G.Saray Muslera da dahil takım halinde maça öyle kötü başladı ki Chelsea'nin golü erkenden geliverdi. Bozulan moralleri toparlayabilmek için belli bir süre geçti. Ardından Galatasaray oyunu dengeledi ve atak girişimlerine başladı. Ama bilindiği gibi Chelsea'nin en büyük artısı çok garantili, sağlam takım savunması idi. Kanatlara işlerlik kazandırmaya imkan vermiyorlardı. Drogba mevcut fizik yetersizliği ile çok deneyimli, güçlü stoperler Terry ile Cahill'in arasında alışılmış, önemli santrfor icraatlarını sergileyemedi. Rakip geride alan daralttığından Burak Yılmaz da istediği genişliği bulamıyordu. Mancini 30. dakikada Yekta-Hajrovic değişikliğine giderek takım tertibinde yaptığı büyük hatayı adeta itiraf etmiş oldu. Devre arasında transfer edilmiş, uluslararası deneyimi olmayan, arkadaşlarını tanımayan ve ligde de görev almayan bir oyuncuya Chelsea maçında forma vermek hangi mantıkla bağdaşır? Yekta girdikten sonra Galatasaray saha içi düzenini oturttu, ikinci yarıya da çok tempolu ve atak başladı. Ama Chelsea'nin takım savunmasına üretkenlik sağlamak kolay değildi. Bir pozisyonda Selçuk direğe takıldı, ardından da duran toptan Chedjou ile gol geldi.
Bunun morali ile Galatasaray takım halinde hırs yaparak Chelsea'nin üzerine gitti. Bu baskı karşısında Chelsea zaman zaman vakit geçirerek, fırsat buldukça da enlemesine fazla pas yapmaya çalıştı. Galatasaray golü bulmak için sonuna kadar mücadelesini sürdürdü ama ikinci gol gelmedi. Bana göre Mancini'nin çok büyük iki hatası bu maça damga vurdu. Hajrovic tercihinden sonra da madem ki Semih oynayabilecek durumdaydı, niye kulübede oturdu ilk yarıda? Yekta'nın girdikten sonraki performansı da ortada.
Çok kötü bir başlangıca ve erken yenen gole rağmen ikinci maça dezavantajlı çıkılacak olsa da hiç olmazsa tur ümidi devam ediyor.