TEZİ, 40 YIL HİÇ AKLINA GELMEDİ
Bornovalı, "Teziniz kayboldu," denilince yasal olarak hiçbir şey yapamaz ve çalışma hayatına devam eder. Yeminli tercümanlığın yanı sıra el yazısıyla karakter analizi yapılan grafoloji ilgisini çekince bu alanda Adli Tıp'ta doktorluk yapan Mustafa Hayrettin Arpınar'dan eğitim alır. Bornovalı grafolojide o kadar ilerler ki Türkiye'de bu alanda güvenilir birkaç kişiden biri olur. Çok yoğun çalıştığı için de boşa giden doktorası, 40 yıl boyunca hiç aklına gelmez. Ta ki geçen yıl eğitim hayatı yarım kalan öğrenciler için sınırsız af çıkana kadar: "Affın çıktığını duyunca, düz bir yolda, çok uzaktan otobüsün geldiğini görüp koşarsınız ya, benim de hiç düşünecek vaktim olmadı, tereddütsüz karar verdim. Aslında yıllar önce yine beni de içine alan bir af çıkmıştı, ama o zaman günde 16 saat çalıştığım için hiç düşünmedim. Şimdi sınırsız af çıktı, yaş, durum sınırı yok. Onun üzerine geçen yıl ekim ayında kayıt oldum. İlk birkaç gün çok heyecanlandım. Şimdi çok mutluyum, zaten olmasam devam etmem. Sağlığım izin verdiği sürece devam edeceğim. Tercümanlıkta kelime bulmayı gerektiren bir mesleğim olduğu için kafam bir şekilde dinç kaldı."
KAYDIM ZOR BULUNDU
"Geçen yıl üniversiteye başvurduğumda, kayıt görevlilerinin hali bizden daha perişandı. Hem yorgun hem de ne yapacaklarını bilemez haldeydiler. Okulun bodrum katındaki bir büroda sürdü bu araştırma. Kaydımı üç haftada buldular. Uzun kuyruklar beni kararımdan vazgeçirmedi. Bana İngilizce imtihanı yapmak istediler. Kara mizah gibiydi. Zaten İngilizce imtihanıyla girdiğimi, kayıtları ararlarsa bulabileceklerini söyledim. 45-50 yaş arasında çok öğrenci vardı. Kayıt yaptırdıktan sonra fakültede hoca aramaya başladık. Benim tez danışmanlığımı Prof. Dr. Nevin Yurtsever Ateş kabul etti. Gayet nazik, olağanüstü bir hoca. Yaşça benden çok genç. Bana hiçbir olumsuz imada bulunmadı. Benim durumuma üniversite de alışık değil. O nedenle ilk yıl 'Ne yapabiliriz? diye düşünerek geçti. Doktora için sınırsız sürem var artık."
TANSU ÇİLER KOLEJ'DEN ARKADAŞIM
"Eski başbakanlardan Tansu Çiller'le Kolej'de aynı sınıftaydık. Derslerde çok başarılıydı. İkimiz de yatılı öğrenciydik. O akademik kariyerini tamamladı, hocalık yaptı, sonra da başbakan oldu. O yıllarda onu kıskanmak hiç aklımdan geçmedi. Kolejdeyken gayet güler yüzlü, herkesle iyi geçinen bir öğrenciydi. Başbakan olduğunda hiç hayret etmedim, çünkü kararlı, gayretliydi. Okulu bitirdikten sonra hiç görmedim. Arkadaşlar bazen aramızda toplanırız ama o katılmadı. Yazar Ayşe Kulin de benden iki sınıf büyüktü. O da yatılı olduğu için yemekhanede beraber yemek yerdik. Gayet cici bir insandı. Daha sonra da birkaç kez görüştük."