Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İBRAHİM KALIN

Darbe Girişimi Sonrası Yeni Toplumsal-Siyasal Mutabakat

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz gecesi yaptığı darbe girişimi, Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti. Ancak halkın tüm kesimlerinin cesur direnişi ve fedakârlığı ile o kara gece, aydınlık bir sabaha dönüştü. Şimdi artık, bu menfur girişimin ardından toplumda ve siyasette, demokrasimizin yapısal gücü açısından önemli bir mutabakat doğuyor. Ve bu mutabakat, demokrasimizi, özgürlüklerimizi ve hukuk devletini, bundan böyle olası tüm iç ve dış tehditlere karşı koruma noktasında bir zemine oturuyor. Liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik kavramları devletin temel ilkeleri olarak yeniden sahipleniliyor.

15 Temmuz gecesi farklı sosyal sınıflara ve siyasi görüşlere mensup milyonlarca vatandaş, Fetullahçı darbeyi püskürtmek için sokaklara çıktı. Siyasi partilerin tümü ilkeli bir duruş sergiledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan darbe girişimi ve sonrasındaki süreci değerlendirmek için muhalefet liderleri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ve Sn. Devlet Bahçeli ile 25 Temmuz'da bir görüşme gerçekleştirdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kılıçdaroğlu 26 Temmuz'da, darbenin elebaşı Gülen'in (ABD tarafından) Türkiye'ye iade edilmesi gerektiğini söyledi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Bahçeli ve diğer liderler de aynı talebi tekrarladı. Gülen'in iadesine yönelik talep Türk halkının, siyasi partilerin ve farklı siyasi görüşten STK'ların büyük çoğunluğu tarafından destekleniyor.

ABD ile Avrupa'nın bu uzlaşma zeminini göz ardı edip dikkate almaması büyük bir hata olur. Türkiye'de pek çok kişi ABD'nin, Amerikan hukuk sistemini kendi lehine suiistimal etmesine izin vererek Gülen'i koruduğunu düşünüyor. Bizler, ABD hükümetinin Gülen'in iadesi konusunda Türkiye'yle işbirliği yapacağına inanıyoruz. Gülen, Türkiye'nin ulusal güvenliği için bir tehdit, ABD için de tehlikeli bir suçludur. ABD'de Gülen'in açtığı okullar, karıştığı vize usulsüzlükleri ve para aklama konularında hâlihazırda çeşitli soruşturmalar yürütülüyor. Gülen'in Amerikan sistemini kullanmasına izin verilirse, Türkiye toplumunda var olan, ABD'nin FETÖ'yü desteklediği algısı derinleşecektir.

İşte kanıtlar

ABD, Gülen'in iadesi için kanıt istiyor. Şimdi biz de 15 Temmuz sonrasında tutuklanan Fetullahçı darbecilerin verdiği ifadelerden bazı örneklere bakalım:

* Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar savcılara verdiği ifadede, kendisini rehin alan askerler arasında bulunan Tuğgeneral Hakan Evrim'in, darbe hakkındaki fikrini değiştirmesi umuduyla, kendisini Gülen'le telefonda görüştürmeyi teklif ettiğini söyledi.

* Orgeneral Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan savcılık ifadesinde, Fetullah Gülen Örgütü üyesi olduğunu söyledi. Türkkan bir 'abi'den (FETÖ içindeki amiri) emir aldığını itiraf etti. Darbeden 14 Temmuz 2016 günü haberdar olduğunu belirten Türkkan, "Örgüt içinde mutlak bir gizlilik ve ketumiyet vardı" dedi.

* İstanbul'da konuşlu 2'nci Zırhlı Tugay'ın komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, tankları ve askerleri Boğaz köprülerine neden gönderdiğini açıklarken, "Bu vakte kadar emir gereğini yerine getirmek için yetiştirilmiş olduğumdan, emrin gereğini yerine getirmeye çalıştım. Doğru olduğuna inandığım bir emri uyguladım" dedi.

* Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) uzmanı Kemal Işıklı, FETÖ hiyerarşisinde 'abi' konumunda bulunduğunu ve darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te kaldığı oteli basan özel kuvvetlere mensup askerlerin imamı olduğunu söyledi.

* Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erhan Karlıdağ yetkililere, "Darbe girişimini FETÖ organize etti. Devletin elinde FETÖ üyelerine ilişkin 3 bin kişilik bir liste olduğunu ve listedeki askerlerin Ağustos'ta toplanacak Yüksek Askeri Şura'da ordudan atılacağını öğrenmiştik" dedi.

* Darbe girişimi esnasında Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile birlikte sekiz generali rehin almak için bir düğünü basan Astsubay Oğuz Aksal, baskını kendisi gibi astsubay olan FETÖ üyesi Yılmaz Bahar'ın emriyle gerçekleştirdiğini itiraf etti.

* Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Gürsel Aktepe, darbenin Gülen'in bilgisi ve talimatı olmadan gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu söyledi. Aktepe savcılık ifadesinde, "Telefonlara, bir mesajlaşma uygulaması olan Tango üzerinden mesajlar geldi. Mesajda, 'Darbe oldu herkes destek için çıksın, daha önce çalıştığı yerin yakınına gitsin, General Mehmet ile irtibata geçsin' yazıyordu" dedi.

* Avrupalılar ile Amerikalıların çoğunun, 15 Temmuz gecesi yaşanan olayların boyutunu, ciddiyetini ve halkın Fetullahçı darbeye nasıl kahramanca direndiğini anlayamadığı görülüyor. AB yetkilileri Türkiye'yi FETÖ'ye karşı mücadelesinde desteklemek yerine, Türkiye'ye demokrasi ve hukuk devleti konularında bolca nasihat veriyor. Üstelik bazı yetkililer işi, sanki darbe kalkışmasını biz yapmışız gibi bizi suçlamaya kadar vardırıyor.

Türkiye'nin Batılı müttefiklerinin, çok sayıda masum sivili kaybettiğimiz ve demokrasimize yönelik büyük bir tehdidi savuşturduğumuz halde darbe girişiminin ciddiyetini hafife aldığına dair yaygın bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı var. Batılı ülkeler darbeyi kınasalar da, darbeciler hakkında tek kelime etmiyor. AB üyesi ülkelerden hiçbir devlet başkanı, bakan veya üst düzey bir yetkilinin 15 Temmuz sonrasında Türkiye'yi ziyaret etmemiş olması utanç verici. Bunun iki tane istisnası var: Ankara'yı 21 Temmuz'da ziyaret eden İngiltere'nin Avrupa ve ABD Bakanı Alan Duncan ve 3 Ağustos'ta Ankara'ya gelen Avrupa Konseyi Genel Sekreteti Thorbjorn Jagland.

Fetullahçıların Türk devletine sızması büyük tahribata ve istikrarsızlığa yol açarak 15 Temmuz kalkışmasıyla sonuçlandı. Fetullahçılar kendilerini korumak için Avrupa ve ABD'nin hukuk sistemini PKK gibi suiistimal ediyor. Artık buna bir son verilmeli. Darbeyi püskürten ve demokrasi için kanını döken insanlarımız adalet ve etkili önlemler bekliyor.

Bu kadar insan açığa alındı, peki şimdi ne olacak?

Fethullahçıların devlet kurumlarından uzaklaştırılması, bazı açılardan Doğu ve Batı Almanya'nın 1990'daki "Einigungsvertrag" (Birleşme Anlaşması) ile birleşmesi sırasında yaşananlarla mukayese edilebilir. Bu anlaşma uyarınca 500 bine (bu rakamın daha fazla olduğunu söyleyenler de var) yakın Doğu Alman devlet memuru görevlerinden uzaklaştırılıp açığa alındı. Altı aylık bir sürenin ardından bu memurların çoğu memuriyetten atıldı. Birleşmenin hemen sonrasında, 88 bin kişilik Doğu Alman ordusunun bütün generalleri ve amiralleri görevlerinden uzaklaştırıldı. Sadece az sayıda düşük rütbeli asker, yeni Alman ordusuna alındı. Devlet memurları ile askerlere ilaveten çok sayıda akademisyen, öğretmen, diplomat ve gazeteci de Doğu Almanya'daki eski rejimle bağlantılı oldukları suçlamasıyla Alman devleti tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı.

Alman makamları bu sert önlemleri, birleşik Almanya'ya yumuşak bir geçişi sağlamak için aldı. Ana kaygıları, birleşik Almanya'nın ulusal güvenliği idi.

Kanlı bir darbe girişimini daha yeni bastıran Türkiye, halen bu kalkışmanın derin tahribatını gidermeye çalışıyor. Türkiye demokrasisini gerçekten önemseyenlerin, ülkenin muhtemel darbecilere ve FETÖ mensuplarına karşı mücadelesini desteklemesi gerekir.

15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ'nün bu kalkışmadaki rolü konusunda oluşan ulusal mutabakat zemini, Türkiye demokrasisi için bir güç ve direnç kaynağıdır. Hükümet, ileride başka bir darbe girişimi olmaması için muhalefet partileriyle istişare ederek yapısal reformlar uyguluyor. Bu önlemler Türkiye'de liyakati, şeffaflığı ve hesap verme sorumluluğunu, yeniden demokrasinin ve hükümet idaresinin temel öğeleri haline getirecek. 15 Temmuz darbe girişiminin benzeri suçların tekrar işlenmemesi için devlete ve orduya olan güvenin tesis edilmesinin yolu da buradan geçiyor.

Bu mutabakatın bir tezahürü olarak MHP lideri Sayın Bahçeli'nin 7 Ağustos'ta Yeni Kapı'da yapılacak olan Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne katılacak olması takdire şayan ve sevindirici bir durumdur. Umarız CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu da yeni bir karar alarak mitinge katılır ve Türkiye'nin yeni toplumsal ve siyasal mutabakatının daha da güçlenmesine katkı sağlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA