Hollywood'da, oyuncular ve stüdyolar arasındaki 118 günlük epik mücadele sona erdi. Evet, yanlış duymadınız, 118 gün. Yazarlar ve senaristler sendikasının mayıs ayında başlattığı greve oyuncular sendikası da katılmış, aylardır devam eden grev yüzünden kepenk indiren Hollywood'da tüm dizi-film projeleri askıya alınmıştı. Genel olarak, altı aylık Hollywood grevlerinin Güney Kaliforniya ekonomisine 6,5 milyar dolardan fazlaya ve eğlence sektöründe 45 bin işe mâl olduğu ve birçok eyaleti de etkilediği tahmin ediliyor. Peki şimdi grev bitti ne olacak?
Oyuncuların asgari maaşlarına önceki anlaşmaya göre yüzde 8'lik artış yapılacak. Bu rakam, oyuncuların istediğinden az da olsa son yılların en yüksek rakamı olarak kayda geçti.
SAG-AFTRA sendikası ücret artışı ve yapay zeka garantilerine ek olarak, telif ücretlerinin artırılması ve oyuncuların emeklilik ve sağlık sigortalarının daha fazla katkı yapılması çağrısında bulundu. Şimdi işler normale dönmeye çalışacak, ancak önlerinde hâlâ birkaç perde var. Anlaşma, sendikanın yönetim kurulu ve üyeleri tarafından oylanacak.
Sonuç olarak, SAGAFTRA'nın tarihindeki en büyük zaferi elde edildi. Sendika, sektördeki 160 bin kişiyi temsil ediyor. Bu grevin bedeli birkaç film yapmaktan daha pahalı olabilirdi, neyse ki bir sonuca bağlandı. Hollywood Grevi'nin ardındaki 118 günlük dramatik perdeyi düşündüğümüzde, birçok izleyici, "Yüzde 8 için bu kadar beklemeye değer miydi?" sorusunu sormaktan kendini alamadı. Yüzde 8 zam talebinin ne kadar makul olduğu, bu süre zarfında enflasyonun nereye çıktığı ve insanların geçim sıkıntısı içinde nasıl bir mücadele verdikleri, bu grevin sadece bir ücret meselesi olmadığını gösteriyor. Hollywood'un 118 gün boyunca durması, sadece birkaç puanlık bir artış için bile olsa, birçok insanın hayatında ciddi bir etki bıraktı. Belki de bu süreç, gelecekteki mücadelelerde daha hızlı ve etkili çözümler bulmak için bir ders olabilir, kim bilir?
'GİT KENDİNE BİR HAYAT BUL'
Tarihin en çok konuşulan siyasi ve askeri figürlerinden biri olan Napolyon Bonaparte'ın Korsikalı bir askerden Avrupa'yı titreten bir imparatora yükselişini konu edinen 'Napolyon' filminden fragman yayınlandı. Usta yönetmen Ridley Scott, filminin fragmanında tarihi yanlışlıklar olduğu yönündeki eleştirilere tepki gösterdi. Joaquin Phoenix'in Fransız imparatorunu canlandırdığı filmi, Napolyon'un yükselişini, düşüşünü ve karısı Josephine (Vanessa Kirby) ile çalkantılı ilişkisini anlatan tarihi bir destan olarak özetlemek mümkün.
85 yaşındaki Scott, 'Şimdiye kadar filme alınmış en dinamik savaş sahneleri' olarak tarif edilen sahnelerin yardımıyla, Napolyon'un hem ileri görüşlü bir askeri deha hem de politik taktikçi olduğunu aktarmayı amaçlıyor. Ancak bu biyografi filmi olduğundan, yönetmenden bazı yaratıcı girişimler de bekliyoruz. TV tarihçisi Dan Snow, fragmanı izledikten sonra bir gönderisinde filmin yanlışlıklarını eleştirdi. 'Napolyon piramitlere ateş etmedi' dedi, Marie Antoinette'in idam edilmeden önceki saç stiline itiraz etti.
Yapılan bir röportajda bu iddialara cevap vermesi istenen Scott, açık sözlüydü: "Git kendine bir hayat bul!"
Diğer yandan, bu filmde tarihe bağlılığın Scott'ın birinci önceliği olmadığı açıkça görülüyor. Öte yandan Joaquin Phoenix, daha önceki yıllarda 'Empire' için 'Film Ridley Scott'un gözlerinden anlatılıyor' diyenlere; tarih bilmek istiyorlarsa kendi çalışmalarını yapmalarını tavsiye etmişti...
'Napolyon'un 24 Kasım'da sinemalarda olacağını da hatırlatmak isterim.
