Bazı müzisyenler vardır, hikaye anlatan bir ozan gibi kelimelerle oynarlar. Cümleler, onlar için notalardan önce gelir. Sesi süsleme derdine düşüp, söyleyecekleri şeyi unutmazlar. Cenk Taner'in Kesmeşeker'i işte böyle bir topluluk. Anlatacakları şeyi, müziklerinden önce düşünmeyi seviyorlar... Tam 20 sene geçmiş, kuruluşlarının üzerinden. O zamandan bu yana da şehre, şehirli olmaya dair şarkılar yazıyorlar. Daha doğrusu, Cenk Taner yazıyor. Bilenler bilir, Kadıköy sokaklarının müdavimi Cenk Taner, Kesmeşeker'in hem eli hem de dilidir. O yazar, o besteler, o söyler. Kadıköy'ün ortasında ıslatan yağmurlardan, tek kişilik düşlerden, terk eden aşklardan bahseder. Yalnız olmaktan değil, yalnız hissetmekten dem vurur. İşte o Kesmeşeker, çok uzun bir aradan sonra hikayelerini yeniden biriktirip, sonunda yeni bir albüm yayınladı: Doğdum Ben Memlekette. Bunca zaman Kesmeşeker'i kendi haline bırakmış olmalarına rağmen, topluluk ne tarzından ne de özünden en ufak bir şey kaybetmemiş. Hani bu albümü 15 sene önce yayınlasalar da hiç sırıtmazmış. Doğdum Ben Memlekette, aslında günümüzdeki genç Türk rock topluluklarının yapamayacağı kadar olgun bir albüm. Bu olgunlukta acele etmeyişin, sakinliğin büyük payı var. Her şeyi az az, damıtarak eklemiş Kesmeşeker. O yüzden bazı şeylerin son haline gelmesi yıllar almış. Aslında hâlâ aynı duyguları anlatsalar da oyuncular değişmiş, hikayeler farklılaşmış. Ama anlatılan şeyler farklılaşsa bile zamansızlığını koruyor. Misal, yalnızlık Metin Kurt üzerinden dillendirilmiş. 70'lerin efsanevi Galatasaraylı futbolcusu 'Çizgi Metin' albümün kapağında yer alıyor. Albümde, şimdilerde TKP üyesi olan, dönemin solcu futbolcusuna ithafen yazılmış Metin Kurt Yalnızlığı diye bir şarkı da var. Hafiften dışlanmışların, birazcık ezilmişlerin şarkıları bunlar aslında. Bazen paranın altında, bazen de duyguların. Ama tüm bunları anlatırken, Kesmeşeker naif bir edebiyat yapıyor. Sizi sömürmüyor. Yeri geldiğinde gülümsetip, rahatlatıyor da. Her zaman böyle yaptıkları için de bir kuşağın sözcüsü olmalarına şaşırmamak gerekiyor. Doğdum Ben Memlekette'yi grubun eski hayranları çok sevecektir. Kesmeşeker'le ilk defa tanışacak olanlar için de aslında bu albüm iyi bir fırsat. Zira onlara dair birçok şeyi özetliyor. Cenk Taner'in vokallerindeki aksaklığı, müziklerindeki durağanlığı ve ötesini. Kesmeşeker, hayatı arızalarına rağmen sevdiren bir topluluk. Tıpkı müzikleri için de geçerli olduğu gibi. Mutlaka kulak verin...
Dört kadın / Dört DVD Han gisini, neden izlemeli?
Beyonce LIve at Roseland
2011'de Beyonce'yi Glastonbury'de, 150 bin kişinin karşısında izlediğimde inanılmaz etkilenmiştim. Coldplay'in ve U2'nun da konser verdiği o koca sahneyi -tek başına- çok iyi doldurmuştu. DVD'nin kaydedildiği Roseland konseri Glastonbury'den birkaç hafta sonraydı. Ama bu sefer Beyonce minik bir sahnede, sadece 3500 kişinin önünde. Yine de, günümüzün en harika seslerinden ve dansçılarından biri olduğunu bariz bir şekilde kanıtlıyor. Beyonce'ye küçük çaplı bir orkestranın eşlik ettiği bu konser, onun ne kadar 'cool' olduğunu da gösteriyor. Eski dostlarınızla, güzel bir müzik sohbeti dönerken, biralarınızı açın. Beyonce'yle ilgili tüm önyargılarınızı (hâlâ varsa tabii) kırmak için izleyin.
BrItney Spears Femme Fatale Tour
Britney Spears'ın eski günlerinden eser kalmamış. Dans etmeye çalışıyor, olmuyor. Şarkı söylemeyi deniyor, playback'ten öteye geçemiyor. Toronto'daki bu konserinde binlerce kişinin karşısında olsa da, sahnede yapayalnız gözüküyor. O muazzam dekorlar, ışık oyunları dahi onu kurtaramıyor. Britney Spears'ın düştüğü son noktayı merak ediyorsanız bir göz atın. Ama iyi bir performans beklemeyin. Zira Britney Spears bu şekilde devam ederse yakında onu güzide bir belediye festivalimizde dahi görebiliriz. Ona da ancak Sibel Can'ın altında çıkar. Patlamış mısırlarınızı alın. Amazonlar'da keşfedilen yeni bir tür üzerine, çok acayip bir National Geographic belgesine denk gelmişçesine izleyin.
Shakira Live From Paris
Shakira'yla yıllar önce bir röportaj yapmıştım. Röportaj esnasında kameraların arkasında duran yaklaşık 40 kişilik bir ekibi vardı. Yaptığı her şeyi ince eleyip sık dokuyan, en iyi danışmanlardan hizmet alan bir isim Shakira. Paris'teki bu muazzam konserinde de yetenekli ekibi sayesinde 'şov' hiç durmadan, en üst düzeyde devam ediyor. Öyle ki ne tür müzik dinlerseniz dinleyin, dinlemekten de, izlemekten de büyük keyif alıyorsunuz. Aradan geçen onca seneye rağmen Shakira sahnede hâlâ seksi ve çok iyi. Peşinde binlerce kız koşmasına rağmen, Barcelona'nın yıldızı Gerard Pique'nin neden Shakira'yla birlikte olduğunu anlamak için izleyin.
Zaz LIve Tour
Bazı isimleri kendi ülkelerinde olduğundan bile fazla seviyoruz. Bu yüzden Zaz'ın sırtı Türkiye'de kolay kolay yere gelmez. 2011 boyunca Türkiye'de en çok satan yabancı albümlerden biri ona aitti. Haftalarca bir numarada kaldı. Fransa'nın şanson geleneğini sürdüren, Edith Piaf'la karşılaştırılan ismin Türkiye'deki konseri de büyük ilgi görmüştü. Live Tour'da ise Fransa ve Arvrupa'daki muhtelif konserlerdeki performansları yer alıyor. Canlı performanslarında kimi zaman rocka da kayan, enerjisi çok yüksek bir isim Zaz. Neden bu kadar sevildiğini kavramak için, evde yalnız başınıza oturduğunuz bir