Mutluluğun temelleri ailede atılıyor…

Mutlu olmak hepimizin tek isteğiyken neden bazılarımız daima depresiftir ve bir türlü mutluluk yolu bulamaz? Uzmanlar, mutluluğun da mutsuzluğun da bakış açısı ve tercihlerden oluştuğunu söylüyor. Peki sizin seçiminiz ne?

Giriş Tarihi: 5.8.2017 14:50 Son Güncelleme: 18.8.2017 17:05
Mutluluğun temelleri ailede atılıyor…

Ne çok şey yazılır, çizilir mutluluk hakkında… Hep mutlu olacağımız hedefler, bizi mutlu edecek kişiler arar dururuz yaşamımız boyunca. Oysa mutluluk tüm insanlığa bahşedilen bir duygudur! Sağlıklı bakış açısı ve hayata bağlanma sebebidir. Belki de tek yapmamız gereken, mutlu olmak için hiçbir dış etkene ihtiyaç duymadığımızı fark etmektir. Özellikle de yakın çevremizin ve ailemizin içindeki güzelliklere odaklandıkça mutluluk tek seçimimize dönüşür zamanla! Öyleyse mutluluğu daim kılmak mümkün müdür? Psikolog Serap Duygulu'nun bu konuda anlattıkları dikkatinizi çekecek!

Mutluluk nedir?

Yüzyıllardır insanoğlu nasıl mutlu oluruz; mutluluk kalıcı bir şey mi; başkalarına mı bağlı gibi soruların cevabını arıyor. Kimileri mutlu olmanın yolunu bir insana bağlarken, kimileri olaylara göre mutlu olabileceğini düşünüyor. Oysa mutluluk pek çok şeye bağlı gözükse de temelde sadece kişinin kendi bakış açısıyla ilgili bir duygu durumu. Her fırsatı değerlendiren ve olayların çoğunlukla olumlu yönlerine odaklanmayı seçen kişiler, seçimlerini mutlu olmaktan yana kullananlardır.

Nasıl öğrenilir?

Neredeyse tüm şairler ve yazarlar mutluluğun tarifini yapmışlar, nasıl mutlu olunacağına dair ipuçları vermişlerdir. Duyduklarımızdan ve okuduklarımızdan çıkarılacak dersler elbette vardır. Ancak biz yapı olarak melankoliksek ve olaylara olumsuz tarafından bakıyorsak, ne anlatılırsa anlatılsın yararı olmayacağı çok açıktır. Öncelikle mutluluğun da bir duygu durumu olduğunu, tıpkı bir davranış biçimi gibi öğrenildiğini bilmek gerekiyor. Mutlu olmak herkes tarafından öğrenilebilir. Araba kullanmak, bisiklete binmeyi öğrenmek gibi mutluluğu da bir davranış olarak görmek ve bu davranışı tekrar ederek bir alışkanlık haline getirmek mümkün. Burada asıl zorlayıcı olan ve belki de mutluluklarımızın önündeki en büyük engel, yıllardır bir davranış olarak benimsemiş olduğumuz olumsuz duygu durumundan, olaylara hep olumsuz taraftan bakma alışkanlığımızı, yani mutsuz olma tutumumuzu değiştirmek. Hepimizin çevresinde bazı insanlar vardır ki, girdikleri ortama neşe ve enerji saçarlar. Işıltıları hemen fark edilir. Konuşmaları, ses tonları, davranışları çok etkileyicidir. Yanlarında olmak, arkadaş olmak istersiniz. Sizi etki alanlarına çekerler hemen. Baktığınızda dünyanın en güzel ya da en yakışıklı insanı değillerdir, ama sanırsınız ki en mutlu insanı onlardır. Aslında gerçekten de öyledirler, öyle hissettikleri için de bu olumlu duygu halleri her davranışlarına ve her kelimelerine yansır. Yaşadıkları olaylarda hep en güzel tarafları bulup çıkarırlar. Klasik anlatımla bardağın hep dolu tarafını görmek durumudur bu. Boş tarafını görerek mutsuz olmaktansa, dolu tarafını görerek mutlu olma yolunu seçenler, mutsuzluğun kendilerine hiçbir şey kazandırmadığının ve mutlu olmanın kişisel seçimleriyle yakından alakalı bir tutum olduğunun bilincine varmış kişilerdir. Mutluluk hem bir seçim işidir hem de istenirse kolaylıkla öğrenilebilir.

Mutluluk içimizde!

Belki en yanlış davrandığımız nokta budur. Mutluluğu dışarıda aramak... Oysa mutluluk ilk önce aile içinde ulaşılabilir olmalıdır. Bir anne için çocuklarının sağlıklı olması, mutluluk kaynağıdır. Eşlerin birbirlerini seviyor ve bunu ifade ediyor olmaları mutluluğun kendisidir. Geleceğe dönük hayaller kurabiliyor olmamız mutluluktur. Aldatma ve aldatılmaların asıl nedeni, mutluluğun aile dışında aranmış olmasından kaynaklanır. Kişileri dinlediğinizde evde mutlu olamadıklarını ve başka insanların yanında bu duyguyu aradıklarını duyarsınız. Bir evi ya da ilişkiyi birbirimiz için mutsuz hale getirdikten sonra, şikayet etme hakkımız olmamalıdır. Çünkü mutluluk emek ister, fark edilmek, kıymet bilinmek ister. Eşinizde bir zamanlar çok beğendiğiniz ve bu nedenle aşık olup bir hayatı yaşamayı göze aldığınız özellikleri artık görmüyorsanız, o eşin sizi mutlu etmesini beklememelisiniz. Mutluluk davet isteyen bir duygudur, biraz nazlıdır, arayıp sormanızı bekler. Eşinize ya da sevgilinize iltifat etmiyorsanız, sevgi sözleri söylemiyorsanız mutluluğu boş yere bekliyor olursunuz. Kısaca var olan güzellikleri görmek gerek. Olmayanlara odaklanmak hem kendinize hem de sevdiklerinize gereksiz üzüntüler yaşatmaktır.

Her şey sizin algınızdan ibaret

Mutluluk kelimesi bile biz öyle düşündüğümüz için mutluluğu çağrıştırır. Eski Tibet Bilgeleri'nin şöyle bir söylemi vardır: "Her kelimenin ve her kavramın boşluğu vardır. Kelimelerin altı boştur."… Siz o boşluğu hangi anlamla doldurursanız o anlama gelir. Mutsuzluğun kazandırdığı hiçbir şey yok, ama ortada sebep yokken bile mutlu olabilmek için nedenler yaratmak, sebebi olan mutluluklar getirir. Biraz gayret ve kararlılıkla, mutluluğu hayatınıza çekebilir, olayları güzel taraflarından görmeyi öğrenebilirsiniz. Algınız ne yöndeyse hayatınız o şekilde ilerler.


Hazırlayan: Işıl Evrim AKGÜN

ARKADAŞINA GÖNDER
Mutluluğun temelleri ailede atılıyor…
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA