Eskiden
şehirde platform topukluların, uzun tırnakların, kalem etek ve dar gömlek kombinasyonlarının zamanı yaşanıyordu. Bir süredir bu görüntüyü kökten değiştiren bir durum var İstanbul'daki kafe ve restoranlarda. Sayısı azımsanamayacak kadar kadın spor salonunda kullandığı ürünleri günlük hayatına taşımaya başladı. Adidas'ın yıllardır İngiliz tasarımcı Stella McCartney ile yaptığı koleksiyon, kadınların spor giyim algısını kökten değiştirdi. Eskiden Nike, Puma, Adidas gibi profesyonel spor markalarının ürünleriyle sınırlı olan spor giyim artık H&M gibi uygun fiyatlı tekstil devlerinden Chanel tarzı lüks moda evlerine kadar yeni mecralardaki yerini aldı. Spor hayatımızın önemli bir bölümünde var ama başta New York olmak üzere pek çok metropolde artık spor salonuna giydiğimiz kıyafetlerin hafif modifiye edilmiş halleriyle sokakta yürümeye başladık. Kahve içmeye, günlük işlerimizi halletmeye, arkadaş oturmasına gitmeye hazırlanırken de üzerimize benzer kostümler geçirir olduk. Sebep şehirli kadının koltuğunun altındaki karpuzlar mıdır, yoksa yukarıda da belirttiğim gibi yeni nesil spor kıyafetlerinin bir kadının içinde kendini en seksi hissettiği ürünler olmasından mıdır bilinmez, artık pek çok kadın günlük hayatını spor kıyafetleriyle geçiriyor. Taytların kalçaları korseden daha iyi tuttuğu, karnı mucizevi bir şekilde toparladığı sır değil. Aynı şekilde babet çorabıyla giyilen spor ayakkabılar en az topuklu stilettolar kadar çekici gösteriyor kadınların ayak bileklerini. Spor kıyafetlerin üzerine giyilen balenli büstiyerler deseniz, benim diyen seksi iç çamaşırına taş çıkartıyor. Bu dar ve seksi ürünlerdeki tasarım gücünü de işin içine katarsak ortaya çıkan kıyafetleri değişik ortamlarda değerlendirmek çok normal. Avrupa'da sadece bu tip yaşam tarzını benimseyen kadınlar için mağazalar ve markalar var. İlk olarak Londra King's Road'da açılan ve şu anda onlarca mağazasıyla Avrupa'nın pek çok şehrine yayılan Sweaty Betty bunlardan biri.
ŞEHİRLİ KADININ YENİ GARDIROBU
İstanbul'un sahil yolu üzerinde bulunan Bebek başta olmak üzere pek çok semtte, yaşam ve yürüyüş gurusu Şeyda Coşkun gibi dolaşan kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Taytların üzerine sloganlı ya da hafif dekolteli tişörtler, vücuda oturan şişme montlar, kendi genişliği sebebiyle ayak bileklerini olduğundan da ince göstermek gibi mucize etkili spor ayakkabılar... Ofise gitmek zorunda olmayan kadınlar, iki kahve arası pilates dersi ya da 10 bin adım yürüyüş yapabiliyor. Üzerinde aynı kıyafetlerle bir sinema seansına bile girilebiliyor. Uzun lafın kısası çok da ciddi bir zevk ve kombin sıkıntısı yaşatmayan bu kıyafetler şehirli kadının yeni gardırop aşkı haline geliyor. Tüm bu şık, seksi ve rahat gelişmeler yaşanırken bir tenis kortundaysa garip olaylara şahit oluyoruz. Hülya Avşar nedendir bilinmez, transparanlığı olmayan yani bacağı göstermeyen opak jartiyer çorabıyla korta çıkıyor. Avşar bir başka gün de bahar sıcağını göz ardı ederek orta kalınlıkta külotlu çorapla top peşinde koşuyor. Yepyeni denemeler, yepyeni bir tarz!