Günlerdir kime dokunsam bin ah işitiyorum. Herkes bir gergin, herkes bir dargın, anlamadım gitti. Ben de ayaküstü psiko astroloğum Ece Güzelküçük ile buluştum; biraz aydınlatsın içimi, ferahlatsın istedim.
Sordum, kendi küçük, aklı büyük astro koçuma:"Biz neden böyleyiz kuzum?" "Çok açık; dolunay ve gökyüzündeki ters etkiler, duygularımızı yoğun yaşamamıza sebep oluyor" diye cevap verdi. Sorularıma "Ee bir de hayatı diyet reçetelerinden ibaret olanların, tam da yaz gelirken kilo alması ne olacak?" diye devam ettim sorularıma. "O da dolunayın suçu, rahat ol" diye yanıt verdi bana.
Bu dönemlerde kilo alıp ödem yaparmışız.
Haydaa oldu mu şimdi! Neyse ki küçülen ay fazına geçmişiz, derin bir oh çekebilirsiniz!
Biraz rahatlıyormuşuz... Kilo vermenin, ilişkilerimizi toparlamak ve yeni kararlar alıp emin adımlarla yürüyebilmenin tam zamanıymış.
Bu arada kendisine soruyorum; "Bizim ülkemizin burcu ne? Hep hararetli gündemimizin olması normal mi? Hiç sütliman olmayacak mı ortam?" Bakın ülke olarak burcumuz da Akrep'miş meğer!
Türkiye'nin yükseleni Yengeç, Ay burcu da İkizler'miş. Bu durum; duygularımızla hareket eden bir ülke olmamıza rağmen, içimizde nasıl bir kaos ortamı yaşanırsa yaşansın, ne olursa olsun; her zaman birlik olabilmemizi sağlıyormuş. Heyt çekilin önümüzden beyler! Aynı zamanda Ay burcumuz İkizler olduğu için de ülkemizde kadınlarla ilgili konular hep gündemde oluyormuş.
Vay be yıldızların gücü adına! Yaşadığımız her şeyin bir sebebi var, kendimden de bilirim; ne zaman duygularımla hareket etsem, kendi kaosumu yaratırım. O zaman gerçeğimizi çok da eleştirmeye, çekip çekiştirmeye gerek yok. Madem öyle, yaşadıklarımızdan korkmadan sağlam adımlarla yürüyebiliriz; bu bizim gerçeğimiz.
Haksız mıyım?