Bir süre Antalya Sancak Beyliği yapan Şehzade Sultan Korkud, dedesi Fatih Sultan Mehmet Han'ın sarayında iyi bir eğitim gördü. Arapça, Farsça öğrendi. Dedesinin 3 Mayıs 1481'de ölümü üzerine 3 Mayıs 1481'de babası İstanbul'a gelinceye kadar kısa süreliğine Osmanlı tahtına çıkan II. Bayezid'in sekiz oğlundan biridir. 1502'de vefat eden annesi Nigar Hatun'un türbesi Yivli Minare Camii bahçesindedir. 1502'de, Antalya'da olan Teke Sancakbeyliği'ne gönderilmiş, Hamid Sancağı da kendisine bağlanmıştı. Bu yıllarda Oruç ve Hızır (Barbaros) reislere yardım ve teşvikleri ile gemi ve malzeme yardımında bulunarak Osmanlı denizciliğinin gelişmesinde etkili oldu. Hıristiyan şövalyelerin ellerine esir düşenleri kurtarmıştır. Antalya Kaleiçi'ndeki Aya İrini Kilisesi'ni restore ettiren ve bir minare ilavesiyle ibadete açan Şehzade Sultan Korkud'tur.
GİZLİCE MISIR'A GİTTİ
Yazılı kaynaklara göre; Şehzade Sultan Korkud 1491'de, merkezi Manisa olan Saruhan Sancakbeyliği'ne tâyin olundu. 1502'de, Amasya Sancakbeyi Şehzade Ahmed'in itirazıyla, merkezi Antalya olan Teke Sancakbeyliği'ne gönderildi. Hâmid Sancağı da kendisine bağlandı. Babasından, eski sancak beyliğine gönderilmesini istediyse de, bu isteği kabul edilmedi. Halbuki Korkud, kardeşleri arasında tahta en layık olanın kendisinin olduğuna inanıyordu. Babasına kızan Şehzade Korkud, kendisinden izin almadan, 87 kişilik ekibiyle Hac görevi için bir gemiyle İskenderiye'ye gitti. Mısır Memluk Sultanı Kansu Gavri 29 Mayıs 1509 günü parlak törenle Kahire'de karşılandı. Kansu Gayri, Sultan II. Bayezid ile gizlice yazışarak, sultanın isteği üzerine Korkud'u Hac ziyaretinden vazgeçirdi ve kendi gemileriyle Antalya'ya gönderdi.
ŞEHZADE SELİM VE BABASI
Sultan II. Bayezid'in çevresindeki erkan, veliaht olarak Şehzade Ahmet taraftarı idiler.Bunu öğrenen Şehzade Selim, babasından Rumeli'deki sancaklardan birine naklini istedi. Sultan II. Bayezid bunu kabul etmeyince, Şehzade Selim topladığı on bin kişilik bir kuvvetle Baba II. Bayezid ve Şehzade Selim, Edirne civarında karşılaştılar. İki taraf arasında yapılan görüşmeler sonunda kendisine Sırbistan'ın eski merkezi olan Semendire sancağı verildi. Bu arada Şeytan Kulu isyanını bastırmaya memur edilen şehzade Ahmed'e gizlice taç ve taht teklifinde bulunulmuş olduğunu da öğrenmişti. Süratle Edirne'ye gelip şehre hâkim oldu. Açtırdığı hazineye el koydu, mahkûmları salıverdi ve adına hutbe okutarak hükümdarlığını ilân etti.
ŞEHZADE KORKUD'UN HATASI
Şehzade Korkud, bu sırada kendiliğinden gelip yerleşmiş olduğu Saruhan sancağının merkezi olan Manisa'da bulunuyordu. O da babasının Şehzade Ahmed'i kendi yerine geçirmek için davet ettiğini haber almıştı. İstanbul'da ise birçok taraftarları vardı. Kendisine haber yollayarak süratle gelip yetiştiği takdirde tahtı ele geçirmesinin mümkün olacağını bildirdiler. İstanbul'daki taraftarlarına güvenerek şahsen bir teşebbüse girişmeye karar verdi. Sultan Korkud, Yeniçerileri kendi tarafına döndürebileceğini umuyordu. Kardeşi Şehzade Yavuz bunu öğrenmiş, Korkud'un asıl amacını öğrenmek üzere kendisine devlet yetkilileri ağzından sahte bir mektup yollayarak, 'yegane umutlarının kendisini Osmanlı tahtında görmek istediklerini' bildirdi. Mektubu alan Korkud, verdiği cevapta teşekkür ediyor, vaatlerde bulunuyordu. Yavuz Sultan Selim Han, Korkud'un tahta çıkmak isteğini öğrenince, on bin kadar süvari ile birlikte, şehzadeyi sarayında yakalayıp ortadan kaldırmak üzere Bursa'ya hareket etti. Bunu haber alan Sultan Korkud, yükte hafif pahada ağır nesi varsa toplayıp yakın adamı Piyale Bey'le yirmi gün kadar yakındaki bir mağarada saklandı.
BURSA'YA GÖTÜRÜLDÜ
Korkuteli'nde yakalandıktan sonra Bursa'ya geldiklerinde, yorgunluktan Şehzade Korkud akşam erkenden yatmıştı. Bir süre sonra odasına cellatlar girince Şehzade Korkud durumu anladı. Yavuz Sultan Selim'e bir mektup yazmak istediğini söyledi. Yavuz'u eleştiren manzum mektubu bitirince, boynunu sessizce cellatların elindeki ipe uzattı. Ertesi gün Şehzade Korkud'un cansız bedeni ile mektubu Yavuz Sultan Selim'e teslim edildi. Selim Han, mektubu okurken gözyaşlarını tutamamıştı. Şehzadeler bu şekilde öldükleri zaman bir tören yapılmazdı. Ancak Yavuz geleneğe aykırı olmasına rağmen, kardeşi için cenaze töreni düzenledi. Korkud'un tabutunun altına girdi. "Ey kardeşim! Keşke bu şekilde davranmasaydın da ben de bunu yapmak zorunda kalmasaydım" dedikten sonra Korkud'un Piyale adındaki sadık adamına "Seni, büyük sadakatin nedeniyle, affediyorum! Bu sadakatinin mükafatı olarak seni istediğin makama tayin edeyim. İstersen vezirim ol!" teklifinde bulundu. Piyale teşekkür etti ve "Sultânım, bundan sonra benim görevim Şehzade Korkud'un türbedarı olmaktır!" dedi. Yavuz Sultan Selim, ölen padişahlar için yapılan üç günlük bir matemin Şehzade Korkud için de uygulanması emrini verdi.
KORKUTELİ'NDE BİR MAĞARA
Korkud'un düşüncesi deniz yoluyla Antalya'dan Rodos adasına geçmek ve amcası Cem Sultan gibi şövalyelere sığınmaktı. Korkuteli yakınında Osman Halifeler (Kalfalar) mevkisinde bir mağaraya gizlendiler. Bir Yörük mağaraya yiyecek ve içecek getiriyordu. Bir gün Piyale Bey Yörüğe ihtiyaçlarını çabuk getirmesi için kendi atını vermişti. Çok güzel koşumları fazla süslü olan bu at, dikkati çekti. Pazarda bu atı gören birisi bu atın zaptiyeler tarafından aranmakta olan Şehzade Korkud'a ait olabileceği düşüncesiyle Antalya mutasarrıfı Kasım Bey'e haber verdi Kasım Bey, askerleri ile mağarayı bastı ve Şehzade Korkud ile Piyâle Bey'i yakaladı. Bunu öğrenen Yavuz Sultan Selim, her ikisinin de Bursa'ya getirilmesi için Sinan Ağa'yı görevlendirdi.