Nick Cave'in 15 yaşındaki oğlu Arthur'un Brighton'da kayalıklardan aşağı düşerek hayatını kaybetmesinin üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre içinde hayranlarının en büyük endişesi müzisyenin bu acıyla nasıl başa çıkacağıydı. Cave, en iyi bildiği yolu seçti ve müzik yapmaya, şarkı yazmaya devam etti. 2016 yılının Eylül ayında, the Bad Seeds ile 16. stüdyo albümü Skeleton Tree'yi kaydeden Cave, 2017 yılında da albümün turne takvimini açıkladı. Biz de aylar öncesinden turnenin Sırbistan'ın başkenti Belgrad'daki konseri için biletlerimizi alıp günleri saymaya başladık. Konser günü uçaktan Belgrad'a indiğimizde gri bir havayla karşılaştık. Otelimize giderken önünden geçtiğimiz, konserin gerçekleşeceği Kombank Arena'da henüz sessizlik hakimdi. Saatler sonra tekrar aynı yere geldiğimizde binlerce insanla karşılaştık. 20 bin izleyici kapasiteli arena konserin başlamasına dakikalar kala tıklım tıklım doldu. Nick Cave'in şarkı söylemeye başladıktan sonra salondaki binlerce insanı hipnotize etmesi ise dakikalar değil, saniyeler içinde gerçekleşti. Kendine uzanan elleri tuttu, seyirciyi daha en başından performansının içine çekti. Sahnede şarkı söylemedi, Warren Ellis önderliğindeki grubuyla hikayeler anlattı. Sahneyi adım adım gezdi, kimi zaman piyanosunun başına geçti.
ACISI PAYLAŞILDI
Kişisel trajedisini müthiş bir enerjiye ve duygu yoğunluğuna dönüştüren müzisyeni izlemek müthişti. Göğüs kafesimizden içeri girip kalbimizi avucunun içine aldı, sıktı sıktı sıktı... Higgs Boson Blues'u söylerken "Kalbimin atışlarını hissedebiliyor musunuz?" diye sorduğu sırada onlarca el kalbine dokunuyordu. Sanki binlerce insan o akşam orada müzisyene 'acını paylaşıyoruz' mesajı vermek için toplanmıştı. Nick Cave sadece yeteneğini değil, duygularını, acılarını hiç çekinmeden sahnede önümüze sererken "Seyirciler ne kadar gerçekti?" sorusu geldi aklımıza. Binlerce kişi o akşam müziği dinlemedi, hissetti. Evet, her şey çok gerçekti. Konserin sonlarına doğru Nick Cave artık bir el hareketiyle tüm salonu sessizliğe büründürecek güce ulaşmıştı.