Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

CHP'nin yüzbinlerce dolarlık sistemi neden çöktü?

Hatırlayın... Cemaatin devletin tüm kadrolarında zehirli bir sarmaşık gibi yayıldığı ve kendilerinden olmayan kimseye yaşam hakkı vermediği gerçeği nedeniyle gözler bir kez daha CHP'ye çevrilmişti. Laik ve ulusalcı kesim "Ne de olsa CHP var. Özgürlüklerimizden ve insana dair tüm yaşamsal haklarımızdan yana sıkıntımız yok. Bu ülkenin kurucu unsurlarından olan en köklü siyasal parti, 90 yıldır değişmeyen duruşu ile gereken tavrı alacaktır" algısının hâkimiyeti nedeniyle rehavete kapılmıştı. Ama tabii algının ne kadar boş olduğunu hep beraber gördük. Hükümet-Cemaat kavgası evvelinde bir gazetecinin sorduğu, "Cemaatin devlet içinde kadrolaştığını düşünüyor musunuz" sorusunu, "Hayır, ben böyle bir tehlike görmüyorum. Cemaatlere de karşı değilim" diyerek yanıtlayan ve kavganın hemen sonrasında fırsatı oya tahvil etmek için bir koşu ABD'ye giden Kılıçdaroğlu'nun ve bu taze aşkın meyvesi İBB adayı Sarıgül'ün girişimlerinin karşılığını seçmen sandıkta verdi.
Düşünün... AKP 2009'dan 2014'e İstanbul'da oylarını 3,5 puan artırırken, Cemaatten, MHP'den, liberallerden, ordan, burdan falan gelen desteğe rağmen Sarıgül oylarını sadece 2.9 puan artırabildi. Aslına bakarsanız bu sonuç bir başarı onun için. Çünkü nihayetinde istediği bu değil miydi? Bütün arzusu "Kılıçdaroğlu'nun 2009'da aldığı oydan birkaç puan fazlasını alsam da, seçilmeyip genel başkanlığa doğru koyulsam" değil miydi?
Bu arada size müthiş bir kulis vereyim; Kılıçdaroğlu ve yönetimince adeta başarısızlıklar merkezine dönüştürülen CHP'de asıl rezalet seçim günü yaşandı. Partinin kasasından yüzbinlerce dolar harcanarak kurulan seçim takip sistemi seçim günü çöktü! Pek çok milletvekili ve hatta bir Genel Başkan Yardımcısı bulundukları şehirlerden sisteme girip sandık sonuçlarını izleyemedi! Peki biliyor musunuz bu çöküntünün arkasından kimler çıktı? Mustafa Sarıgül ve Oğuz Kaan Salıcı...
Emrehan Halıcı'nın aylar öncesinden ekibiyle hazırladığı sisteme seçim günü tutanakların işlenmesi gerektiği Genel Merkez tarafından hazırlanan genelgeyle tüm il ve ilçelere "herkesin uyması zorunlu" olarak faks çekmiş. İstanbul ise Sarıgül ile birlikte; "Biz Genel Merkez'in sistemi ile değil, kendi sistemimizle çalışırız" diyerek chpistanbul.org. tr üzerinden yayına soktukları kendi sistemlerine tutanakları geçtiler.
N'oldu tabii bu ikircikli yaklaşım sonucu? İşler karıştı. Kendi sistemleri elbette kimseyi bağlamaz fakat benim merak ettiğim Sarıgül ve Salıcı ikilisi Genel Merkez'in bilgi ağını neden dışladı? Güvenmediler mi yoksa başka bir hesapları falan mı vardı?
Komedi üzerine komedi yaşanmış ertesi gün. Genel Merkez'in "mutlak suretle uyulması gerekiyor" dediği genelgeye uymayan Salıcı ve ekibi durumu kurtarmak için bir gün sonra tutanakların birazını sisteme yüklemeye niyetlenmişler ama tabii istediklerini elde edememişler. Seçim sonrası toplanan MYK'da kıyamet kopmuş bu mesele yüzünden. İstanbul'daki tüm örgüte kıyam yaptıkları için ithal müşahitlerine hâkim olamayan il ve ilçe yöneticilerinin durumu da masaya yatırılmış. Toplantıda partinin seçim takip sisteminin performans belirleyici bir unsur olduğu vurgulanmış falan filan... Ha Allah var bu arada Kılıçdaroğlu kimin nasıl çalıştığına, ekibiyle birlikte hangi kaydın ne zaman girildiğine bakılarak da denetim mekanizmasını işleteceklerini açıkça belirtmiş. Ve bunun üzerine de bir genel başkan yardımcısı söz alıp aynen şunları söylemiş: "İstanbul il yönetimi sizi Genel Başkan saymıyor ki genelgeye uyma zahmetini bile göstermemişler. Hesapları Sarıgül'ü genel başkan yapmak olabilir ama bu tayfa bilmeli ki artık söz hakkı bugüne kadar sessiz sedasız olanları izleyen örgütte! Örgüt bu yapılanların hesabını bu tayfadan misliyle soracaktır." (Bunları söyleyen Genel Başkan yardımcısının kim olduğunu söylememe sanırım gerek yok! Azıcık kafa yorun kim olduğunu bulursunuz!)
Anlayacağınız CHP'de kazanlar kaynamaya başladı içten içten. Ben şimdi cidden merak ediyorum. Örgüt 30 Mart sonrası gün yüzüne çıkan bütün bu başarısızlıkların hesabını sormak için konuşma hakkını kullanacak mı? Yoksa "hadi bir kredi daha açalım" deyip sus pus olmaya devam mı edecek?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA