Kutluğ Ataman,
2 Genç Kız filminden sonra çektiği
Aya Seyahat ile yüzünü metropolden kırsala çevirmiş, Erzincan'ın bir köyünde dört köylünün Ay'a yolculuk macerasını mockumentary (sahte belgesel) sınırları içinde 'eğlenceli' bir şekilde anlatmıştı. Eğlenceli anlatımın sırtını dayadığı yer aslında kara komediydi. Ataman, kara komedi silahıyla tepeden inmeci modernizmi, resmi tarih algısını, toplumsal hafızamızda biraz da uçuk sayılabilecek bir fikirden beslenerek vuruyordu. Yönetmen
Kuzu'da yine Erzincan'dan ama bir başka köyünden bir hikaye anlatıyor, köyün en fakiri olan bir ailenin erkek çocuğunu sünnet ettirme serüvenine ortak ediyor bizi. Bu serüven yer yer komik yer yer dramatik yer, yer yer de trajik olaylara gebe... Doğru zamanda yapılmadığı zaman erkekler için travmaya neden olan sünnet, aslında sinemamızın bir şekilde uzak durduğu bir mesele. Hatırladığım kadarıyla en son Reha Erdem'in
Korkuyorum Anne'de bir yan hikaye olarak karşımıza çıkmıştı. Ama bu filmin üzerinden de yıllar geçti. Kutluğ Ataman
Kuzu'da sünneti, çocuklar üzerindeki etkisini es geçmeden, bir anahtar olarak kullanıyor. Feodal yapıyla kol kola giren ve kadınlara pek de söz hakkı tanımayan erkek egemen dünyanın kadın aklı karşısındaki imtihanını gösteriyor.
KADINLARIN FİLMİ
Çobanların bile dalga geçtiği İsmail'in (Cahit Gök) oğlu Mert'i (Mert Taştan) sünnet ettirme kararı vermesi sonrasında anne Medine'nin (Nesrin Cavadzade) sünnet sonrası kuzu kesip köye ziyafet verme isteğiyle şekilleniyor film. Medine'nin isteği aslında psikolojik bir eşik. Eğer sünnet sonrası kuzu kesip köylüye ziyafet çekerlerse, fakir olarak algılanmaktan kurtulacağını düşünüyor. Bu fikri takıntı haline getiriyor. Ama baba İsmail'in kayıtsız tavrı ve zar zor bulduğu parayı da kuzu almak yerine Erzincan'a pavyona gelen bir kadına (Nursel Köse) yedirmesi işleri çıkmaza sokuyor. Ayrıca Mert'in 'fırlama' ablası Vicdan'ın (Sıla Lara Cantürk), onu ziyafette kuzu olarak kendisini kesip yiyeceklerine inandırması da küçük Mert'i bunalıma sürüklüyor. Ataman'ın
Kuzu'su her ne kadar Mert üzerinden şekillense de temelde Medine'nin filmi. (Finalde ise aslında kadınların filmi olduğu daha net anlaşılıyor.) Yerel dinamiklerden beslenen, yer yer Doğu masallarıyla flört eden filmde Ataman, psikolojik, sosyolojik katmanları da hesaba katarak biraz da feminist bir perspektiften bakarak kapalı bir toplumda erkek egemen dünyanın açmazlarını daha doğrusu zavallılığını gösteriyor. Hem de iyi bir şekilde. Bunda Nesrin Cavadzade, Cahit Gök, küçük oyuncular Mert Taştan ile Sıla Lara Cantürk ve Nursel Köse'nin oyunculuklarının, görüntü yönetmeni Feza Çaldıran'ın kadrajlarının ve Ali Ağa'nın kurgusunun da önemli etkisi var. Son tahlilde Ataman'ın sürprizli senaryosu, kimi klişeleri terz yüz ederek kullanması, yönetmenliği, oyuncu yönetimindeki üslup birliği düşünüldüğünde
Kuzu için yönetmenin en olgun filmi diyebiliriz.