Aziz Yıldırım'ın kanun ve tüzük gereği artık başkanlık yapması mümkün değil. Mayıs ayında kongreye gidilecek. Yine tüzük gereği süreç mali kongre ile seçimin birleştirilmesini de zorunlu kılıyor. Fenerbahçe 16 yıl sonra yeni bir başkan seçecek. Bu isim kim olacak?
Önümüzde üç ihtimal var.
İlki; bir yıl sonraki olağan kongreye kadar ya bir emanetçi çıkacak ya da mevcut yönetim yoluna devam edecek.
İkincisi; bu yönetimle çalışmayı kabul edecek, dışarıdan bir isim başkanlık için istekli olacak.
Üçüncüsü; bence de en doğrusu, yeni başkan kendi yönetimiyle birlikte kulübü yönetmeye talip olacak. Belki de çok adaylı bir kongre yapılacak.
Bu bir kriz dönemidir. Yaklaşık 1.5 aylık bir süre var. 100 yıllık kulübün akil isimleri öncelikle bir araya gelerek durumu değerlendirmeli ve bir süreç üretmeliler. Mevcut yönetim, Aziz Yıldırım'ın politikasını yürüttü. Ortaya fikir koymaktan uzak kaldı. Çünkü her yerde başkan vardı. Bu nedenle, yeni başkan yönetim içinden bile olsa, kendi kadrosunu yapmadan gelirse, başarılı olması çok mümkün olmaz.
ALİ KOÇ'A MEKTUP VAR
Kulübe yakın çevreler de, taraftar da bu etapta Ali Koç'tan bir hamle bekliyor. 3 Kasım'daki kongrede, Mehmet Ali Aydınlar karşısında çok net saf tutan, seçim sonrasında da Aziz Yıldırım tarafından, "2015'e hazırlan" denilen Ali Koç'un, bu aşamada elini taşın altına sokup-sokmayacağı merak konusu... Bu yüzden başkanlık seçimi için karar alan yönetimin, "Yeni bir aday, kendi listesi ile girmek isterse, biz de üstümüze düşeni yaparız" yorumuyla, kapıyı açık bıraktığını bilelim. Bu potansiyel isimler için bir çağrı mektubudur aslında...
AYDINLAR GİRER Mİ?
Mehmet Ali Aydınlar, müthiş güçlü, etkili ve finansal olarak da zirvede bir liste ile seçime girdi. Ama oyların ancak yüzde 25'ini alabildi. Aziz Yıldırım ile polemiğe girmedi. Kongrenin Fenerbahçe kapsamından çıkarılıp, siyasi niteliğe büründürülmesi üzerine yapacaklarını da anlatamadı, böyle bir gündem oluşmadı. Yeniden aday olması, daha önce bahsettiğimiz gibi "akillerin" kulübe bir yön çizmesi ile mümkün olur. Buna Aziz Yıldırım çok izin vermez, kendine yakın isimlerin önünü açmak ister.
USLU AĞIR BASIYOR
Yönetim içinden çıkacak başkan seçeneğinde Mahmut Uslu'nun ismi ön planda. Sadece kulüpte geçirdiği yıllar değil, oyun alanında da görev yapması, teknik direktörlük koltuğunda da oturması, taraftara hoş gelen üslubuyla birlikte onu ön plana çıkartıyor. Yönetimin ağabeyi konumundaki Abdullah Kiğılı, seçime girerken bile kıramayacağı isimlerin baskısını gördü. Böyle bir durumda bu sorumluluğu alır mı? Böyle ağır bir yükün altına girer mi? Hiç ama hiç sanmıyorum.
ŞAMPİYONLUK DERBİSİ
Taraftarın yarısından fazlası, Galatasaray'ın ikinci olmaması için maçı Beşiktaş'ın kazanmasını istiyor. Ama ne Ersun Yanal'ın, ne de oyuncuların aklında böyle bir seçenek var. Futbolda herkesin bakış açısı farklı. Tüm bir sezon terleri ve gözyaşlarıyla birlikte, kanlarını da akıtan bir oyuncu grubu, bir an önce hak ettiklerini almak isterler. Doğrusu da bu zaten. Beşiktaş zaten kazanmak zorunda. Bu konuda rakibiyle bir iletişime geçmesi de mümkün değil. Galatasaray'a iki kez yenildiler. Birinde berabere kalsalar, strateji oluşturma şansları vardı.
Müthiş bir sezon geçiren Fenerbahçe'nin, şampiyonluğu bir derbi galibiyeti ile taçlandırması da çok anlamlı olur. 19. kez kupa kaldıracaklar ve eziyetlerle geçen iki sezon sonrasında bir kez daha yumruk gibi olmanın ödülünü alacaklar.
Şampiyonluktan da öte, "aile" olmanın ayrıcalığını öğrettiler herkese... Bakalım, sezon bitene kadar başka dersler de olacak mı?
ÖNCE PARA!
Aziz Yıldırım'ın oyunculara vedasını izledik. Duygusal gibi gelse de değildi. Yıldırım, karşısındakilerin neden endişe ettiklerinin çok farkında. "Ben yokum ama maç başlarını yatırdım. Diğer alacaklarınız da yatacak. Ben gittikten sonra da ödemelerde bir aksama olmayacak. Merak etmeyin" diyerek, karşısındaki grubu teskin etmeye çalışıyor. Hep, oyunculardan aidiyet duymalarını, oynadıkları kulübe başka hislerle bağlanmalarını bekledik. Elbette vardır içlerinde bunu başaranlar veya hissedenler. Ama 16 yıllık bir başkanın krizi yorumlama biçimi, futbolcu grubunu nasıl daha iyi tanıdığını gösteriyor bize. Bu yüzden "heykel" meseleleri daha ciddi düşünülmeli...
BU CEZA TAHKİM'DEN DÖNER...
PFDK'nın Fenerbahçe'nin sahasını kötü tezahürattan kapatırken, kullandığı argümanlar; yıllardır söylenen şarkılar ve içlerinde, muhatabını kötüleyen kelimeler. Bu şarkıları söylerken tribünler aslında kendilerini övüyorlar. Kimseye hakaret etmek gibi bir amaçları yok. Ama yargılanan niyet değil, iki arkadaşın sohbetinde samimiyet ifadesi bile sayılabilecek bir kelime. Şampiyonluğu kutlayacağı, rekorları kırdığı bir sezonda taraftarıyla kutlayacağı bir geceye yasak geliyor. Bu gerekçelerle verilen cezayı Tahkim Kurulu'nun kaldıracağını düşünüyorum. "Daha önce yapmadılar" diyebilirsiniz. "Daha önce, hukuki olan bir şeyin vicdani olmadığını bilmiyorlardı" derim ben de. Bakınız; Aziz Yıldırım'ın onaylanan kararı...
