Her maça yaklaşık 2 saat önceden giderim. Dündar Uluğkay Başkan'dan kalma alışkanlık. 'Ben takımın nasıl sonuç alacağını maça ısınırken anlarım' der Dündar Başkan. Biz de izledik.
Takımın kendisinden fazla emin duruşu endişelendirmedi desem yalan olur.
Yeni transferler ilk 11'de.
Şaşırmadık. Sakıb Aytaç yedekler arasında.
Şaşırdık. Milli takım için aday gösterilen futbolcunun sakatlığı yoksa açıkçası hoşumuza gitmedi bu tercih.
Sakatlığı varsa neden yedekler arasında, o da ayrı.
Erman Kılıç, Ahmet Aras, Gökhan Karadeniz ve Lamine Diarra dörtlüsü emin olun Süper Lig takımlarını kıskandıracak kapasitede. Osman ve Zeki gibi iki cengaver belki bugün değil ama 1-2 seneye Süper Lig'de olacaklar. Tabi böyle devam ederlerse.
Kim Mehmet Sedef, Can Arat, Lokman ve Adem'in kötü futbolcu olduğunu söyleyebilir?
Kadro iyi. Yani malzeme var.
Helvanın tadına maç başlayınca bakıyoruz.
Daha kısıtlı kadrosuyla ilk yarının büyük bölümünde Elazığ yapımı helva daha lezzetli. Antalyaspor Lokman-
Diarra işbirliği ile golü buldu ama Lokman'ın asıl işi Diarra'ya gol attırmak değil, Noyan'a o golü attırmamaktı.
Gerçek bir solbek olmayınca savunmanın solunda böyle ölümcül hatalar yapıyor takım. Sakıb olmayınca önünde oynayan sol kanat oyuncusunun da verimi düştü. Erman'ın silikliği bundandı.
Sakıb dururken ilk yarıda Lokman'dan ikinci yarıda Mehmet Sedef'ten solbek yaratma inadını çözemedim.
İkinci yarıda el freni çekilmiş araba gibiydi Antalyaspor. Gönül bir şeyler yapmak istiyor ama kul çaresiz.
Bir tek Diarra'nın çabası yetmiyor.
Oyuncularda gol atma isteği var ama düşünmekle olmuyor bu işler.
Yapılan oyuncu değişiklikleri de katkı koymayınca sanki takviye yapmış bir Antalyaspor değil, güç kaybetmiş bir Antalyaspor gördük.
İlk yarıda en çok eleştirdiğimiz isim Emrah Başsan Antalyaspor'u yeniden yarışa ortak etti. 'Şampiyon olmadan gitmem' derken bunu kastediyordu herhalde.
Şampiyonluk yolunda iyi oynayınca zaten kazanıyorsunuz. Önemli olan böyle kötü oynadığınız maçlarda 3 puan alabilmek. Antalyaspor bunu başardı.