Eyvah geç gelişiyor

Miniğiniz yürümesi ve konuşması gerekirken tembellik mi yapıyor? Yoksa altında yatan başka bir sorun mu var? Geç kalmadan gelişim kontrollerini mutlaka yaptırın!

Giriş Tarihi: 12.8.2017 11:46 Son Güncelleme: 10.1.2018 11:08
Eyvah geç gelişiyor
Bebeğiniz, beslenme ya da alt değiştirme sırasında sesinize bacaklarını çırparak ya da agulayarak karşılık verir. Olumlu duygularını gülümseyerek olumsuzları ise ağlayarak anlatır. İlk anlamlı sözcüklerini söylerken bir yandan da el işaretleriyle bunlara eşlik eder. Siz ise bu tepkileri kısa sürede çözersiniz ve ne anlatmaya çalıştığını çabucak anlarsınız. Yani onun dilinden sadece siz anlarsınız. Peki, her şey bu noktaya kadar normalken, zaman ilerledikçe bebeğiniz konuşma veya yürüme gelişiminde gecikme yaşıyorsa? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülten Karasu, çocuklarda konuşma ve yürüme gelişimindeki gecikmelerin nedenlerini anlattı.

Konuşması gecikirse…

Agulamak, gülmek ve anlamsız sesler çıkarmak bebeklerin ilk konuşma girişimleridir. İlk yaşlarının sonlarına doğru anlamlı ve konuşmaya benzer sesler çıkarırlar. Anlamlı sözcükler 12. aydan sonra söylenmeye başlar. Bu noktada bireysel farklılıklar olabilir; bazı bebekler anlamlı sesler çıkarmak için sürekli çabalarken, bazıları buna hazır olana kadar bekleyebilirler. 18. aydan sonra bebeklerin yeni sözcük öğrenme süreçleri oldukça hızlanır ve bir haftada bile büyük değişimler görülebilir. Bu dönem çocukların sözcük dağarcıklarının hızlıca geliştiği dönemdir. Fakat bir dili öğrenmek tek tek kelimeleri üretmekten fazlasını gerektirir. Çocuklar 2 yaşından önce dilbilgisini sözcüklerle birlikte mimiklerini kullanarak gerçekleştirirler. 2 yaş civarı çocuklar, farklı anlamlar oluşturmak için sözcükleri birleştirerek, işaretleri de azaltarak dil bilgisi kurallarından faydalanmaya başlarlar. 2.5 yaşından sonra sözcük dağarcıkları hızla gelişir, ürettikleri cümleler anlam ve dilbilgisi açısından zenginleşir. 4-5 yaşına gelindiğinde artık çocuklar bir yetişkine isteklerini, ihtiyaçlarını, ilgilerini uzun ve karmaşık cümlelerle zorlanmadan ifade edebilirler ve duyduğu şeylerin çoğunu rahatlıkla anlayabilirler.

Genetik

Dil bozukluğu olan anne, baba veya kardeşe sahip çocukların, diğer çocuklardan daha fazla risk taşıdığı yapılan çalışmalarda ortaya koyulmuştur. Bu tür bir genetik riskin varlığı durumunda yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Fakat aileler, çocuğun bundan asgari seviyede etkilenmesi için erken dönemden itibaren bu durumun farkında olup, çocuğun iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalıdırlar.

Anne-baba etkisi

Bazı araştırmacılar çocuklarla iletişim kurma biçimini dil gelişimiyle ilişkilendirir. Yapılan çalışmalarda; çocuklarıyla sık oyun oynayan ve oynarken onlarla konuşan, çocuklarına kitap okuyan, işaretle gösterdikleri şeyler hakkında çocuklarıyla konuşan, daha yalın ve sade bir dil kullanmayı tercih eden anne-babaların çocuklarının dil gelişimlerinin daha iyi durumda olduğu ortaya çıkmıştır.

İşitme kaybı

İşitme kaybı olan çocuklar sözel dili anlama ve kendisini sözel olarak ifade etme konusunda problemler yaşarlar. Eğer bu durum erken fark edilip müdahale edilmezse çocuk; iletişim problemi, öğrenme güçlüğü ve kendisini sosyal olarak soyutlama gibi birtakım problemlerle karşılaşacaktır. İşitme kaybı olan çocuklar, erken tanı ve müdahale ile ilerleyen dönemlerde yaşıtlarıyla aralarındaki farkı kapatabilirler.

Bilişsel, nörolojik ve gelişimsel bozukluk

Bilişsel bozukluğa, nörolojik problemlere (hidrosefali, strok, havale gibi) ve otizm spektrumu bozukluklarına sahip çocuklarda; medikal, gelişimsel ve davranışsal birçok problemin yanında dil ve konuşma becerileri sıkıntıları görülür. Bazı durumlarda çocuğun geç konuşması yukarıda sayılan bozuklukların ön belirtisi olabilir. Ailelerin ve uzmanların bunu dikkate alması ve zamanında yönlendirmesi önemlidir. 18 aylık olan, diğer çocuklarla oynamak istemeyen ve kendini ifade etmekte güçlük yaşayan bir çocuğun dil ve konuşma problemi olabilir, ama aynı zamanda bunlar otizmin belirtileri de olabilir. Bu yüzden problemin erken fark edilmesi önemlidir. Erken müdahale, problemin çözümünde daha hızlı yol alınmasını sağlar.

Hangi durumlarda şüphelenilmeli?

Özellikle 18-30 ay arası dönemde olan, normal zekaya sahip ama konuşmasında gecikme olan çocuklarda dil gelişimi problemi belirli durumlarda devam edebilir. Bir çocuğun yürüme, yemek yeme ve tuvaletini karşılama gibi becerileri normalken konuşması gecikebilir. Tüm çocukların genel kabul görmüş aynı gelişim aşamaları vardır. Fakat bunun yanında, bazı çocukların kendine özgü bir gelişim zamanlaması olabilir ve konuşmaya yaşıtlarından biraz erken veya geç başlayabilirler. Anne-babalar çocuklarında herhangi bir şeyden şüphelendiklerinde performansını diğer çocuklarla karşılaştırırlar ve bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkına varırlar, doğal olarak da endişelenirler. Önce en yakınlarına, daha sonra uzmana danışarak aydınlanmak isterler. İfadeleri genellikle "çocuğum hala konuşmuyor", "çocuğum kendini farklı şekilde ifade ediyor", "çocuğumun söyledikleri kolaylıkla anlaşılmıyor" şeklindedir. Çocuğun dil ve konuşma problemine ne kadar geç tanı konulursa, çocuk o kadar yavaş gelişim gösterir. Bu çocukların konuşması er ya da geç açılacaktır, fakat yaşanan dil gelişimi problemi düşünülenden daha karmaşık ve ciddi olabilir. Çocuk belirli bir yaş döneminde (örneğin 24-30 ay arası) yaşıtlarına göre yavaş gelişim gösteriyorsa; bu çocuk aradaki farkı kapatamadıkça dil problemi daha da büyüyüp, eşlik edecek sosyal ve psikolojik problemlerle daha karmaşık bir hal alır. Okul öncesi çağdaki dil ve konuşma bozukluğuna sahip çocukların, kreşte sınıf arkadaşlarından çok öğretmeniyle konuşmayı seçtiği görülür. Yapılan birçok çalışmada dil gelişimi geride olan çocukların sosyal becerilerinde de gerilik görülmüştür. Bu çocuklar yaşıtlarıyla paylaşımda ve oyun oynamada sıkıntı yaşarlar ve oyuncaklarla diğer çocukların aksine alışılmadık şekilde oynarlar. Diğer gelişim alanlarında olduğu gibi kaba motor gelişiminde de farklılıklar olabilir. Kimi bebek birinci yaşını yürüyerek karşılarken, kimi bebek doğum gününden hemen sonra yürümeye başlar, kimi bebekse 15-16 aylıkken ilk adımlarını atar. Yürümeye başlama zamanları genellikle 12 ile18 aylar arasıdır. Çocuk 18 ayını doldurduğu halde yürümeye başlamazsa, hatta emeklemez, yatar pozisyondayken bacaklarıyla tekme atma hareketleri yapmaz ve bir eşyaya tutunup ayağa kalkamazsa mutlaka nörolojik tetkikler yaptırmak gerekir. Yürüme dışındaki diğer kaba motor becerileri yapabilir, ancak yürümekte zorlanırsa yürüme gecikmesinden şüphelenilebilir.

Yürümesi gecikirse…

Emekleme: Emekleme konusunda çok başarılı olan bebekler daha geç yürüyebilirler. Çünkü istedikleri yere emekleyerek daha hızlı ulaşabileceklerinin farkındadırlar. Bu nedenle de yürümek yerine emeklemeyi tercih ederler.

Fazla kilo: Yaşı ve boyuna göre kilosu fazla olan bebekler yürümekte zorlanırlar ve yürümek istemezler. Beslenme ve fiziksel gelişim konusunda çocuk doktoruyla bağlantıda olunmalı, bebeğe gereğinden fazla yemek yedirilmemeli ve yemesi konusunda zorlanmamalıdır. Aşırı kilonun yürüme gecikmesinin yanı sıra başka fiziksel sorunlara da neden olabileceği unutulmamalıdır.

Anne-baba tutumu: Aşırı korumacı anne-baba tutumlarında bebek; düşme ve yaralanma endişesiyle yere bırakılmaz, hep kucakta taşınır. Bu tutum bebeğin sadece yürümesinin gecikmesine değil, diğer gelişim alanlarında da gecikmelerin görülmesine neden olur.

Motivasyon eksikliği: Çocukların becerilerini geliştirmesi için fırsatlarının olması gerekir. Eline kaşık verilen çocuğun yemek yeme becerisinin gelişmesi gibi… İstediği eşyaya ulaşmak için ayağa kalkmaya ve yürümeye çalışan çocuğa da fırsat verilmelidir. Yürümeye fırsatı olmayan, her istediği önüne getirilen bebekler yürümeye gereksinim duymayacakları için bu alanda gecikme yaşayacaklardır.

Yürümüyorsa…

-Bebek yürüme konusunda teşvik edilmeli, elinden tutularak yürümesi için fırsat yaratılmalıdır.
-Tutunduğu eşya sağlamlaştırılmalı ve tutunarak ayağa kalkması engellenmemelidir.
-Yürüme konusunda direnç gösterdiğinde kızılmamalı ve zorlanmamalıdır.
-Gün içerisinde çok fazla oturtulmamalı, evde ve dışarıda yürüme alıştırmaları yapılmalıdır.
-Ayak ve bacak kaslarının güçlenmesi için ev içerisinde çıplak ayak veya kaydırmaz çorapla dolaşmasına izin verilmelidir.
-Ayak sağlığı açısından uygun olmayan, sıkı, ağır ayakkabılar giydirilmemelidir.
-Yürüme girişiminde bulunduğunda bir oyuncak uzatarak ilgisi çekilmeli ve oyuncağa ulaşması sağlanmalıdır.
-Yürüteç çocuğun bağımsız hareket etme becerisini geciktireceği için kullanılmamalıdır.
-Bezi ve giysileri, yürümesini engelleyecek sıkılıkta olmamalıdır.

Hazırlayan: Başak DOĞRU

ARKADAŞINA GÖNDER
Eyvah geç gelişiyor
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA