Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Alaçatı elden gitti gidiyor

Siz hiç sosyal medyada gördüğünüz süslü, denizli, kumlu, emaye tabaklı, çiçekli fotoğraflara inanmayın. Hiiiç! Gazetelerde okuduğunuz şurası açıldı, burası patladı, insanlar akın akın haberlerine bakıp iç çekmeyin. Alaçatı bitti bitiyor, elden gitti gidiyor, sevgili tatilci okurlar. Acilen birilerinin duruma uyanıp sahip çıkması, bu güzel sahil kasabasını dönülmez yollardan kurtarması gerekiyor.
Hadi başa dönüyorum...
Bodrum'u bırakıp iki günlüğüne Çeşme'ye gittim. Eh Çeşme demek, son yıllarda Alaçatı demek. Geçen yaz çeyrek günlüğüne uğramamı saymazsak, Alaçatı'ya uzun kalmalı, sokaklarını gezmeli, keyif yapmalı olarak en son dört-beş yıl önce gitmiştim. Kaba tabirle, o zamanlar yeni patladığı yıllardı. Herkes Alaçatı'ya gitmek, Alaçatı'da olmak, sokaklarında yürümek istiyordu.

MASAL GİBİYDİ
Bizim Alaçatı aşkımız 12 yıl önce başlamıştı. Alaçatı Kırevimiz, Köşe Kahvemiz, Taş Otelimiz, Tuvalimiz... Birkaç butik otel, bakkalı, köy kahvesi, pazarı, köylülerin dükkanları ile masal gibiydi.
Alaçatılılar'ın yola çıkışı; burayı özel restoranları, yöresel lezzetleri, sunumları, servisiyle gastronomi merkezi yapmaktı. Butik otelleri, evleri, sokakları ile bambaşka, parmakla gösterilecek bir yer olacaktı.
Ne zaman gazetelerde boy boy yazılmaya başladı, bir gelen bir daha geldi, ünlüler sokaklarında yürüdü; Alaçatı'nın düşüşü başladı.
İşte şimdi üzülerek söylüyorum ki; Alaçatı'nın o güzelim atmosferi kaybolmuş. Nargileciler, İstanbul'dan transfer edilmiş kebapçılar, dükkanlar, markalarla bambaşka bir yere dönmüş.
Bir kere Bodrum'un da, Alaçatı'nın da küçük İstanbul havasına bürünmesini aklım almıyor. Niçin İstanbul, İstanbul'da kalmıyor? Biz zaten İstanbul'un kaosundan, yorucu enerjisinden kaçmak için buralara gelmiyor muyuz? Bunlar hep rantçılık, hep durumdan nemalanma hastalığı, hep 100 metre koşuculuğu. Ve bence biz memleketimizi sevmiyoruz; biz parayı seviyoruz, biz cebimizi doldurma derdindeyiz.



SONRA AĞLARIZ
Yazık... Alaçatı sokakları dolu mu? Dolu; yolda yürüyen, dondurma ve mısır yiyenlerle dolu. Oteller boş, taksi şoförleri ağlıyor, esnaf korku içinde.
Bütün mekanlar birbirinin kopyası; müşteriye içki içirip para alma derdi sarmış. Orijinal Alaçatı dokusuna hizmet eden bir-iki yer var, gerisi sezonluk atışlar. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Ne zaman sahip olduklarımızın değerini bileceğiz; ne zaman her yeri kebapçıya, nargileciye, AVM'ye döndürmememiz gerektiğini idrak edeceğiz bilemiyorum. Dört yılda bu kadar mı değişir bir yer?
Alaçatılılar acil birlik olup sınırlamalar, kurallar getirmeli. Köylü uzaklaştırılmamalı, yöresel lezzetler öne çıkarılmalı, vur kaç zihniyetlilere kapı gösterilmeli. Sonra çok ağlayacağız haberiniz olsun.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA