Bebekler hayata reflekslerle tutunuyor

Anne karnında başlayan hareketli yaşamının ardından dünyaya gelmesiyle büyük mutluluk yaşatan bebeğiniz, sizi şaşırtmaya devam edecek. Hareketleri, seslere karşı verdiği tepkileri, ağlamaları ve refleksleri size kendini tanıtmak için seçtiği yollar. Bebeğinize daha yakın olmak ve onu anlamak için gelin onun gelişimine yardımcı olan reflekslerini daha yakından tanıyın.

Giriş Tarihi: 4.8.2017 17:32 Son Güncelleme: 5.1.2018 12:35
Bebekler hayata reflekslerle tutunuyor

Yeni doğan bebeklerin tümü reflekslerle dünyaya gelir. Anne karnında başlayan yolculuklarında, doğumun ardından onlara yol gösterecek en önemli araçtır refleksler. Kendi başına hareket etme kabiliyetinin yanı sıra dış dünyaya karşı koruma mekanizmasını da geliştirir. Bebeğin gelişiminin en önemli parçası olan refleksler, onun yaşama tutunmasını sağlar. Emme, yakalama, sıçrama ve irkilme sadece bunlardan birkaçıdır.

Anne-babaların bebeklerini daha yakından tanımasını ve ona büyüme yolunda yardımcı olmalarını sağlayan refleksler hakkında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatice Karaböcüoğlu önemli bilgiler verdi. Böylece refleksleri daha yakından tanıma şansını bulacak ve bebeğinizin gelişimine katkıda bulunabileceksiniz.

Refleksleri yakından tanıyın

Refleksler hayatımızın her anında bizimledirler. Sürekli ve seri bir biçimde işleyerek vücudumuzu tehdit eden tehlikelerden korurlar. Ani refleksler beyne ulaşmadan omurilik tarafından yönetilir, böylece sürekli göz kırpmak gibi işe yarayan refleksler bizden bağımsız bir şekilde yaşam boyu sürdürülür. Reflekslerin nasıl işlediğini anlamak için sinir sisteminin refleksi yöneten parçalarını daha yakından tanımak gerekir.

Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten meydana gelir. Kararların verildiği, çevreden gelen verilerin yorumlandığı, algılamanın ve diğer bütün zihinsel fonksiyonların yerine getirildiği bölgeleri içeren karmaşık bir sistemdir. Merkezi sinir sisteminin bir parçası olan omurilik, sırtımızdaki omur kemikleri arasından aşağıya doğru uzanır ve tüp şeklindedir. Bu yapı, çevreden gelen bilgilerin merkezi sinir sistemine girdiği ve gelen emirlerin çevresel sisteme aktarıldığı yerdir.

Aynı zamanda, refleks dediğimiz ani ve istemsiz kas hareketleri de bu organ tarafından kontrol edilir. Refleksler; ani hareketlerdir, bilinçsiz ve hızlı bir biçimde gerçekleşir. Çünkü hareket kararı beyinden değil omurilikten gelir ve beyne gidip geri dönmeye kıyasla çok daha kısa bir yol izler. Omurilikte ve beyinde birçok refleks çeşidi vardır, bunların birçoğu istem dışıdır; gözbebeğinin küçülüp büyümesi, göz kapaklarının kapanması, diz kapağının altına vurulduğunda bacağın ileriye doğru hareketi, öksürme, gülme, kızarma ve ter bezlerinin işlevleri bunlardan birkaçıdır. Refleksleri 2 grup altında toplamak mümkündür.

1. Basit refleks: Göz kapağının kırpılması

2. Koordine edilmiş refleks: Birçok kas ve bez belirli bir düzen içerisinde, hatta belirli bir zaman sürecinde tepkinin doğmasına neden olur. Beyin tarafından koordine edilirler.

Refleksler nasıl oluşur?

Refleskler, uyarılara sabit cevap verilmesiyle oluşur. Uyarı beyin tarafından yorumlanmaz, niteliği hakkında beyin bilgi sahibi olmaz. Çünkü uyarı beyindeki herhangi bir merkezden geçmeden bir uyarana karşı gelişen istem dışı harekettir. Yeni doğan bebeklerde merkezi sinir sisteminin olgunlaşmaması ve kontrol merkezlerinin henüz tam gelişmemiş olması sonucunda bu döneme özgün birtakım refleksler mevcuttur. Yenidoğan refleksleri ani hareket, pozisyon değişikliği ve dokunma gibi uyaranlara yanıt olarak ortaya çıkan komplike olmamış ilkel (primitif) reflekslerdir.

Bu refleksler belirli bir doğum haftasında ortaya çıkar ve doğumdan bir süre sonra da kaybolurlar. Bu reflekslerin alınamaması, tek taraflı olarak alınması veya uzun süre devam etmesi sinir sisteminin fonksiyonlarında bozukluğa işaret edebilir. Açlık, tokluk, uyku ve hastalık hali gibi bazı durumlardan etkilenebildiklerinden tecrübeli bir doktor tarafından değerlendirilmeleri daha doğrudur. Anne ve babalar bazı tipik refleksleri (arama, emme ve yakalama) gözleyebilirler. Önemli yenidoğan refleksleri

Moro refleksi (Sıçrama); Sırt üstü yatan bebeğin başı biraz kaldırılarak baş arkaya doğru düşer veya bebeğin iki elinden tutularak vücut hafif kaldırıldıktan sonra kollar aniden bırakılır. Elle gürültü çıkarma, ani ses veya fotoğraf makinesi flaşı bile refleksin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Moro refleksi 4 kısımdan oluşur:

1. Kollar omuzlardan itibaren gövdeden uzaklaşır.

2. Kollar dirseklerden itibaren düz bir şekilde uzatılır.

3. Kollar dirseklerden bükülür.

4. Kollar tekrar gövdeye yaklaşarak sakin duruma geçer. Bu hareketler sırasında parmaklar açılır ve genellikle bebek irkilerek ağlar. Moro refleksi hamileliğin 28. haftasında belirmeye başlar ve 32. haftada normal yeni doğan gibi hareket edebilir. Genellikle doğumdan sonra 3. ayda kaybolur. Bazen 6. aya kadar devam eder.

Refleksin kendi kendine ortaya çıkması ağır beyin lezyonunu, hiç tepki vermemesi santral sinir sisteminin zedelenmesi veya ağır bir hastalık tarafından baskılanmasını, tek taraflı olarak tek vermesi veya vermemesi ters taraftaki kol sinir felcini, köprücük kemiği kırıklarını, uzun sürmesi durumunda ise beyin hasarını düşündürebilir.

Emme, arama refleksi; Genellikle birlikte değerlendirilirler. Bebeğin dudaklarının üzerine veya yanağına dokunulduğunda ağzı ile objeyi aradığı, başını o yöne doğru çevirdiği ve yakaladığında emmeğe başladığı görülür.

Hamileliğin 32-34. haftalarında bebek bu hareketleri düzenleyecek olgunluğa erişmiştir. Emme refleksi uyanık durumda 4. aya, uykuda 7. aya kadar devam eder. Bu refleksin doğumda olmaması beyin sapının doğumsal bozuklukları, oksijensizlik, travma veya sinir sistemini de içine alabilen ağır enfeksiyon hallerini işaret edebilir. Uzun süre devam etmesi ise ağır beyin hasarını gösterebilir.

Yakalama refleksi; Bebeğin el ayası veya ayak tabanına dokunulduğunda objeyi sıkıca yakaladığı ve bırakmadığı izlenir. Bebekler, hamileliğin 28. haftasında yakalama refleksi gelişmeye başlar, 36. haftadan büyük bebekler muayene sırasında kişinin elini sıkıca kavrar ve gövdesini öne doğru kaldırabildiği gözlemlenir.

Elleriyle istemli yakalamanın başlaması 2. ayda kaybolurken ayakla yakalama 10. aya kadar devam edebilir. Bebeğin tepkilere yanıt vermemesi, beyin zedelenmesinin veya sinir bozukluğunun sonucu olabilir.

Tonik boyun refleksi; Bebeğin başı bir yöne doğru çevrildiğinde, kasların kasılmasının artarak başın çevrildiği taraftaki kol ve bacağın düz bir hatta kalması, diğer kol ve bacağın dirsek ve dizden kıvrılması şeklinde görülür (eskrimci pozisyonu). Bu pozisyon doğumdan sonra ki 3 veya 4. hafta daha da belirgin olur. Bu pozisyonun uzun sürmesi, tek taraflı olarak alınması ve 5-6 aydan sonra izlenmesi gerekir.

Adım atma refleksi; Bebek koltuk altlarından tutularak düz bir yüzeye ayakları değdirilirse adım atma hareketleri yapabilir. Zamanında doğan genellikle ayak tabanlarını, erken doğan bebekler ise ayak uçları ile basma eğilimindedirler.

Genellikle bu refleks 6 veya 7. ayda kendiliğinden kaybolur. Ayrıca belirtilen reflekslerin dışında; öğürme, yutkunma ve başını kaldırma gibi refleksler de yeni doğan bebeğin dış ortama adaptasyon sağlamasında önemli bir koruma görevi görür.

Hazırlayan: Şenay ÇELİK

ARKADAŞINA GÖNDER
Bebekler hayata reflekslerle tutunuyor
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA