Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Mahsun'dan mucize beklerken

Mucize filminden, Mahsun Kırmızıgül'ün diğer filmlerindeki tadı alamadım ne yazık ki... Bir kere temposu çok ağır. Bazı sahneler gereğinden fazla uzun. Eşsiz doğa manzaraları ile duygu yaratacağım diye, gerçek duygu parlamaları geciktirilmiş. Siz yoğun bir duygu patlaması beklerken, aralık kalmış kapağının altından gazını kaçırmış kolalı içecek tadı buluyorsunuz.
Film aslında aşkın gücünü anlatmak için çekilmiş. Ama bunu görüp anlamak için o son sahneye kadar pek çok gereksiz detaya, lastik gibi uzatılmış öykücüklere sabır göstermek zorunda kalıyorsunuz. Filmin tek cazibe noktası ise köyün engelli genci Aziz'i muhteşem bir performansla perdeye taşıyan Mert Turak'ın parmak ısırtan oyunculuğu...
Filmin yüreğimde bıraktığı tek tortu ise Ağrı'daki dağ köyünün muhtarının, öğretmene söylediği söz: "Kış geliyor. Kar düşünce 8 ay burada mahsur kalacağız.
Mektup yazacaksan şimdi yaz ki, cevabı ancak 8 ay sonra gelir. Biz burada 8 ay Allah'a, 4 ay devlete bağlıyız..."
Filmin geçtiği 1960 yılından bu yana memlekette ne kadar az şey değişmiş değil mi?
Bir de o zamanlar dağda yaşayan eşkıyalar, gerektiğinde köye inip okul yapımına yardım edermiş... Acaba diyorum, Silopi'de, Cizre'de meydanlara dev perdeler kurulup, Mucize filmi gösterilemez mi?
Okulları molotof ile yakanlarla, onlara gaz sıkanlar birlikte çekirdek çitleyerek filmi izlese, acaba ertesi gün bir şeyler değişir mi?
Benimki de 'Mucize' beklentisi işte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA