Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Ünlüler ve gerçekler...

Geçen gün gazetenin internet sitesine girdim. Karşımda bir ünlünün denizden çıkarken çekilen fotoğrafı... Üstünde 'bu ne hal' yazıyor.
Altında 'tıklayın altı daha fena' yazıyor.
Merak değil mi? Tıkladım ve 'tıklama rekoru kıran' fotoğrafı gördüm...
İlk tepkim; "Bu kadarı da fazla" oldu.
Sonra düşündüm, paparaziler bir ünlüyü doğal hali ile yakalayabilmek için saatlerce bekliyorlar çünkü o fotoğraf her tıklandığında para yapacaklarını biliyorlar.
Dev bir endüstri bu.
Aslında eleştirenler bile, o fotoğraflara tıklamakla, şikayet ettikleri sisteme katkıda bulunuyorlar.
Ama yine de tıklıyoruz. Zihnimizi eğlendirmek, yalnızlığımızı gidermek, kendi düşüncelerimizden biraz kaçmak, vakit geçirmek ya da kendi hayatımızla kıyaslamak için bakıyoruz.
Ünlülerin mükemmel fotoşoplu resimlerine de bakıyoruz, selülitli resimlerine de...

BAŞKASI GİBİ OLMA ARZUSU!
Aslında internet medyasına kadar ünlüler, görünmek istedikleri şekilde karşımızdalardı.
Şimdi ise gerçek hayatlarını her halleri ile anında görme imkanına sahibiz.
Yani sıradan insanlarla, ünlüleri ayıran duvar artık yıkıldı.
Bu noktada; en 'insan' yönümüzü inkar edemeyiz.
Nasıl; komşun ve arkadaşın hakkında birçok şeyi bilmek istiyorsan, kendini yakın hissettiğin veya merak ettiğin ünlülerin de 'gerçek' hayatlarını bilmek istiyorsun.
Genel konuşmalarımızın yüzde 65'i dedikodu ile geçiyormuş. Dedikodu için de en büyük hedef 'bildiğimiz yüzlerdir'.
Aslında bu o kadar da kötü birşey değil!
Ünlü ve popüler olmak, birçok genç kızın hayalini süslüyor... Ünlülerin hep o 'mükemmel ve mutlu' görünen pozları ile kendilerini karşılaştıran binlerce genç kız, aslında gerçek olmayan bir hayata sahip olabilme hayali ile 'artist' olmak için evden kaçıyor. Ama popüler ve ünlü bir hayat öyle herkesin altından kalkabileceği bir hayat değil. Özenildiği kadar da cazip değil...
Maalesef güzelliğin çirkinleştirildiği bir devirde yaşıyoruz.
Sahte güzellik imajları ile kendilerine güveni olmayan kadınların sömürüldüğü bir devir...
Eksisi ile artısı ile doğal olmak yeterli değil artık. Böyle bir sistemde güzellik sadece 'başkası gibi olma' arzusunu ve kıskançlığı tetikliyor.
Silikon göğüsler eskiden sadece porno yıldızlarında olurdu, şimdi ise ev kadınları bile yaptırıyor.
Nasıl göründüğümüzle, nasıl görünmemiz gerektiğine dair hislerimiz arasındaki açık gittikce büyüyor.

KÖTÜYÜ DE KABULLENMELİ
Aslında ünlülerin de o fabrikasyon imajlarinin ardında hayatla mücadelelerinin olduğunu görmek, kendimizi 'gerçek' olmayan bir mükemmel ile karşılaştırmayı bırakmamızı sağlayabilir.
Başkası olma arzusu ile yaşamak yerine, kendi hayatımızda iyi giden şeylere şükretmeyi öğreniriz.
Özgüven ve mutluluk arayışı için tek yatırımınız imajınız ise, aslında o imaj ile izolasyon, güvensizlik ve yalnızlık hissiniz daha da artar.
İstemedikleri resimlerini gazetelerde gören ünlüler de belki Oscar Wilde'ın şu sözünü hatırlayıp, hayatı biraz daha az ciddiye alabilirler. "Bu dünyada başkalarının senin hakkında konuşmasından daha sinir bozucu birşey varsa, o da kimsenin senden bahsetmemesidir..." Şaka bir yana, Angelina Jolie bu konuda pekçok ünlüye iyi bir örnek... 'Dünyanın en güzel kadını' deniyor umurunda değil, ayağında flip floplarla, en pespaye hali ile fotoğrafları çekiliyor, kolları bacakları çok ince diye eleştiriliyor... "Benim okuduğum tarz gazete ve dergiler benden bahsetmiyorlar" deyip kesip atıyor. Bu kadar...
Magazin medyasından yıllarca beslenerek lüks içinde yaşayanlar, bu tip hayatın iyisini de kötüsünü de kabul ederek yaşamak zorundalar, öyle değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA