Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Tutuklu öğrenciler sorunu

ODTÜ'de mezuniyet töreninde öğrenciler protesto gösterisinde bulunmuşlar. Neredeyse 1960'ların sonundan beri tarihini izlediğim, çeşitli sebeplerle içinde yer aldığım bu üniversitede gerçekleştirilen son protesto eylemi öncekilerle, benim gençliğimdekilerle mukayese edilince son derecede müeddep. Sloganların yazıldığı pankartları cüppeli, kepli, güler yüzlü, heyecanlı gençler taşıyor. Öncelikle hepsine içtenlikle başarılar dilerim. Her şey gönüllerince olsun diyeceğim ama olmuyor işte.
Olmuyor çünkü, tamam, kürtaj vs konusunda da söyledikleri doğru ama bir konu onları da beni de haddinden fazla rahatsız ediyor. Galiba 371 öğrenci şu anda tutuklu.

***
Bu gerçekten rahatsızlık veren bir durum. Biraz abartarak bir şey söyleyeyim, bana göre, bir tek üniversite öğrencisi bile tutuklu olmamalı. Burada adi suçları söz konusu etmiyorum. (Orada bile takınılacak farklı bir tutum olmalıdır. Bizim toplumumuzda insanlar geç gelişir.) İçeride bulunan öğrencilerin çok önemli bir bölümü siyasal nedenlerden tutuklu. Protesto eylemlerinde bulunmuşlar, pankart açmışlar, görüşlerini açıklamışlar, tutuklanmışlar. İçlerinde yasadışı örgütlere mensup oldukları söylenenler de var. Bu da benim için güçlü ve yeterli bir argüman değil. Türkiye 30 yıldır iç savaş yaşıyor. 30 binden fazla insanını kaybetti. Tamamı örgüt mensubu olsa 370 üniversite öğrencisinin, gene benim için, bu rakamların ve vahametin yanında, bir şey ifade etmez.
Kaldı ki, basına yansıdı, biliyorum, harçları protesto ettiği için tutuklanmış öğrenciler mevcut. Devlet daha sonra o protesto edilen harçları kaldırdı, öğrenciler hâlâ içeride. Bu durumda devletin değil onları hapsetmesi, dönüp teşekkür etmesi gerekmez mi?
***
Geçen hafta yurtdışındaydım. Türkiye'yi ve yönetimini desteklemiş olan çevrelerin son dönemde ansızın esmeye başlayan rüzgârlardan epey rahatsız olduğu beni sıkıştırmalarından anlaşılıyordu. Doğal, liberal-demokrat bir çizgi izlenirken ansızın sert bir viraj alındı ve yönetim epey savruldu, çok farklı bir siyasal tutum izlemeye başladı. Mevcut politikanın milli muhafazakâr olduğu vurgulanıyor ve bu hazırlayıcı çok farklı, üstüne eğilmek istediğim, nedenlerin etkin olduğu hayli değişik bir pozisyon.
Ne var ki, bugün bazı dip akıntılarını biliyoruz. Özellikle yargıda farklı çevrelerin çok değişik tutumlar içinde olduğu kimsenin meçhulü değil. Basına karşı açılan davalar, KCK başlığı altında sürdürülen tutuklamalar yargının o çok farklı kanatlardan gelen tesirler altında oluşturduğu süreçler. Hükümet neyse ki 3. Yargı Paketini çıkardı ve onunla bazı sorunlar çok kısmi olarak çözüldü. Fakat o yasanın çıkarılmasında olmasa bile kapsamında AK Parti grubunda ne sorunlar yaşandığını basından izledik. Prof. Beşir Atalay'ın çabası olmasaydı bu iş kotarılamayacaktı. Bu fiili durum bile önemli bir gösterge.
***
Başladığımız yere dönelim. Kürtajdı, alkol yasağıydı, cami konusuydu... Bunları tartışmak, bu konularda şöyle veya böyle bir noktaya gelmek mümkün. Ama 371 öğrencinin tutukluluğu başka bir şey. Ense boşluğumuzda taşıyacağımız bir rahatsızlık konusu bu. Türkiye'yi dünya haritasında layık olmadığı bir yere yerleştiren bir çıbanbaşı.
Türkiye bunu aşmak zorunda. Herkes AK Parti'den bir şey bekliyor. Ben de bunu bekliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA