Park isteriz, ağaç, orman isteriz...
Açık havada yürümek, piknik yapmak, oturmak, kitap okumak isteriz. Ama genellikle sadece isteriz ve olmayandan şikayet ederiz. Peki ya elde olan? Bakınız; Belgrad Ormanı... İstanbul'un en büyük yeşil alanı... Yürüyüş parkurları, kahvaltı alanları, bisiklet yolları var. Hele ki şu güzel mevsimde, bol oksijenli havası, kuş sesleri, kafa dinleme, ruhu arındırma garantisiyle kaçırılacak gibi değil.
Biz sık sık gidiyoruz. (Biz=Ben ve kızlar) Sabahın köründe, işten önce, öğlen, öğleden sonra fark etmiyor. Peki güneşli havalarda oluşan cumartesi pazar sabahı kalabalığını saymazsak durum ne? Boş, durum boş! Hafta arası gidin de görün; 6.5 kilometrelik yürüyüş parkurunda en fazla beş kişiye rastlarsınız. 14.8 milyonluk İstanbul'un yegane ormanında beş kişi! Lafa gelince de park yok, orman yok. Ee olana gidiyor musun canım benim? AVM turu için şehrin öbür ucuna gidiyorsun ama...
Neyse, başka sözüm yok hakim bey.