Fujifilm X serisini kullanan sadece seçkin fotoğrafçıların kabul edildiği dünya çapındaki site X-Photographer'a girmeyi başaran beş fotoğraf sanatçımız oldu bugüne kadar. Nilay İşlek ise 33 fotoğrafı ile siteye kabul edilen ilk Türk kadın fotoğrafçı unvanını aldı. Ayrıca Almanya- Türkiye arasındaki sanatçı değişim programı için seçilen üç kişiden biri. İşlek hem gezgin hem de fotoğrafçı. Şehrin içindeki günlük yaşama, insana dair sokak fotoğrafları çekiyor. Tek bir karede anlattığı hikâyeler var. Hayatı yakalıyor ve nerede deklanşöre basması gerektiğini biliyor. Fotoğraf çekmeye başlama serüvenini merak ediyorum.
ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİ
"Hayata anlam arama serüvenim rahmetli dedemin bana 110'luk bir makine hediye etmesiyle başladı. Deklanşöre ilk kez dokunduktan sonra bu serüven bir fotoğraf stüdyosunun camında eleman aranıyor ilanını görmemle başladı. İşimiz o dönem zanaatkârlıktı, fotoğrafı bu yönüyle öğrendiğimi anladığımda fotoğraf sanat mıdır değil midir diye düşünmeye başladım. Fotoğraf okumak daha doğrusu sanat okumak istediğimi anladığım anda ise bu alana yöneldim. İşin tekniğini öğrenmiştim ama sorgulamıyordum, neden çektiğimi bilmiyordum. İşte o an güzel sanatlar fakültesine girmeye karar verdim. En büyük etken fotoğrafı sanat bağlamında ele alabilmekti. Ve fotoğraf hayatımı kapladı. Lisans dönemi boyunca farklı çalışmalarım oldu ve okul bitince sanata bakış açısını görebilmek için 2003 yılında Almanya'ya gittim. Fotoğrafı sanat olarak sorgularken bir yandan da akademik hayatıma devam ettim."
MODERN ZAMAN FLANÖRÜ
Sokaklarda birbirimizin hayatı teğet geçerek yürüyoruz. İşlek ise hızını kesiyor ve yanından geçen öyküleri sanata çeviriyor. "Nasıl bir gözle bakıyorsun?" diyorum: "Sokaklar tüm enteresanlığı ile sizi içine alıyor. Ben kendimi modern zaman flanörü gibi hissediyorum. Flanör gezdiği yerleri gözlemleyen ve hayata dair tespitlerde bulunan bir gezgin gözlemcidir. Fotoğraflarımı, sokaktaki yaşama dair an kareleri olarak tanımlayabilirim. Sokaklarda kaybolmak, kayboldukça keşfetmek beni besliyor ve arşivimi çoğaltıyor" diyor. Teknoloji çağında hepimizin elinde birer akıllı telefon var ve fotoğraf çekip paylaşma derdindeyiz. Hatta çektikleriyle iddia ortaya koyan amatörler bile var. Profesyonel bir fotoğrafçı olarak amatörlerin bu girişimine nasıl baktığını merak ediyorum. "Üretim aracı benim için çok önemli değil. Bakış açısı, zihniyet daha önemli. Üretim araçları değişir ama işlev değişmez. Kişi, niçin çektiğini ortaya koyabiliyor, çektiği fotoğraf ile anlatmak istediğini ifade edebiliyorsa araç çok da önemli değil. Ama alt yapı, fikir, mantık, zihniyet, entelektüel yapı yoksa her durumda bir sıkıntı var. Mobil fotoğrafçılık, post modern üretim tarzının merkezinde yer alarak fotoğrafın kitlesel iletişim nesnesi olarak öne çıkmasında etken rol oynuyor. Buda sosyal medya fotoğrafçılığını yarattı. Fotoğrafın sanat içindeki yerini de değiştirdi" diyor İşlek.
ŞİMDİ BREMEN SOKAKLARINDA
Bu sene Almanya-Türkiye arasında kültürel, sosyal yaşamı fotoğraflamak üzere bir sanatçı değişim projesi oluşturuldu. Üç Alman fotoğrafçı Türkiye'ye geldi, üç Türk fotoğrafçı ise Almanya'ya gitti. Nilay İşlek de bu projeye seçilen üç kişiden biri. Proje Bremen şehrini kapsıyor ve İşlek her gün sokaklarda. Önümüzdeki yıl hem Bremen'de hem İzmir'de bir sergi ve katalog çalışması ile sonuçlanacak bu proje.