Alagöz çocukluğundan beri yakın arkadaşıyla birlikte en büyük hayalinin teleskop alıp gökyüzü olaylarına tanıklık etmek olduğunu söylüyor ve devam ediyor: "Arkadaşımla 2011'de bir teleskop aldık ve gözlemler yaparken fotoğraf çekme isteğim de arttı. Evimizdeki kompakt makine ile her türlü deneysel fotoğrafçılığı gerçekleştirdim. Önüne ufak bir büyüteç koyarak gözle görmekte zorlandığım çiçek, böcek ne görüyorsam fotoğraflıyordum."
Alagöz'ün yaptığı çekimlere mikro fotoğrafçılık ya da fotomikrografi deniliyor. Ancak o amatör astronomi ve uzun süredir gelen astrofotoğrafi aşkından dolayı içinde insanın olmadığı ama güzel hikayeler anlatan fotoğraflar çekmeyi seviyor. Son zamanlarda çoğunlukla entomolojik (böcekbilim) fotoğraf üretimleri yapıyor.
Fotoğrafını çektiği canlılar günlük hayatı yan yana geçirdiğimiz ancak farkında olmadığımız kadar ufak varlıklar. Genç fotoğrafçı, "bize poz vermelerini istersek şaşırıp hayranlık duyacağımıza eminim. Bu tarz fotoğraflar çekerken boyutların öneminin olmadığını doğru yere bakıldığında muazzam bir sistemin parçası olduğumuzu daha iyi anladığımıza inanıyorum' diyor.
Bu yarışmada onursal mansiyon ödülüne layık görülen zıplayan örümcek portresi.
Bu bir yaban arısının tepesinden çekilmiş bir kare, merkezde görülen üçgen yapı basit gözleri diye tanımlanan kısmı yanlardaki ise bileşik gözleri sol alt tarafta ise bir polen tanesi yapışmış gözlerine. Ayrıca arının nörosekresyon hücreleride basit gözlerinin üst kısmında yarı şeffaf tabakanın altından görünüyor.
Bu ise bir plankton, alışkın olmadığımız türden bir görüntü, su altı canlıları da en az hava soluyanlar kadar ilginçler.
130 FOTOĞRAFIN BİRLEŞİMİ
Ödüllü fotoğraf, mikroskop altında çekmiş olduğum ilk zıplayan örümcek fotoğrafı. Zorluğu odaklanılan bölgenin çok dar olmasıydı. Bunu çözmek için farklı odak noktalarına ait toplamda 130 fotoğraf çektim. Bu farklı odak noktalarındaki fotoğrafları birleştirerek tek bir görüntü elde ettim. Ufak ölçeklerde bu kadar derin bir dünyanın olabileceğini görmek ve göstermek benim motivasyonum.