Merhaba sağlığı değerli, yüreği güzel, ruhu güzel SABAH Akdeniz okurları. Merhaba cennet Türkiye'min bilinç dolu yaşam dostları. Öncelikle şunu belirtmek istiyoruz ki; bu bayramı kayıplarıyla, yüreğindeki acıyla geçiren birçok ailenin duygularını paylaşıyor ve sevdiklerinden, evinden uzakta kalan pek çok insanımızın yüreğindeki sızıyı en derinimizde hissediyoruz. Belki de bayramların en güzel yanı; yaşam defterimizde yeni sayfalar açmak, insan ve aile ilişkilerinde algımızı tazelemek hatta bilincimizi yenilemek olmalıydı. Acaba toplum olarak bu farkındalığa sahip miyiz? Yoksa; sosyalleşme çabasında yada bir tatil yarışında bayramlaşma telaşı içinde miyiz? Sevgi böceği bol selfie'ler bayramlarımızın yeni geleneği artık. Geçmişe bakıyorum da; bize çocukluğumuzda öğretilen bayram ve bayramlaşma kavramı en 'saf' niyetlerle kendi bünyesinde ''insanın kendi gibi olması'' ve daha pek çok değeri taşıyordu. Küslerin barışması, büyüklerin elinin öpülmesi, insana ve topluma saygı, sevgi gibi. Biz de aynen öyle yaptık. Ama sadece; sosyal çevremize ve o çevredeki tanıdıklara. Kısacası eşe dosta. İçimizde beslediğimiz o derin kuyularla ve karanlık boşluklarla bayramlaşmayı aklımıza dahi getirmedik. Mesela; arkasından konuşup yüzüne merhaba yaptığımız, kırdığımız, ötelediğimiz, çıkar için eyvallah diyip, trafikte küfrettiğimiz; o boşlukları dolduran insanlarla ve gerçek duygularımızla bayramlaşmadık. Neden? Çünkü çoğumuz sütten çıkma ak kaşık sevgi dolu insanlardık. Aslına bakarsanız ben bu durumu kul hakkı yemekle bağdaştırıyorum. Ama sokağa çıkıp herkese sorsanız kul hakkı yemek ile ilgili neler duyarsanız neler. Eminim ki kimse toz kondurmaz kendine. Ama güle oynaya bayramlaşırız. Hatırlayın; bol selfie.
HAFTANIN BİLİNÇ NOTU
Galiba bayramların 'saf' niyetlerle dolup taşan en şeker karesi, çocuklarımız artık. 'İnsanın kendi gibi olduğu' o çağda; pek çok öğrenilmiş davranış henüz bayram ve yaşamda çok şükür yerini almamış. Mutlu bayramlar.