Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Körün tarif ettiği fil: CHP

Şimdi anlıyoruz ki, referandum siyasal hayatta beklediğimizden, sandığımız ve tahmin ettiğimizden daha fazla ve sert sonuçlar üretti. Akparti bu gelişmelerden payına düşeni belli kıvrılmalar bakımından alıyor. Ama kırılma düzeyindeki çalkantı CHP'de yaşanıyor.
Etrafta sorulan bir temel soru var, haklı ve meşru bir soru, insanlar neden CHP'nin her olaydan sonra böyle bir hengâme içine düştüğünü, neden gerildiğini, neden kopma noktasına geldiğini merak ediyor.
Bahusus, referandum sonrasında yaşanan gelişmeyi insanlar yerli yerine oturtmakta zorlanıyor.

***
Oysa soru basittir ve neredeyse tek cevaplıdır: CHP, sadece kültürel değerler üstünden siyaset yaptığı, sosyolojik açıdan toplumun itici güçlerine dayanmadığı, siyasal bir proje üretmediği, dayandığı tarihsel kavramların ötesine geçemediği için, yanlış konumlanmış bir parti olduğu için her oluşum karşısında kendisini yeniden bir sarsıntı içinde buluyor.
Yani aksları yetersiz, güçsüz olduğundan her tümsekte veya çukurda tekerlekleri kopma, ayrılma noktasına geliyor.
Şunu da ekleyelim. CHP kendisini sol veya sosyal demokrat sanıyor. Oysa bu kavramlarla ilişkisi yok. CHP bu kavramlarla ilişkisini daha 1990'larda oportünist Deniz Baykal eliyle koparmış bir partidir.
Uzun süre Genelkurmay'ın partisi olduktan, ulusalcılığın partisi konumunda kaldıktan sonra, o kanattaki, yani askeri vesayet planındaki gelişmeler bir kere daha CHP'nin altını boşalttığından, parti, bugünkü ideolojik planda neyi savunduğunu bilemeyen partiye dönüşmüştür.
Bu o kadar böyledir ki, 2015'te 7 Haziran seçimlerinden sonra CHP elde ettiğini savunmayı, korumayı bilmemiştir.
Baykal'ın oportünist çıkışıyla her şeyi bir anda yitirmiştir.
Bu referandumdan sonra da CHP ne savunduğunu bilemez bir durumdadır. Eğer yukarıda sahip olmadığını belirttiğim özelliklere, niteliklere CHP sahip olsaydı, o durumda % 49'luk kitleyi sürüklemeyi de bilebilirdi.
Yapamıyorsa bu durum CHP'nin 'toplumsal muhalefet' denen kavramdan bihaber olduğunu gösterir. Öyledir ve o % 49'luk kitle şimdi acaba CHP'yi sürükleyebilir miyim sorusunu kendisine sormaktadır.
Yaşananların özeti budur.
***
Referandum sonrasında partide üç büyük kanadın çarpışması görülüyor. Bir, Baykal'ın her zamanki oportünist, egosantrik çıkışları var. Kendisini 2019 için konumlandırmaya çalışıyor. İki, Fikri Sağlar'ın başını çektiği ve baştan beri çizgisinde kırıklık oluşturmadan savunduğu özellikle Kürt ve Alevi tabandan destek beklediği Cumhuriyetçi-sol çizgi var. Üç, şimdi Selin Sayek Böke'nin adayı olacağı, metropol sermayesi tarafından destekleneceği umulan liberal-kapitalist çizgi var.
Kılıçdaroğlu ve ekibi ise bu kanatlar arasında geleneksel CHP değerlerini savunan, her rüzgâra açık, ne yapacağını bilmez bir halde yönetmeye çalışıyor CHP'yi.
***
Böyle bir partinin dönüşmesi zordur.
CHP artık gerçekle hayalin, gerçekle nostaljinin bir arada bulunduğu, körün tarif ettiği file dönüşmüş, herkesin bir başka şey olarak tanımladığı (ama görmediği) bir partidir. Türkiye'nin ihtiyaçları bakımından bu bir problemdir. Ama ne yapalım, siyaset ideolojiden sosyolojiye değil, sosyolojiden ideolojiye giderse anlam, verim ve işlev taşır. Partiler varsa bunun için vardır.
Ötesine CHP karar versin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA