Bülent Cankurt, "Bugün," diyordu çarşamba günkü
Günaydın'da. Yani "Haaayııır, siz kardeşsiniz!" diyen olmadıysa, yakın ahbaplar şahitliğindeki bu tören gerçekleşmiş, Mustafa Sarıgül'ün eski eşi, yeni eşiyle evlenmiş olmalı. Aylin Kotil'i hatırlarsınız: Sarışın, kısa saçlı, güzel, Sarıgül'den boşanma sonrasında söylediklerini söyleyiş biçiminden anladığımız kadarıyla da nazik kadın. 41 yaşındaymış. Spor eğitmenliği yapan, 3.5 yıldır birlikte olduğu Çağlar Yıldırımer de 32. Aralarında dokuz yaş fark varmış. Rahmetli Ercan Arıklı, sadece dergi ve yayıncılık dünyasına değil, modalara, toplumsal trendlere, insan ilişkilerine filan da çok meraklı bir adamdı. Daha 90'larda derdi: "Bu yüzyılın numarası zayıflık." Sağ olsa, kesin buna da çok önceden uyanır, etrafındaki (kendi ilgi alanına girmeyen) 40 küsur yaş kadınlarına da verirdi gazı: "Yavrucuğum, çıtır sevgili yapacaksın. Sersem misiniz siz... Artık böyle... Zayıf olacaksın ve genç adam bulacaksın. Yoksa, yoksun."
COSMO ESİNTİLİ AMA GERÇEK BUNLAR, VARLAR!
Hakikaten de, yoksa, yoksun. Zayıf olmayana 'zavallıcık' gözüyle bakıldığı bu zamanlarda, 40'tan 50'den sonra kendisinden yaşlı adamlarla birlikte olan kadınlara da yadırgar tonda bakılıyor! Sadece Hollywood ünlülerinde ya da Bülent Ersoy - Ayşegül Tecimer - Pınar Altuğ - Meltem Cumbul hattında değil. Artık 'halk' arasında da böyle... Biraz Cosmo çizgisi olacak ama bunlar gerçek: 44 yaşındaki bir kadın arkadaşımız, yaklaşık üç yıldır kendinden 16 yaş küçük partneriyle gayet mazbut bir hayat sürüyor. 42 yaşındaki bir arkadaşımızın son sevgilisi 34 yaşında, ama bu onun standartlarında içi geçmiş sayılır, çünkü daha önceki iki boyfriend'i de 30 sınırını geçmemişti. Bir arkadaşımızın 58 yaşındaki teyzesinin, kendisinden 25 yaş küçük hayat arkadaşıyla dört senedir mutlu mesut bir beraberliği var. Ve gerçek hayat, hiç öyle bu sayıların tanımayana zannettireceği gibi 58 yaşındaki bir kadınla 33 yaşındaki bir adamın menfaate dayalı ilişkileri filan değil. Bir tatil kasabasında doğayla içi içe, hobileriyle zenginleştirdikleri, geniş arkadaş ve komşu kalabalığıyla şenlendirdikleri günler geçiriyorlar.
35'DE PROJECİ, 38'DE HIRÇIN, 40'TA BOŞANMIŞ!
Şehirli kadınlar için 30'lu yaşlar, evlenilmesi gereken yıllar demek. 'Talihli' ya da 'becerikli' bulunanlar, okul/iş civarında rastlaştıkları aşklarıyla 30'a kadar, gerginliği tırmandırmadan aradan çıkarıyor bu işi. Yok öyle olmadıysa, 30-35 arası gene o yaş civarı ve üstü bir adamla bir an önce evlenip çocuk yapma projesinin telaşıyla geçiyor. 35-39 arası, bu telaş basbayağı hırçınlığa varıyor! 40'lara ise boşanmış giriliyor. Evlilik ve çocuk faslını ne kadar erken halletmişliğe bağlı olaraktan, iki ilerisi üç gerisi, değişiyor. Ama 40'lara ilk eşle girenlere, artık hiç evlenmemişlere olduğu gibi bir "Niye ki?" soru işaretiyle bakılıyor. 40'a boşanmış ve önündeki maçlara bakarak giren bu şehirli Beyaz Türk kadınlar, tabii ki zayıf, düzenli olarak spora giden, personal trainer'ları yani şahsi spor hocaları, diyetisyenleri, estetisyenleri vs olan tipler. Dolayısıyla da tipleri 30'larındakinden farksız, hatta hırs yaptıkları için daha bile fit oluyor. Hülya Avşar da söyledi hani Altın Portakal'da 49. yaşı münasebetiyle, kadının bu yaşlarda olması artık sorun değil bir ilişkiye başlarken.
ANDROPOZDA GENÇ KADIN, MENOPOZDA GENÇ ADAM!
Sorun ne demek, tam tersine avantaj! 30'muş gibi yapan bedende, 50'nin görmüş geçirmişliği, pratikle mükemmelleşmişliği, halden anlarlığı, sıkboğaz etmezliği... Fıstık gibi kadın, üstelik de 30'lardaki telaş, hırçınlık, acil imza/çabuk çocuk talebi yok! Şunun şurasında birkaç yıl öncesine kadar 40'lı hatta 50'li yaşlar erkeğin altın çağıydı. Kadın içinse geçmiş olsun demekti. Tamam, her çevrede değil ama Beyaz Türk mü dersiniz artık, AB mi dersiniz, İstanbul kalburabastısı mı dersiniz, işte oralardaki kadınlar bayağı yıktı çökertti bunu. Denk bir evlilikten sonra, yine denk bir evliliğin fazla bir cazibesi yok çoğu için. Öğreten adamlardan öğrenilecekler öğrenilmiş, şimdi bildikleriyle büyüleme vakti! Andropoza yarı yaşlarındaki kadınlarla birlikte giren erkekler gibi, kadınlar da bedenlerine yaptıkları yatırımın karşılığı olarak menopoza yarı ya da üçte iki yaşlarında erkeklerle giriyor. Böyle bir eşitlenme var artık. Mustafa Sarıgül 1956 doğumluymuş. 56 yaşında yani. Onunla 22'sinde evlenen Aylin Kotil ise şimdi 41. İlk kocası ondan 15 yaş büyükmüş, bu yeni eşi dokuz yaş küçük. Demek istediğim tam da bu işte. Bir değil, beş değil, 10 değil... Artık böyle!