İdeal anne-baba tutumu ne olmalı?

Çocuk yetiştirme biçimleri aileden aileye değişiyor. Aslında niyet hepsinde aynı: Mutlu bir çocuk yetiştirmek! Ancak yine de bazı anne-baba tutumları maalesef doğru olmayabiliyor.

Giriş Tarihi: 26.8.2017 11:46 Son Güncelleme: 5.1.2018 14:41
İdeal anne-baba tutumu ne olmalı?
Tüm anne-babalar için çocuklarının mutluluğu her şeyden önce geliyor. Ve bu öncelik, aşırı sevgiyle harmanlandığında çocukları mutlu olsun diye, sonuçlarını hiç düşünmedikleri bazı yetiştirme biçimlerine yöneliyorlar. Kimi aileler geleneksel yollarla çocuklarını yetiştiriyor, kimileri fazla koruyucu tutumla çocuklarını bir fanusun içine kapatabiliyorlar. Oysa bazı anne-baba tutumları, çocukların psikolojik gelişim sürecini olumsuz etkileyebiliyor. Peki, ya doğru tutum ne olmalı? Anne-baba yaklaşımları ve çocuklar üzerindeki etkilerinin neler olduğu hakkında bize bilgiler veren Klinik Psikolog İpek Gökozan, mükemmel yetiştirilmeye çalışılan çocukların mutsuz bireyler olmalarının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. İdeal anne-baba tutumlarının neler olabileceği ile ilgili görüş aldığımız Psikolog Prof. Dr. Üstün Dökmen ve Çocuk Psikoterapisti Deniz Aygün ise özgüvenli çocuklar için çocuklarla iletişime çok dikkat edilmesi gerektiği ve baskıcı bir tutumun işe yaramayacağı ile ilgili noktalara dikkat çekiyorlar.

Anne-baba tutumlarını etkileyen faktörler

Anne-babaların, kendi yetiştirilme tarzları ve model aldıkları bireyler, çocuklarına karşı tutumlarını etkiler. Komşular, çocuklarının sınıf arkadaşlarının annebabaları, sosyal medyada yer alan ünlü ebeveynler, toplum baskısı ve okunan kitaplar çocuk yetiştirmede etkili faktörlerdir. Geleneksel ailede büyüyen bir kişi, kendi çocuğu olduğunda çocuk gelişimi ve psikolojisi hakkında bilgi edinmezse, bu tutumu sürdürmesi olasıdır. Buna ek olarak bilgi kirliliği de çocuk yetiştirme tarzını olumsuz etkileyebilir. Yine de unutulmaması gerekir ki her ailenin kendi dinamikleri vardır, bu nedenle bir aileye uyan öneri, bir diğer aileye uygun düşmeyebilir. Doğru yaklaşımı arayan anneler sadece internetten medet umduğunda, sorunlar ortaya çıkabilir.

Anne-baba tutumları

Baskıcı ve otoriter aile yaklaşımı

Bu ailelerin en tipik özellikleri, adeta askeri bir disipline sahip olmalarıdır. Evde muazzam bir düzen vardır, bütün kurallar ve davranışlar çok katıdır. Esnekliğe tahammül gösterilmez. Çocuğun özerkliği veya seçme hakkı yoktur. Çocuk kendini anne ve babası tarafından yönetiliyor gibi hisseder. Genellikle anne-babanın istekleri ve ihtiyaçları çocuğunkinden daha önemlidir.

Çocuk üzerindeki etkileri

Çocuk isteklerinin ebeveynleri tarafından çoğu kez reddedileceğini bildiği için yalan söylemeye veya gizlice işlerini halletmeye başlar. Bu tip ailelerde yetişen çocuklar ne yazık ki ileride bağımsız ve kendine güvenen bireyler olmakta çok zorlanırlar. Dışarıdan bakıldığında özgüvensiz ve sessiz bireyler olarak algılanırlar. Anne ve babalarına öfke duygusunu çok sık hissederler; birbirleri ile çoğu kez sıcak bir ilişki kuramazlar.

İlgisiz ve kayıtsız aile yaklaşımı

Bu tip aile yaklaşımına ihmalkar aile yaklaşımı da denilebilir. Bu ailelerde ne düzen ve sınırlar, ne de özerklik vardır. Anne, baba ve çocuk kendi kendine bir hayat sürerler. Çocuğun fiziksel ihtiyaçları kısmen karşılanır, ancak psikolojik ihtiyaçları anne-baba tarafından karşılanmadığı için çocuk sevgiyi dışarıda arar. Anne veya babanın çocukla ilgilenemeyecek bir psikolojik rahatsızlığının ve madde bağımlılığının olması olasıdır.

Çocuk üzerindeki etkileri

Bu tip aile yaklaşımıyla büyüyen çocuk, anne figürü ile bağlanma sorunu yaşayacağından dolayı ilerleyen hayatında duygusal ilişkilerde çok zorlanacaktır. İlişkilerinde ya bağlanmaktan kaçan, ya da aşırı bağlanan birey olması olasılığı yüksektir.

Aşırı koruyucu aile yaklaşımı

Bu tip aileler çocuklarını adeta bir fanus içinde büyütürler. Çocuğun bütün ihtiyaçlarını henüz çocuk dile getirmeden karşılama eğilimindedirler. Çocuğun olumsuz bir deneyim yaşamasına izin verilmez ve psikolojik büyümenin gerçekleşebilmesi için gerekli olan zorluklarla anne ve baba, çocuğun yerine kendileri savaşırlar. Ne yazık ki bu tip bir tutumu benimseyen anne-babaların oranı oldukça yüksektir. Oyun parkında 6 yaşındaki çocuğunun bir dakika peşinden ayrılmayan, devamlı terledi mi diye sırtını kontrol eden, elinde çocuğu susar veya acıkırsa diye beslenme çantasıyla dolaşan; "Oğlum dikkat et, yukarı tırmanma, düşersin!" uyarılarını çok sık yapan anne-baba, aşırı koruyucu bir ebeveyn demektir.

Çocuk üzerindeki etkileri

Bu ailelerde yetişen çocuklar fiziksel olarak büyüse de, psikolojik olarak büyümekte zorlanırlar. Yaşıtlarına göre daha bebeksi kalırlar. Kendi işlerini kendileri halledemedikleri için hep bir başkasına ihtiyaç duyarlar. Bağımsızlık ve kendine güven kavramları geç gelişir. Yetişkin hayatlarında da özgüven sorunları yaşayabilirler.

Aşırı hoşgörülü aile yaklaşımı

Bunlara esnek aileler de denilebilir. Bu evlerde düzen ve kural yoktur, ama çocuğa sınırsız bir özerklik verilmiştir. Çocuk evde hemen hemen hiç kısıtlanmaz ve her istediği hemen yapılır. "Şımarık" olarak etiketlenen çocuklar genellikle esnek ailelerin yetiştirdikleri çocuklardır. Çocuğun seçme hakkı sınırsızdır. Bu tip bir aile, dışarıdan bakıldığında çocuk için çok eğlenceli gibi gözükse de, çocukta güvensizlik duyguları tavan yapar. Çünkü bir çocuğun kendini sağlam ve güvende hissedebilmesi için sınırlara ve makul düzeyde kurallara ihtiyacı vardır.

Çocuk üzerindeki etkileri

Aile sınırları çizmezse, çocuk nereye kadar tehlikeli, nereye kadar değil bilemez ve endişe içinde büyür. Aşırı esneklikle yetiştirilen çocuklar, özdenetim geliştirmekte çok zorlanır. Yaş büyüdükçe kurallı aktivitelerin yapıldığı ortamlara girdiklerinde (kreş gibi) zorlanırlar ve oyunlardan dışlanırlar. Oyun kurallarına uymazlar ve oyunbozan bir çocuk olarak algılanırlar.

Tutarsız aile yaklaşımı

Tutarsız ailelerde anne-babanın tutumu genellikle değişkendir. Bir gün ebeveynler çok katı ve disiplinli iken, diğer gün çocuk çok ağlıyor diye aşırı esnek bir aileye dönüşebilirler. En sakınılması gereken aile tutumlarından birisi de budur; çünkü çocuk, anne ve babasını kendi istekleri doğrultusunda yönetebileceği hissine kapılır.

Çocuk üzerindeki etkileri

"Ağlıyorsam ve bağırıyorsam, annem-babam katı tutumlarından vazgeçip hemen yumuşar ve isteklerimi yerine getirirler." şeklinde bir düşünceyi benimseyen çocuk, etrafındaki herkesi yönetebileceği hissine kapılabilir. Arkadaş ilişkilerinde de aynı yönetme taktiğini devreye sokabilir. Ancak ailesi dışında işe yaramadığını fark ettiği anda büyük hayal kırıklığı yaşama olasılığı yüksektir. Bu durum da mutsuz ve endişeli bir çocuğa dönüşmesine vesile olur.

Demokratik aile yaklaşımı

Demokratik ailelerde evde hem düzen hem de çocuğa verilen bir özerklik vardır. Anne-baba, evde sınırları çok net çizer, makul düzeyde kurallar koyar ve bu sınırlar içerisinde çocuğa seçme hakkı verir. Örneğin; "Hava soğuk olduğu için hepimiz kalın giyineceğiz, ancak hangi kalın kıyafetini giymek istediğini sen seçebilirsin." diyen anne-babalar demokratik yaklaşım sergilemiş olurlar.

Çocuk üzerinde etkileri

Bu tür ailelerde yetişen çocuklar sınırlar belli olduğu için kendilerini güvende hissederler. Çocuk kendini kontrol edilmiş hissetmez ve anne-babasına öfke duymaz. Özgüveni gelişir, sınırlarını bilen ve okul gibi disiplini fazla olan yerlerde kurallara uymakta zorlanmayan biri olur. Çocuk, annebabasından korkmadığı için onlara yalan söylemez, aralarında dürüstlük ilkesine dayanan bir ilişki gelişir.

Kurallar çocuğu olgunlaştırır mı?

Kurallar bir çocuk için olmazsa olmazdır. Çocuğun kendini güvende hissedebilmesi için sınırının nerede başlayıp nerede biteceğini bilmesi çok önemlidir. Kurallar ve sınırlar çocuğun büyümesine olanak tanır, özdenetiminin gelişmesine yardım eder. Kuralsız bir evde büyüyen çocuk, hayatın öngörülemez bir yer olduğu inancına kapılarak ileride kaygı bozuklukları yaşayabilir. Ancak kuralları makul düzeyde koymak çok önemlidir. Eğer çocuğun özerklik hakkı elinden alınarak askeri disiplinle kurallar konulursa, öfkeli ve özgüvensiz bir çocuk yetişir. Çocuk büyüdükçe, kuralları olgunluğuna göre esnetmek önemlidir.

İdeal yaklaşım ne?

En ideali demokratik aile yaklaşımıdır. "Her şeyin orta kararı makbuldür" düşüncesi çocuk yetiştirmede de çok önemlidir. Ne aşırı otoriter olmak, ne de aşırı hoşgörülü davranmak çocuk için iyi değildir. Çocuk, anne ve babasının koyduğu makul sınırlar çerçevesinde kalarak daha huzurlu ve mutlu bir birey olarak hayata atılır. Ev içerisinde duygu ve düşüncelerin aktarımına önem verilmesi, ne olursa olsun dürüst davranışların desteklenmesi ve anne-babanın çocuğuna koşulsuz sevgi vermesi en doğru gerçeklerdir.

Uzmanlar ne diyor?

"Anne-babaya bağımlı değil, bağlı bireyler yetiştirin"

Küçük yaşlardan itibaren çocukların öz bakımlarını yapmalarına izin verilirse, özgüvenleri gelişir ve giderek bağımlı değil, bağlı bireyler olurlar. Çocukların kendi kendilerine giyinmelerine, yemelerine ve ödevlerini kendilerinin yapmasına izin veren anne-babalar, özgüvenli çocuklar yetiştirirler. Önemli bir başka nokta ise, çocuklarla arkadaş olmak yerine, empati kurabilmektir. Etkili anne-baba olabilmek için, çocukla sağlıklı bir iletişim içinde olunmalıdır.

- Prof. Dr. Üstün Dökmen

"Sık uyarı, çocuğun özgüvenine zarar verir"

Çocuğa doğru rol model olmak en etkili anne-baba yaklaşımlarından biridir. Yani anne-baba çocuğunun nasıl bir birey olmasını istiyorsa, kendisi de öyle olmalıdır. Çocuğuna sık sık öfke ile yanıt veren ya da günlük hayatında sinirli olan bir baba öfkeli bir çocuk yaratır. Çocuğun hafif düzeydeki uygunsuz davranışlarını görmezden gelmek ve uyarmamak gerekir. Bu hafif düzeydeki uygunsuz davranış, zaman zaman uyarılabilir, ama her tekrarlandığında uyarmaya gerek yoktur. Çünkü dikkat çeken davranış pekişir. Böylece farkında olmadan istemediğiniz davranışı pekiştirmiş olursunuz. Ayrıca sık sık uyarı yapmak hem çocuğun özgüvenine hem de ilişkinize zarar verir. Daha olumsuz davranışlarında ise; yaptığı şeyin bedelini kendisi ödemelidir. Yani davranışının sonuçlarına katlanmalıdır. Örneğin; ödevini saatinde yapmadığı için daha sonraki saatlerde televizyon izleyememesi, bilgisayar oynayamaması ve ödev yaptırılması gibi... Ya da bilerek yere döktüğü bir şeyi kendisine temizletmek gibi… Çocuklar bu bedeli ödememek için o anda güçlük çıkarabilirler. Ancak anne-baba suçlayıcı olmadan, kararlı bir şekilde çocuğu bu sonuçla karşılaştırdığında, sonraki zamanlarda olumsuz davranışları azalır. Çocuk yetiştirirken; beğeni, takdir, teşekkür etme ve sevgi sözcüklerini sık sık kullanmak, göz ardı edilmemesi gereken en önemli şeydir.

- Çocuk ve Ergen Psikoterapisti Deniz Aygün

ARKADAŞINA GÖNDER
İdeal anne-baba tutumu ne olmalı?
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA