Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT ARIN

Dünyada büyüme yok umudu var

Küresel piyasalar çok hareketli geçen ocak ayının ardından bir iyileşme dönemine girdi. Sert düşüşlerle gerilemiş olan borsalar son iki haftada toparlandı, gelişen ülke para birimleri kayıplarının bir kısmını geri aldı. Benzer bir trend içeride de oluştu, lira değer kazanırken Borsa İstanbul düştüğü seviyelerden biraz toparlandı.
Önce gelişen ülke piyasalarında yaşanan, zamanla bütün piyasalara yayılan olumsuz hava tamamen dağıldı mı? Borsalardaki iyileşme devam edebilir mi? Bunu söylemek için henüz erken ama grafiklerin bir dönüm noktasına geldiğini belirtmek mümkün. Bundan sonra ya kriz havası yaratan gerekçeler bir süre için unutulacak ve borsalar yükselmeye devam edecek ya da satış baskısı geri dönecek.
Bununla birlikte ekonomiler için umutlar korunmaya çalışılırken, olumsuz veri akışı devam ediyor. Bunun en ilginç örneği Avrupa ekonomisi için yapılan yorumlardı. Avrupa'nın geçen yıl yüzde 0,3 büyümüş olması bile olumlu bir gelişme olarak yansıtıldı. Oysa geçen yıl ortalarında yapılan yorumlara göre Avrupa krizden çıkmış, büyümeye dönmüştü.
Avrupa'da aslında iyiye giden fazla bir şey yok. Euro Bölgesi içinde diğerlerine göre daha iyi durumda olan Almanya bile geçen yılı yüzde 0.4 büyüme ile kapatabildi. Avrupa bankalarının içinin temizlenmemiş olması, ekonomiler üzerindeki en büyük baskıyı oluşturmaya devam ediyor. Bankalar bir yandan kredi politikalarını sıkı tutarken bir yandan bilançolarını temizlemeye çalışıyor.
Krizin üzerinden beş yıl geçti ama İspanya'nın en büyük, dünyanın sayılı bankalarından Banco Santander, geçen ay takipteki alacakların yüzde 20'ye yükseldiğini açıkladı. Batıkların uzun süre saklanması, bankaların temizlenmesini sağlamıyor. Buna karşın ekonomiler kriz yaralarını sarıp yeniden ayağa kalkamıyor. İspanya'da beş yılın sonunda konut piyasasında kayda değer bir iyileşme hala yok.
Avrupa'da bankalarla ilgili gerçeklerin hasıraltı edildiğini yine AB'nin resmi raporlarını izleyerek görmek mümkün. AB bürokratlarının hazırladığı yeni bir rapora göre bankalar, sermaye yeterliliği baskısı nedeniyle özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlere kredi aktarımı yapamıyor. Bunun için AB bürokratlarının buldukları çözüm çok ilginç: AB'nin 500 milyon vatandaşının tasarrufları uzun vadeli yatırımların finansmanı için kullanılabilir. Bürokratlar bunun gönüllü mü yoksa zorunlu bir uygulama mı olacağını şimdilik açık bırakmış.
ABD ekonomisi de umut edilen büyümeyi yakalayamıyor. Büyüme hızı yine iyimser tahminle yüzde 1-2 aralığında kalacak gözüküyor. Geçen yılın ikinci yarısında şirketlerin olumlu beklentilerle üretime yönelmesi, stokların şişmesiyle sonuçlanmıştı. Bu da canlanma umutlarını artmıştı. Şimdi perakende satışlar durgun bir seyir izlerken, şirketler stoklardan yediği için üretimi kısıyor, bu nedenle sanayi üretimi düşüyor.

Banka borçları arttı
Merkez Bankası hafta içinde 2013 yılı ödemeler dengesi rakamlarını açıkladı. Verilerde en ilginç nokta, sıcak para girişlerinin yerini borç girişlerinin almış olması. 2012 yılında 32 milyar doları tahvil alımları olmak üzere 38 milyar dolar kısa vadeli sermaye girişi olmuştu. Geçen yıl sıcak para toplamı 21 milyar dolara inerken tahvil alımlarının payı 20 milyar dolara düştü yani hisse senetlerine önemli bir talep gerçekleşmedi. Buna karşın bankaların aldıkları dış borçlar 15,2 milyar dolardan 30,5 milyar dolara çıkarak katlandı. Şirket borçlanmaları ise 8,2 milyar dolarda, aynı düzeyde kaldı.
Bu yıl döviz üzerindeki baskı en fazla bu banka borçlanmaları nedeniyle yaşanabilir. Yıl içinde gelişen ülke piyasalarından para çekilirken bankaların dış piyasalardan kaynak bulamaması ve borçlarını ödemek için iç piyasaya yönelmesi ise kurları yukarı iten unsurlardan biri olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA