Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Gecikmiş harekât... Doğru ve cesur karar

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin kuzeyinde Cerablus bölgesinde başlattığı harekât, geç kalınmış ama gerekli bir operasyon.
Türkiye- Suriye sınırının DEAŞ terör unsurlarından arındırılması kadar, sınıra yakın, güvenli insani bölge oluşturulması da lazım.
Ayrıca, DEAŞ'la mücadele altında YPG unsurlarının ABD'nin desteği ile kazandığı mevzilerin son hattı da Fırat'ın batısı.
Yani... Mare Hattı olarak bilinen Azez- Cerablus çizgisi. Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD ve ikiz kardeşi YPG'nin kuzey Suriye'de Kürt koridoru oluşturması nihai aşamaya gelmişken Ankara'nın, "Hem YPG ilerlemesin hem de DEAŞ'a sınır ötesi operasyon yapmayayım" deme lüksü yoktu.
Türk askerinin Suriye'de resmiyet kazanan varlığı, aslında bıçağın kemiğe dayandığı nokta olarak görülmeli. Hazırlıkları geçtiğimiz yaz yapılan ve en geç 2015 sonbaharında icra edilmesi planlanan Mare harekâtı gerek TSK içindeki komuta unsurlarının direnci gerekse Rusya ile yaşanan uçak krizi nedeni ile zorunlu olarak ertelenmişti.
Harekâtın güncellemesi ise martta Washington'daki Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasında Türk ve ABD'li yetkililerce yapılmıştı. Hatta Pentagon'dan bir heyet Genelkurmay'da harekât planlamasının ayrıntılarını da görüşmüş, bu vesile ile orta menzilli HIMARS füzelerinin Türkiye'nin güney sınırlarındaki stratejik mevkilere konuşlandırılması da kararlaştırılmıştı. Aradan geçen sürede ABD tarafı verdiği sözleri tutmadığı gibi Münbiç kuşatmasını da YPG'lilerle neticeye ulaştırdı.
Türkiye'nin bastırması karşısında sadece, tarihi olarak Arap olan bu bölgede YPG güçleri yerine Arapların idareyi ele alacağını söylemekle yetindi.

***
Suriye dosyası yeniden açılmışken şu "bataklık" meselesini de açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Zira sağduyulu hiçbir Türk vatandaşı savaş istemiyor.
Ancak... Suriye'de yer edinen terör örgütlerinin Türkiye'ye açıkça savaş ilan ettiği gerçeğini de kimse reddetmiyor.
DEAŞ terör örgütü, Ankara'da, İstanbul'da, Bursa'da, Gaziantep'te, Şanlıurfa'da doğrudan Türkiye'yi hedef alıp kana bularken, sınırımızın dibindeki terör bataklığını kurutmamak zaten düşünülemezdi. Dün başlayan harekât 9 aydır Suriye hava sahasına giremeyen Türkiye'ye, hem kendi güvenliğini sağlama hem de Suriye'nin kaderinde bir kez daha söz sahibi olma imkânı tanımıştır. Sadece DEAŞ terörünün değil, YPG terörünün de dış ayağının kırılması söz konusudur. YPG ile karşı karşıya gelme riskini göze alan Ankara, ABD yönetiminin şimşeklerini üstüne çekmeyi istememekle birlikte, kararlılığından da taviz verecek değildir.
***
Biliyorum, şu sıcak anlarda belki de yeri değil. Ama değinmeden geçemeyeceğim.
Suriye'de aylardır alan dengesini sağlayan askerlerimiz Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın vatansever evlatları idi. Çoğu kez, sahadaki gerçeklerin Ankara'ya aynı açıklıkla yansıtılmadığı da oldu. Cerablus harekâtında kilit rol üstlenen bordo berelileri ve değerli komutanını gözümüz gibi koruyalım.
Burada elde edilecek başarıdan Özel Kuvvetler'in hanesine yazılacak artı puandan hiçbir karargâh rahatsız olmamalı. Başka hesaplara girmemeli. Bırakalım, bordo bereliler ve onlarla koordine harekâta katılan birliklerimiz, can pazarında görevlerini layıkıyla yerine getirsin, şehit vermeden vatan topraklarına dönebilsin...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA