Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Aman DİKKAT diyorum USTA

Ülkemin yeşil vadilerinde koşan çocuklardık. Saçlarımızda kaküller, favoriler. Üç kuruş parayla alınmış, ilk yıkamada düdük gibi çeken formalarımızla mahalle takımlarında büyük futbolculardık! Maçlara kızlar da gelsin, bizi izlesin isterdik.

Semtimize gelen jipler bazı abileri kovalardı. Bazı ablalar ortadan yok olurdu. Onlara "anarşist" diyorlardı. Hatta bir tanesi bahçedeki biberlerin arasına yatmıştı da annem bizi susturmuştu. Soran jandarmalara "aşağıya doğru koştu" demişti. Sonra o abiyi aldık, evde sakladık. Aşımızı paylaştık. Zayıf, hüzünlü bir gençti. Yıllar sonra adam, çocuğu ve karısı ve baklavasıyla bizi ziyarete gelmişti de birlikte nasıl ağlaşmıştık!

Anam Menderesçiydi Usta! Bir başka darbede sürülmüş, erken emekli edilmişti. Sinirleri bozulmuştu. Hep öyle yaşadı. Tatlı, merhametli bir deli.

Sonra sıra bize geldi. Bir başka "Balyoz" esnasında evimizi, barkımızı terk ettik. Anamın büyük hayalini, kiradan kurtulalım diye bacaklarını varislere bezeyen bin bir türlü işle tükenerek inşa ettiği evi - Orhan Kemal'in Bir Mülkiyet Kalesi'nde anlattığı gibi yakmadık ama - üç kuruşa sattık.

Suyu akmayan karanlık apartmanlara sığındık ardından. Aç kaldık. Anam, ebegümeci topladı Halkalı çayırlarından da karnımız doydu...

Senin Usta, bir fotoğrafın var sanırsam Belgrad Ormanı'nda! Bir piknik esnasında. Gariban bir gençlik fotosu. İşte tam da öyle, biz de toplanırdık - ayıptır söylemesi - Bakırköy Akıl Hastanesi'nin çam ormanında. Aramızda işçiler, esnaf çocukları, eski hippiler, Anadolu'dan yeni gelmiş ezik babaların zeki evlatları. Ülkemiz daha özgür olsun, bu Kemalist Oligarşik taassup bitsin diye konuşurduk. Kitaplar verirdik birbirimize. Hiç unutmam bir arkadaşımız erken evlenmişti de - eşi türbanlıydı - biz en çok onu sevdik. Bir gözleme yapardı parmaklarını yersin. Bir çay demlerdi beynimiz uçardı. Mushaf bize gecekondunun kireç duvarlarından bakardı.

Namusluyduk, idealisttik Usta! Kimsenin yârine oynamazdı gözümüz. Çok okurduk. Ne bulursak okurduk. Senin o ormandaki oturuşuna benzerdi oturuşumuz. Henüz afyonlaştırılmış olanın ardındaki özü görmemişti gözümüz. Çocuktuk. Rahmet tutmamıştı daha perçemimizden.

Sonra tam biraz açılırken ülke, Özal'ı öldürdüler. Ve yeniden bitti karşımızda o hayalet! Tanklar, jipler, silahlar ve ekranlarda bağıran inzibat kılıklılar.

İşkence, baskı, sansür ve silah. Gözümüzün içine baka baka işlendi cinayetler.

Yine "aforoz" edildik, yine sürüldük ekmek paramızdan. Artık her şey bitti derken, ülke yenildi derken, hayatlarımız amansız bir şekilde çürürken, bir kılavuz düştü önümüze! Bilgi, nabzımızdan beynimize yürüdü, umut yeşerdi yeniden. Bir set-up hasıl oldu - öyle diyeyim - ilahi hikmet yeni baştan kurdu bizi. Aşk bize nasip oldu...

Ardından sen çıka geldin. Referandum yaptın. Hem ömrümüzü çürüten o hayalete, hem dünyanın hayaletlerine posta koydun, kolay değildi. Böyle bir işe girişmek için delikanlı bir yürek isterdi. O yüreği sende gördük.

En mühimi Barış Süreci'ni başlattın! Sarıldık Kürt kardeşlerimizle. Özlemiştik birbirimizi. Sarıldık.

Diyarbakır'da çıktın, "Ben ne Kürt milliyetçisiyim, ne de Türk milliyetçisiyim" dedin. Kavimci asabiyeti elinin tersiyle ittin! İşte o an var ya, kalbimizin en güzel yerinde bir sedir hazır ettik senin için. Sedire menekşe kokuları serptik.

Elbette rahat bırakmazlardı bizi! Barışmamızı, daha eşit olmamızı, dünyanın zencilerine, her meşrepten, her mezhepten halklara ve taze kalmış vicdanlara seslenmemizi. İstemezlerdi.

Kuruldu gene lejyon timleri, işledi tekrar tezgah. Paraboller çıktı ortaya! Rezaletin daniskası... Kalbi olanlarla, maaile senin koluna sıkıca girdik. Girdi bu halk, hep birlikte...

Ama Usta, bak söylemek zorundayım, sakın alınma! Allah var, ölüm var biliyorsun. Kekeme olmak yakışmaz bu zamanda:

O hayalet var ya, onun döküntüleri şu sıralar yine mezarından çıkmakta...

Zaman gelir, zaman geçer, politik vaziyet alışlar değişir, bunu biliyoruz. Biz duygusal, küçük insanlarız, her şeye gücümüz yetmez. Ama parmağımızı ıslatıp yazıyoruz duvara:

Vesayetçilerden, darbecilerden, ırkçılardan, Silivri'nin Ulusolcu Nazilerinden, fikir düşmanı sağcı kaz kafalılardan bir hayır gelmez insana...

Aman diyoruz dikkat Usta! Bir halel gelmesin büyük umudumuza...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA