Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Çirkin, aptal ve beceriksiz olmayı göze alıyorum

'Çalsın Sazlar' ve 'Bana Masal Anlatma' filmleriyle izleyiciyle buluşan Devrim Yakut, komediyi çok sevdiğini söylüyor: Komedi, çok özgür bir alan. Bir kadın olarak çirkin, aptal ve beceriksiz olmayı göze alıyorum. Türk kadınlarına ayna tutuyorum. Hepimizin gülmeye ihtiyacı var galiba

Aynı gün vizyona giren 'Çalsın Sazlar' ve 'Bana Masal Anlatma' filmlerinde boy gösteren Devrim Yakut, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı. Tecrübeli oyuncu, 40 yaşından sonra iki yılda yedi sinema filminde rol almasını ve kariyer hedeflerini anlattı...

Oynadığınız iki sinema filminin aynı dönemde vizyona girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oyuncu olarak çok tatlı bir şey; onları çekerken birbirlerine rakip olacaklarını hiç düşünmüyorsunuz. Sadece oyuncu olarak birbirinden farklı şeyler oynamanın şahaneliğinin peşine düşünüyorsunuz. Hiç aklıma gelmezdi ikisinin aynı gün vizyona gireceği. Aslında bir hafta, 10 gün arayla girselerdi, filmlerin rekabeti açısından daha iyi hissedebilirdim kendimi.

'Bana Masal Anlatma' kısa sürede büyük ilgi gördü. Bu ilginin sebebi nedir sizce?
Çok naif ve çok komik bir hikaye bu. Hepimiz, özellikle belli bir yaş grubundakiler, çocukluğundan izler buluyor filmde. Pek çok seyirciden 'Küfürsüz de komedi yapılabiliyormuş' yorumları duyuyorum.

KAHRAMANIM HEIDI

Filmde sizi en çok etkileyen ne oldu peki?
Modern bir masalın bu kadar sıcak ve içten anlatılması, benim çocukluğumdan izler taşıması etkiledi beni. Biz de böyle mahallelerin çocuklarıydık, yani gelir düzeylerinde bu kadar uçurum yoktu. Aynı mahallede zenginler, orta sınıf, hatta yoksullar otururdu ama aynı bahçede oyun oynardık. Aynı şeylere dertlenirdik. Bir sokağın delikanlısı aşıksa hepimizin derdi olurdu. Filmin yaratıcısı Burak Aksak'ın 'Leyla ile Mecnun'dan beri çok sıkı takipçisiyim. Burak'ın kalemini, aklını, dünyaya bakışını çok seviyorum.

Filmde canlandırdığınız 'Selma', tipik bir Türk annesi. Siz onu nasıl buluyorsunuz?
Bizim gibi toplumlarda anne demek; korumacı demek, yemeyip yediren, saçını süpürge eden kadın demek. 'Selma' da çok tipik bir anne.

Masallara inanır mısınız? Sizin masal kahramınınız var mı?
Çok şahane masallarla büyüdüm. Annem çok tatlı masallar uydurur, onları da çok inanarak anlatırdı. Rahmetli çok güzel anlatan bir kadındı. Belki de onun bu yönü, beni oyuncu olmaya itti. Benim kahramanım 'Heidi'ydi. Hâlâ da öyle; ne zaman denk gelsem ağzım kulaklarımda onu seyrederim. Onun gibi bulutlara çıkarım, onunla birlikte beyaz ekmek çalarım ve heyecanlanırım.

Daha çok komedi filmlerinde yer alıyorsunuz. Bunun sebebi ne?
Komediye yatkın bir malzemem var benim galiba. Bundan çok da mutluyum. Komedi çok özgür bir alan çünkü. Bir kadın olarak çirkin, aptal, sarsak, beceriksiz olmayı göze almayı ve değişmeyi çok seviyorum. Türkiye'deki kadın popülasyonuna ayna tutuyorum. Hepimizin gülmeye ihtiyacı var galiba.

İki senede yedi filmde rol almışsınız. Geçmiş yılların acısını mı çıkarıyorsunuz?
Geçen gün genç bir arkadaşım bir film izlemiş, benimle dalga geçerek dedi ki; "Ne oldu, sen o filmde yoktun?" Çok güldük tabii buna. "Ben açık kapatıyorum galiba dedim. Bunu bilerek yapmadım ve o yedi filmin çoğunda da küçücük işler yaptım. Sadece havayı solumak bile çok güzel geliyor film setinde. O genç arkadaşıma da "Sen senede bir film, iki film yap. Benim yaşıma geldiğinde yine bunu biriktirmiş olacaksın" dedim. Benim galiba biraz acelem var. Çok tatlı yönetmenler ve çok tatlı arkadaşlar, ailelerle tanıştım.

İŞİNİ İYİ YAPAN KİMSE AÇ KALMAZ

Eğitmen kimliğiniz de var. Hâlâ devam ediyor mu?
Evet, şu anda Bahçeşehir Üniversitesi'nde yüksek lisans programında ders veriyorum. Eğitim vermek; benim için içimde biriken fazla kanı vermek gibi. Gençlerle diriliyorum, gençleşiyorum, yenileniyorum, bana çok iyi geliyor. Zamanla galiba fena bir öğretmen de olmadım.

Öğrencilerinize, bu işi yapmak isteyenlere verdiğiniz ders nedir?
Hayatta ne kadarsanız, işinizde de o kadarsınız. Yani oyuncu; hayatını doğru bir yerden imal edecek, biraz dünyadan haberdar olacak, politikayla, ülkesinde neler olup bittiğiyle ilgilenecek, değiştirme-dönüştürme becerisi olacak. Kendisini değiştiremeyen dünyayı nasıl değiştirebilir? Onlara diyorum ki; önce kendinizin değişmesi gereken taraflarından doğru ve güzel dönüşümlerle başlayın. Mesleğini iyi yapan bir oyuncunun ya da hangi mesleğin erbabıysa onun, aç kalması diye bir şey kabul etmiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA