Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

'sapık mıyız?' sorusunun cevabı

Alanya Kaymakamı Erhan Özdemir isyan etti ve bir toplantıda şunları söyledi:
"Bir arkadaşımın anlattığına göre yolda yürürken iki İsveçli kıza 14 kişi laf atmış. Biz sapık mıyız? Sizin kızınıza, karınıza, bacınıza böyle bir şey yapılmasını ister misiniz? Bu nasıl kepazelik?"
'Biz sapık mıyız?' sorusuna kendi adıma şöyle cevap vereyim: Evet, Türkiye'de erkeklerin çoğu, iddia ediyorum; hatta en az yüzde 50'si sapık!
'Türk insanı namusuna düşkündür, başkasının helaline gözü kaymaz' sözü külliyen palavradır.
Her şeyden önce Türkiye'de ensest; bilinçli olarak sağlıklı bir saha çalışması yaptırılmadığı için tam olarak rakamlar ortada olmasa da, uzmanların söylediğine göre çok yaygındır. (10 kişiden birinin ensest mağduru olduğunu söyleyenler var.)
O zaman söyleyin; kendi evladına, kardeşine gözünü diken insan, yolda sizi görünce neler yapmaz!
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, ensest sorununun ne kadar büyük ve önemli olduğunu ortaya çıkarmak için bir çalışma başlattı ancak sonunu getiremedi.
Çünkü araştırmanın tamamlanması için 250 bin Euro gerekiyordu ve bazıları için fındık fıstık parası sayılacak bu meblağı vermeye kimse yanaşmadı.

SADECE KADINLAR BİLİR
'Türk erkeğinin yüzde 50'si sapıktır demek biraz abartılı değil mi?' diyenler olacaktır ve bunu diyenlerin de hepsi eminim erkektir.
Çünkü bu ülkede kadın olarak doğanların neler yaşadığını, her gün ama her gün tacize uğramanın ne demek olduğunu yine sadece kadınlar bilir.
Evden çıkıp okuluna, işine, komşusuna gidene kadar kaç tane aç gözün ve pis sözün üzerimize yapıştığını bir bilseniz...
Bu aşağılık saldırılar çocukluktan başlıyor ve hiç ama hiç bitmiyor.
Yolda yürürken, otobüste, vapurda, metroda, plajda, tribünlerde, iş yerinde, okulda, her yerde...
Çocukken küçük mahallemizde iki pedofili, suç üstü yakalanmıştı.
Biri mahallenin bakkalı, diğeri ise kırtasiye dükkanı sahibiydi.
25 yıldır oturduğumuz evin yakınında, yürüyerek altı-yedi dakikada ulaşılabilecek muhteşem bir plaj var. İnce beyaz kumlu, Büyük Ilıca Plajı.
Ve biz, yani annem, kız kardeşim, ben ve kız arkadaşlarım, o plajdan sadece sezon dışında faydalanabiliyoruz.
Bu, 25 yıldır böyle.
Neden?
Çünkü sezonda her bir kadının çevresinde, yüz üstü kuma saplanmış en az 10 adam oluyor.
Hiçbir şeyden çekinmiyorlar. Pis pis sırıtarak, arada sözlü tacizde bulunarak sana gününü zehir ediyorlar.
Denize girmeye kalksan, suyun içinde köpekbalığı gibi hemen etrafını sarıyorlar.
Bir ara arkadaşım Ece ile Yalıkavak sahilinde küçük ve şirin bir köy evi kiralamıştık.
O evin tadını ancak evin içindeyken çıkarabiliyorduk.
Çünkü bırakın mayoyla güneşlenmeyi; sahile, yani evin önüne sandalye atıp üstümüz başımızla bile otursak, hemen etrafımız sarılıyordu.
Çoğu kez pencereden gördüğümüz turist tacizlerine yüreğimiz dayanamayıp polis çağırıyorduk.

BU LİSTE UZAR GİDER...
Evine tamirci çağırırsın, adam bir yandan işini yapıp bir yandan seni keser.
Uçakta, otobüste yanında oturan kişi yanlışlıkla(!) dirseğini sürekli senin koluna sürter.
İki kadın yemeğe çıksan, garsonlar diğer müşterilerle girmedikleri laubali bir sohbete girişmeye çalışır.
Konser ve maç çıkışlarında 'Arkadan ittiriyorlar, n'apalım!' bakışıyla yığınlar üstüne çıkar...
Taksiye binersin, taksici dikiz aynasını senin eteğinin konumuna göre ayarlar.
Hangi kadına sorsanız, bu liste uzar da uzar...
'İşte bu yüzden kadın dediğin evinden dışarı çıkmamalı, kırıp dizini oturmalı' diyenler zaten en büyük sapkın!
Onlar işi, kendilerinden biliyorlar.
Uzun lafın kısası; Türkiye gerek yerli, gerek yabancı kadınlar ve çocuklar için tam bir mayın tarlası...
Kaymakam Bey'in isyanını son derece haklı buluyor ve artırıyorum: Evet kardeşim, istediğiniz kadar kedi pisliğini örter gibi örtmeye çalışın; burası bildiğin tacizciler cehennemi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA