Nil sularının tamamını kullanan Mısır ve Sudan ile bu nehrin kaynağında yer alan Etiyopya, Tanzanya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Uganda, Kenya, Burundi ve Ruanda ile gözlemci statüsündeki Eritre, muhtemel bir anlaşma için 6 ay sonra yeniden bir araya gelmeyi kararlaştırdı. Ancak Mısır ve Sudan'ın topraklarına giren su miktarında bir azalmaya kesinlikle müsaade etmeyeceklerini açıklaması, muhtemel bir anlaşmanın imzalanmasını imkansız kılıyor.
Dört gün süren toplantıdan sonra bir açıklama yapan Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Mona Ömer, su kotalarında herhangi bir indirimi kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirtti. Mısır ve Sudan'ın hiçbir anlaşmaya yanaşmaması üzerine diğer ülkelerin kendi aralarında bir taslak hazırlayacakları ifade ediliyor. Ancak Mısır ve Sudanlı yetkililer kendilerinin altına imza atmadıkları hiçbir anlaşmayı tanımayacaklarını vurguluyor.
1929 yılında Mısır ve İngiltere arasında imzalanan anlaşmaya göre Nil'in sularının kullanımı konusunda Mısır'a mutlak bir veto yetkisi veriliyor. Sudan'ın Mısır'dan ayrılmasından sonra bu kez iki ülke 1959 yılında ikinci bir anlaşma yapmış ve Nil sularının yüzde 87'sinin Mısır ve Sudan arasında paylaşılması kararlaştırılmıştı. (Mısır'a 55,5 milyar metreküp, Sudan'a 18,5 milyar metreküp) Ancak Nil'in kaynağında yer alan ülkeler ise kendilerinin anlaşmanın yapıldığı tarihte İngiliz sömürgesi olduklarını, dolayısıyla bu tür bir anlaşmanın adaletsiz olduğunu belirtiyor. Suyun kaynağında yer alan ülkelerin yeterli yağış aldıklarını ve buna uygun sistemler geliştirmelerini isteyen Mısır, mevcut su miktarının bile artık nüfusunun ihtiyacını karşılamaya yetmediğini ifade ediyor.
Mısır daha önce bazı ülkelerin baraj ya da sulama kanalı yapma girişimlerini savaş sebebi saymış ve bu ülkeleri caydırmıştı. Suyun kaynağında yer alan ülkeler ise Mısır'ın çok fazla su gerektiren şeker kamışı ve pirinç gibi ürünleri ekmekten vazgeçmesini istiyor.