Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Fenerbahçe'nin ışığında yürürken

Son dört yıl Türk Futbolu'nda çok şey değiştirdi.
Sadece 3 Temmuz süreci değil, bakış, değerlendirme ve analiz anlamında da görüşlerimizin temeli sarsıldı. Başka olduk, başkalaştık.
3 Temmuz süreci, milyar dolarlık bir piyasanın, keyfiyetten uzaklaşıp, belli bir ayara gelmesini sağladı.
Maçlar hakkındaki komplo teorilerimiz çöpe atıldı.
Organizatör arkadaşlar telefonlarına sarılamadı ve futbol kendi su yatağına kavuştu.
Bu dönemin haksızlıkları için halen mücadele sürüyor.
Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının 'yeniden yargılanma' talebi, camiası tarafından da destekleniyor. Özel Yetkili Mahkemelerin kalkması, bu mahkemeler hakkındaki kuşkular nedeniyle, hukuki olmasına rağmen 'vicdani' olmayan bir durum var karşımızda.
Bu düzelmeden, kuşkular da giderilemeyecek. Sahanın içindeki değişimin mimarı Aykut Kocaman ile Ersun Yanal. Laboratuar ortamına burun kıvırıp, soyunma odasındaki motivasyon konuşmasını 'her şey' olarak değerlendirenler kenara çekiliyor. "Teknik direktör takımı" deyimiyle birlikte, artık transferler ve sistemler konuşuluyor.
Doğru oyuncu, ihtiyaç olan bölgeye alınacak. Bu tribünleri coşturmaya meraklı yöneticilerin keyfiyetinin de önüne geçti.
"Koşu mesafeleri"
ile birlikte yetenekli oyuncunun, sayılabilir karnesi keşfedildi. Beklentileri yükseltmek ve kendilerini takımın merkezi olarak gören oyuncuları, daha fazlasına zorlamak artık tartışılır değil. Bundan sonra "Koşsam Barcelona'da oynardım" diyenler sempati toplarlar ama formayı çok beklerler.
Çünkü taraftar da başarının temelinin çok çalışmak, koşmak ve mücadele etmek olduğunu fark etti. "Dokunulmazlıkları" kaldırdı oyuncular üstünden. Ve Ersun Yanal temposu yüksek futbol için bir adım geri atmadan işini sürdürdü.
Zamanı iyi değerlendirdi, oyuncularını ikna etmeyi başardı ve silindir gibi bir takım yaratıp, ligin bitimine haftalar kala şampiyonun adını koydu.
Bu ortamda Aziz Yıldırım'ın teknik adamların arkasında durması, futbolcularına gözdağı vermesi ve patronun kim olduğunu anlatması en önemlisiydi. Geçmişteki yanlışlarını yapmadan, oyunculara çıkış kapısı bırakmadı.
Şimdi diğer ekiplerimiz bu örneği değerlendirecek ve böyle olmaya çalışacaklardır.
Başkanların ve yönetimlerin bunu yapmak isteyen teknik adamları bulmaları ve desteklemeleri yeterli.

20'ye bir kaldı

Fenerbahçe 19. şampiyonluğunu aldı, dördüncü yıldızı için hazırlanacak.
Bu yarışın diğer takımlarına baktığımızda, Fenerbahçe'nin elinden bu fırsatı almak çok mümkün değil. Çünkü başta Galatasaray olmak üzere 'hedef' takımlar kulüp ve saha içi sorunlarını çözecek gibi gözükmüyorlar. Özellikle Galatasaray, yeni sezonda kalitesini veya becerisini yükseltecek durumda değil.
Yabancı sayısı ile uğraşıyorlar, teknik adam problemleri var ve bunun üstüne UEFA'dan transfer yasağı gelmesi gündemde.
Beşiktaş'ta ileriye dönük yapılanmasında önemli takviyelere ihtiyaç duyuyor. Stadı henüz bitmedi ve şampiyonluk için gereken ritmi bulması, bulsa bile Fenerbahçe'ye yetişmesi çok mümkün değil.
Dördüncü yıldız, Fenerbahçe'nin Türk Futbolu'ndaki başı bozukluğu bitirmesi, çalışanın kazanacağı anlamını taşıyor.

Aziz Başkan göreve!

F.Bahçe'nin yeni başkanını ve yeni yönetimini çok zor bir sene bekliyor. Sadece dördüncü yıldız değil hedef, UEFA cezasının tamamlanması ile birlikte Avrupa serüvenleri başlayacak ve sportif açının yanı sıra mali olarak da kulübün yeniden yapılanmaya gitmesi gerekebilecek.
Bu nedenle eğer mayıs'ta seçim yapılacaksa, kulübün dinamiklerinin bugünden itibaren harekete geçip, bir yol planı oluşturması gerekiyor. Bu noktada "sen-ben" tartışması yapılmadan bir kulüp politikası oluşturulmalı.
16 yıllık Aziz Yıldırım dönemi, bu tür refleksleri neredeyse sıfıra indirdi Fenerbahçe'de. Fikir üretenler veya "yanlış yaptın" diyenlerin susturulduğu, kulüpten atıldığını gördük, yaşadık. Bu baskı ortamında farklı dinamikler de sindiler.
Şimdi ise konuşmuyorlar, buluşmuyorlar. Korkuyorlar yine. Herkes gözünü Aziz Yıldırım'a dikmiş. Yeni başkanı işaret etmesini bekliyorlar. Biliyorlar ki, O'nun desteği olmadan ne seçilinebilir, ne de çalışılabilir. Mali kongre öncesinde Fenerbahçe'nin bir akil toplantısına ve 'güç birliği'ne ihtiyacı var. Aziz Yıldırım halen görevdeyken bu organizasyonu bizzat yapmalı ve bu ortamı oluşturmalı.

Bu sözler BJK ve FB başkanlarına

Helal olsun size!
Beşiktaş istediği gibi sonuçlanmayacağını bilse de çok büyük bir jest yaptı. Bu düşüncelerin vücuda gelmesi rekabetin sadece spor alanında kalmasını sağlayacağı gibi taraftarlar arasındaki bölünmeyi de ortadan kaldırır.
F.Bahçe'nin verdiği cevap da bu temennileri daha da güçlendirdi. Sevinçlerin kutlanması, bundan bunu en çok kıskanacak olanların bile bu mutluluklara ortak olmaya çalışması taraftarlar arasındaki saygı çıtasını da çok yükseğe taşır. Önce Fikret Orman'a sonra da Aziz Yıldırım'a helal olsun diyorum. Sonraki adımın Trabzonspor ile G.Saray'dan gelmesini diliyorum. Böylelikle herkesin yan yana maç seyrettiği eski dönem tribünlerinin kapılarını açmış oluruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA