılan anlaşmaya ve onun temel ilkelerine sahip çıkılmamasında yatıyor. ABD, NATO'nun genişlemeyeceğini ve Rusya ile bir "husumet" değil, işbirliği dönemi oluşturulacağını kabul etmiş, bunun karşılığında da nükleer silahsızlanma antlaşması imzalanmıştı. Gorbaçov, Körfez savaşı boyunca, Saddam rejimine arka çıkmayarak, bu "yeni dünya düzeni" sisteminde kendisine düşen sorumluluğu yerine getirdi. Ancak bu aşamadan sonra, hem eski sosyalist ülkelerin önemli bir kısmı NATO üyesi yapıldı, hem de Rusya Federasyonu'na verilen sözlerin neredeyse hiçbiri yerine getirilmedi. Bu yüzden, Putin dönemi, Rusların Batı ittifakına güven duymadığı, ayrı bölgesel güç oluşturduğu bir süreç oldu. George W. Bush'un kimsenin hayırla yad etmediği neocon döneminde ise, Almanya ve Türkiye engellemeseydi Gürcistan da NATO üyesi yapılacak, belki tarihte ilk kez, bir NATO ordusu Kızılordu ile sıcak savaşa girecekti. AB'nin de, ABD'nin de, "Rusya'yı dize getirmeye çalışmak" olarak tanımlayabileceğimiz siyasetleri, bugün Ukrayna'da ve Suriye'de yaşanan, içinden çıkılması çok zor trajedilere zemin hazırladı. 2015'te, artık Rusya'nın "ötekileştirilmeye", her ne pahasına olursa olsun "dize getirilmeye" çalışılmayacağı bir uluslararası siyasetin gerekliliği, kendisini iyice belli ediyor. Hitler ve Napolyon ordularına direnebilen bir halkın, düşük petrol fiyatları yüzünden dize gelmeyeceği çok belli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA