Beklenen kabine değişikliği nihayet gerçekleşti.
Doğrusu, sonbahara da kalmaması gerekiyordu. Zira bürokrasi neredeyse durma noktasına gelmişti. Oysa AK Parti'nin, 2019'daki üç kritik seçimi gözeterek çok ama çok çalışması gerekiyor. Kabine, genel merkez yönetimi, teşkilatlar, belediyeler ve meclis grubu tam bir uyum içinde, halkın nabzını doğru ve canlı tutarak, mutlak sonuç alacak tarzda senkronize olmak zorunda.
Kabinedeki yenilenmenin kodlarına gelince... Kuşkusuz "sürpriz etkisi" bu revizyona da yansıdı. Lakin bu sürprizlerin önemli bölümü AK Parti iç dinamiklerini ve insan kaynağını yakından bilmemekle de ilgili olabilir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın siyasi virtüözlüğünü teyit ve tescil eden sihirli dokunuşlar kabineye yansımış. AK Parti'nin, "Şunun adamı", "Şuncu, buncu" gibi ayrımlara tabi tutulamayacağı, yani "bölünmez bir bütün" olduğu gösterilmiş. Her hükümetin, bir "çelik çekirdek kadrosu" olur. Taşıyıcı yapı yeni kabinede korunurken, güvenilirliği ve siyasetçi birikimi ile temayüz etmiş isimlerle de güçlendirme yoluna gidilmiş. Tecrübeye, gençlik aşısı yapılarak bilhassa AK Parti'nin reformcu kimliği ön plana çıkarılmış. Bölge ve il dengeleri gerçek manada gözetilmiş. Bakanlıklar arası kaydırmalar ve kabineye ilk kez alınan isimler üzerinden açık ve net mesajlar verilmiş. AK Parti'de önceliğin vitrin değil, mutfak çalışması olduğunu gösteren tercihlerde bulunulmuş.
Açık ve net biçimde 2019 yılını önemseyen, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kalıcı kılacak hukuki, siyasi ve ekonomik adımların hızlanacağı bir dönem başlayacak. Ekonomide, piyasalar açısından gösterge haline getirilen Mehmet Şimşek'in konumu yine piyasa istikrarıyla ilişkilendirilecek. Terör odaklarına karşı geliştirilen yeni konseptle özdeşleşen İçişleri Bakanlığı, güvenlik risklerinin öncelendiğini ve kararlılığın korunduğunu göstermeye devam edecek. Dış politikada kuşatılmışlık yaşayan Türkiye, temel doğrultusunda kırıklık yaşanmasına izin vermeden ana ekseni muhafaza edecek. Yargıya ilişkin algı operasyonlarının tırmandığı bir dönemde, anayasa reformunun mimarlarından Abdulhamit Gül'ün Adalet Bakanlığı'na getirilmesi ile içeride ve dışarıda hukuk zemininde farklı bir mücadele süreci başlayacak. Enerji diplomasisi, yerli ve milli enerji politikası Türkiye'nin ekonomik güvenliği için belirleyici olmayı sürdürecek. AB ile ilişkilerde, Türkiye'nin haklılığını esas alan, gerek AB'yi gerekse Ankara'yı etkileyen kriz unsurlarının hamasetten uzak bir yaklaşımla çözümüne ilişkin çabalar artacak. TSK'nın demokratikleştirilmesi, sivilasker ilişkilerinin yeniden tanımlanması ve ordunun FETÖ başta olmak üzere her türlü illegal yapıdan arındırılması hedefi takviye edilecek. Kabinede kadın bakan sayısının artması ile aile, sosyal politikalar, istihdam reçeteleri günlük hayatta belirgin şekilde hissedilecek.