İhanet ve kahramanlığın aynı anda yazıldığı 15 Temmuz'un üzerinden 9 ay geçti ancak acı ve kahramanlık hikâyelerine her gün bir yenisi ekleniyor. SABAH Ankara, kanlı gecede hastane koridorlarında yaşananlara, acı hikaye ve kahramanların son sözlerine ulaştı. Hainlerin ilk hedefi, bombalar yağdırarak 45 polisimizi şehit ettiği Gölbaşı'nda şehitlerimizin son sözleri, yaralı ve sağlıkçılar arasında geçen diyaloglar yakında kitaplaştırılarak raflardaki yerini alacak.
Şehitler arasında tanıdık simalar
Hasvak
Devlet Hastaneleri Müdürü Necdet Özdoğan, tıp fakültelerinden staja gelen öğrencilerin o gece koridorlarda pansuman yaptıklarını anlatarak şunları söyledi: Şehit ve gaziler arasında meslektaşlarımızın eşleri de vardı. Morg yetmeyince onları soğuk hava deposuna almaya başladık. Şehitlerimiz öyle canice katledilmişti ki altlarına serdiğimiz strafor türü malzemelerin eridiğini gördük. Sabaha kadar bu işlemi yaptık, şehitlerimizi taşırken yüreğimizden sessiz çığlıklar yankılanıyordu.
'Bana bunu düşmanım değil, kardeşim yaptı'
Kamu Hastaneleri 1. Bölge Genel sekreterliği Hasvak Devlet Hastanesi çalışanları, milletin çelik iradesiyle engellenen 15 Temmuz hain girişiminde en fazla şehit verdiğimiz Gölbaşı'nda olanları anlattı. Kendilerine gelen yaralılarla yaşadıkları diyalogları anlatırken gözyaşlarına boğulan Hemşire Dilek Altıntaş: O gece babam ve erkek kardeşimle hastaneye gittim, sabaha kadar ağlayarak çalıştık. Sürekli yaralı geliyordu, durumları çok ciddiydi. 45 yaşlarında polis hastam sürekli, 'Bana bunu düşmanım yapmadı, aynı yerde çalıştığım kardeşim yaptı' diyordu.
'Sakın silahımı almayın'dedi
Hemşire
Bilge Akbaş, "O gece hastanede bir yaralılar, ikincisi de onları korumaya gelen halk vardı. Silahı üzerinde üniformalı, durumu ağır bir yaralı elimize sarıldı ve 'Sakın silahımı almayın, burada herhangi bir şey olursa müdahale ederim' dedi. Acıdan bayıldı. Kendi yara ve acısına aldırış etmeden hala bizi korumayı düşünmesi beni çok etkiledi" diye konuştu. Ebe Türkan İnam ise yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bir arkadaşımız şehit düşen polis eşine yaklaştı, çocuklarına onun kamuflajını göstererek, 'Bu kokuyu bir daha duyamayacaksınız, oya doya alın yavrularım' dedi. Sözlerimiz tükendi, eridik oracıkta..."
'Morgda şehitlerin telefonu susmadı'
Gökhan
Şen, o gece gelen hastaların kayıtlarını tutmakla görevli olduğunu belirterek, "Sabaha kadar şehit ve gazi sayısı tuttum. Bir ara morga geçtim, bütün şehitlerimizin telefonları çalıyordu. Kim bilir belki eşi, ailesi belki de sevdiği arıyordu. Onlar veda etmişti ancak telefon sesleri inletti o gece morgu" dedi. Hemşire Ayşe Kantekin ise vücudunun bir çok yerinde şarapnel parçası olan bir gazinin "Şehidimiz çok mu? Benim bir şeyim yok, iyiyim. Bırakın görev yerime dönmem gerek, ülke kuşatma altında" dediğini gözyaşlarıyla aktardı.