Önceki gün
Perugia ile oynanan karşılaşma tamamen prestij maçıydı. Zaten rakip de yedek ağırlıklı bir kadroyla maça çıkmıştı. O nedenle alınan galibiyet kimseyi aldatmasın.
Perugia maçını tribünden, Başkan
Süleymanoğlu'nun 1 metre ötesinden izledim. Oyuna
Halkbank iyi başladı. İlk set beklediğimden kolay oldu. Hatta yanımda oturanlar,
"Bu takıma ilk maçta nasıl yenilmişiz hayret" dediler. İkinci sette rakip biraz ağırlığını koyunca oyunun şekli şemali değişiverdi. Bizimkilerin en büyük dezavantajı çabuk oyundan düşmeleri. Mesela
Sokolov dün kendini bulana kadar 3 set geçti, ondan sonra coştu.
Ulaş her zamanki gibi savaşçıydı.
Osmany'nin file üstündeki etkisi tartışılmaz.
Kubiak en iyilerinden biriydi. Bir tek
Mozdzonek tercihini anlayamadım.
Emre Batur ve
Can Ayvazoğlu gibi isimler nasıl yedek bırakılır anlamış değilim. Adamlar oyuna girelim diye 1.5 saat boyunca kenarda bekledi. Tabiri caizse
"ısınmaktan dipleri tuttu!" Tribündekiler isyan etti ve
"Oyuncu niye değiştirmiyorsun hoca" sesleri yükselmeye başladı çok yakınımdan. Ama
Bernardi yine bildiğini okudu. İki kez değişiklik yaptı. Onda da
Abdullah ve
Esko'nun girip çıkması 30 saniye sürdü. Ben
Bernardi'nin ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Ama bu liderlik maçı olsa ve adamlar aslarıyla oynasa bu maçın sonu hiç iyi bitmezdi. Ve kaptan
Nuri Şahin... Helal olsun sana. Senin gibi yürekli, cengaver ve formasını alnının teriyle ıslatanlara ihtiyaç var bu takımda. Dün özellikle son sette çıkardığın o muhteşem top zaferin habercisiydi adeta. İnsan yüreğiyle oynadığında neler oluyor herkese gösterdin. Her şeye rağmen gruptan çıktı
Halkbank. Şimdi sıra 12'li Play-Off'ta. Sayın
Bernardi bu şekilde finale gitmeye çalışırsa işi gerçekten zor. Kupanın hayallerini kurarken 4'lü finali bile göremeyiz Allah muhafaza...