Güvenpark'ta terör örgütü PKK'nın hain saldırısında karnındaki 6,5 aylık bebeği ile ağır yaralanmıştı Songül Bektaş (43). Haftalarca komada kalan, iki kez kalbi duran, morga kaldırılırken tekrar hayata dönen Bektaş, "Banktayım gök yarıldı, üzerimize yağmur değil kan damladı. Umudum bebeğim doğmadan öldü. Sayısını unuttuğum ameliyatlar geçirdim, morgda hayata tutundum. Bir yıl geçti, ben ikinci evladımı da kaybettim. Yaşadığımız ihaneti ve acılarımı güzel anılarla unutmaya çalışıyorum" dedi. Terör örgütü PKK'nın bomba yüklü araçla sınavdan çıkan lise öğrencisi ve eğlenen vatandaşları hedef aldığı Güvenpark saldırısındaki en acı hikâyelerden biriydi Songül Bektaş. 37 evladını yitirmişti başkent o gün ancak biri, doğmasına 2,5 ay kalan anne karnındaki bebek hiç hesapta yoktu. Daha doğmadan terör kurbanı olmuştu. O bebek ana karnında terör kurbanı olarak kayıtlara geçerken, evladını kaybeden anne kaderin bir cilvesiyle hayata tutunmuştu. İşte o bebeğin annesi Bektaş ilk kez konuştu, yaşadıklarını, yitirdiklerini gözyaşları içerisinde anlattı:
CİĞERİME SAPLANDI: "Evliliğimizden kısa bir süre sonra hamile olduğumu öğrenmiştim. Çok mutluydum, o gün izinli olan eşimle bebeğimize alışveriş yapmak için evden çıkıp, Kızılay'a geldik. Biraz bir şeyler aldıktan sonra yoruldum deyince eşim ile banka oturduk. Kısa bir süre sonra gözlerimizi kör eden bir ışık ve sesle yere yığıldık. Boynumdan yara aldım, şarapnel parçaları üç ana damarımı keserek ciğerime saplanmış. Patlamayla içimden bir ateş yükseldi, baktım vücudumdan oluk gibi kan akıyor. Eşimin sesini hatırlıyorum, canlarım gitti, ölme hayatım… O an bunu bir patlama olduğunu anlayınca yaptığım ilk şey karnıma sarılarak bebeğimi korumak oldu. Tarifte zorlandığım acılar yaşadım."
'HİÇ KIZILAY'A GİTMEDİM'
Ankara
Numune Hastanesi'ne
kaldırmışlar. Vücudumdaki kan
sıfırlanınca ilk gece 24 ünite kan vermişler.
O gece iki kez tıbben ölmüşüm,
doktorlar ölüm saatini belirleyip yüzümü çarşafla
kapatmışlar. Dakikalar sonra morga taşınırken
hayata dönmüşüm. Bir insan kaç kez ölür ki? İlk
iki hafta her gün ameliyata girdim. İlk kendime geldiğimde
bebeğimi sordum, kaybettik ona veda etmek
zorundasın dedi. Bebeğimin kalbi durmuş ve patlamada
ölmüş. Zorlu bir tedavi sürecinde gitgeller sonucunda
hayata tutundum ben. Doğumu için gün saymaya başladığım
kızımı kaybettim o terör saldırısında. Bir yıldır
travmalarla boğuşuyorum, iki evlat kaybettim tüm
bunları başta eşimin desteği ile aşmaya çalıştım.
O günden sonra hiç Kızılay'a gitmedim,
gitmek istemiyorum evladımın kanı
bulaştı oraya, doğmamış kızım
geliyor aklıma...
'DEVLETİMİZDEN DESTEK İSTİYORUM'
İşimi, sağlığımı ve bebeğimi kaybetmiştim. 'Neden yaşıyorum ben' diye sorarken ikinci kez hamile olduğumu öğrenince bunun bana o patlamadan sonra verilmiş bir mucize olduğunu düşündüm. Kasım 2016'da tekrardan hamile kaldım. O travmalarla mücadele edip, yaşamımı sorgularken üstelik de gebeliği imkânsız kılan ilaçlarıma rağmen hamileydim. Dünyalar benim olmuştu ancak patlamada aldığım yara ve yaşananlar onu da aldı benden. Şubat 2017'da kalbi duran bebeğimi aldılar, yaşamadı. Onu da kaybedince tekrardan yıkıldım, adını koyamamıştım henüz mutluluğumun ama sevmiştim, istiyordum. Şimdi devletimden beni gülümsetecek bir destek istiyorum. İşimi her şeyimi kaybettim, çaldığım kapılar yüzüme kapanıyor, maddi anlamda çok zor günler geçiriyorum. Sağ kol ve bacağımı iyi kullanamıyorum, bir anlamda engel kaldı ama ben çalışmak, işe yaramak istiyorum."