Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

CHP seçeneği değil; seçenek...

Dünyaya sakin bakabilen insanlar gerçeği gördüler ve serinkanlı biçimde CHP'nin durumunu değerlendiriyorlar. Değerlendirmenin tek amacı var: partinin geleceği ne olacak sorusunu yanıtlamak.
Soru sadece CHP değil, Ak Parti ve bir bütün olarak toplumsal geleceğimiz açısından da önemli. Bilmeceyi çözmek için de önce bir tespit yapalım. Partinin bugün iki gerçeği var. İlki, gitgide marjinalleşti. Daha önce de yazdım. Bazı illerde % 1'lerde. Galiba hiç bu kadar sefil olmamıştı. Buna bağlı olarak da şunu vurgulayayım. Türkiye'de insanların gerek siyasal bilinci gerekse siyasal pragmatizmi çok yüksektir. Tarihsel kimliği vs. demeden ve gözünün yaşına bakmadan CHP'ye iki kez ölümcül baraj problemi yaşattı. Birinde ancak bindelik oyla geçti barajı, diğerinde altında kaldı. Aynı şey yine olur.
Niye olabileceği diğer gerçekle ilgilidir. Bugün sol, sosyal demokrat, demokratik sol bir CHP yok. Olmadığı gibi ideolojisiz, de-politik, a-politik bir parti. Dolayısıyla da MHP-İP-Cemaat sacayağını kendine destek edinmiş... Bu o kadar böyle ki, CHP sadece kendi cemaatinden gitgide daha çok oy alan bir parti. İstanbul'da Beşiktaş, Ankara'da Çankaya, bir de İzmir dışında böyle bir çılgıncasına desteği yok. Siyaset sosyolojisi bakımından durum hazin: içine dönük, dışına kapalı bir topluluk (community) bugün CHP tabanı. Çünkü sosyolojik tabanı siyasal sosyolojiyle ilişkisiz. Hatta Kürtler yok bu partide. Kürt bölgesinden aldığı oy tüm bu gerçekleri somutlaştırıp açıklıyor.
Bu oluşum bir gecede çıkmadı. 1993 sonrası, 28 Şubat ve 27 Nisan partisi olarak adım adım geldi buraya. Kılıçdaroğlu ancak bu kadar yapamazdı, o da yapamıyor. CHP'nin aşılması militarist, müdahaleci yaklaşımla tam bir illüzyon olan laikçi yaklaşımın da aşılması anlamında. Yani yapay siyasetten gerçek siyasal gündeme geçildikçe CHP çözülecek. Bu o kadar şizofrenik bir durum ki, laikçi CHP, bu maksatla darbe girişimlerine destek vermiş CHP, ulusalcıları bünyesine taşımış CHP sonunda gidip Cemaat ile işbirliği yapabiliyor.
Şimdi soru şu: buradan yenilenme doğar mı? Niçin doğsun? Bu noktaya sürüklenmesi bir partinin iç gerçeğinin nesnel sonucudur. Değişecekse buraya gelmezdi. Rastlantı değil durum. Bilinçli, uzun vadeli, dikkatle uygulanmış bir kararın sonucu. "Kazara" gelinmedi buraya. Bu pozisyon isteniyordu, buraya erişildi. Dolayısıyla "illüzyonu" CHP yaşamıyor. O kendi gerçeğine hâkim. İllüzyon yaşayanlar hâlâ eski CHP hayali kuranlarla kafalarında başka model taşıyanlar. CHP'nin onlarla ilişkisi yok. Yani, bu CHP "yeni" ise bu manada yenidir. O yönde kendini daha da yenilemeyi (!) sürdürecektir.
İkincisi, CHP başta bir gövde partiydi. DP ondan doğdu. Sonra dallanıp budaklandı. DSP, her şeye rağmen ondan doğdu. SHP, SODEP; HP, tümü CHP'den çıktı. Bundan sonra böyle bir gelişmeye kaynaklık etmez CHP. O kapasitesi kalmadı. Hem ideolojisi hem de tabanı bakımından bu kadar gerilemiş parti bundan sonra "ilerici" kapasite üretemez. Yeni bir oluşum başlayacaksa, o da CHP'den bağımsız ve CHP'yle ilgisiz biçimde doğacaktır. Yani eğer bundan sonra bir sol, sosyal demokrat, sosyalist oluşum meydana gelecekse bunu zaruri olarak CHP yenilenmesi olarak görmek şart değil. Olmadığı gibi zaten o oluşum CHP'den ayrılır, eğer doğru bir yön bulmuşsa, uygun toprağa köklenmişse serpilip büyür.
Sorun demokratik gereklilik olarak "bir" seçeneğin ortaya çıkmasıdır. CHP'nin bir seçenek olması değildir.
"Sakın aldanma, inanma, kanma"...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA