Sıcak savaş, atom bombası, soğuk savaş, terör, çevre kirliliği, küresel ısınma, nükleer silah... Bunlar insanoğlunun yakın tarihteki kronolojik düşmanları. Biz şimdi atom bombasıyla soğuk savaş arasında bir döneme gidiyoruz. Yıl 1958... Gizli bir hava tatbikatı. Yer, Amerika. Hava Kuvvetleri'ne ait bir lojistik bomba uçağı, Atlas Okyanusu'nda havalandı. Tatbikata katılan B-47, gerçeğe yakın olması için ABD'nin ürettiği ilk termonükleer bombalardan, Mark 15 ile yüklüydü. Bir şeyler yanlış gitti. Pilot tarihi bir karar vererek "Felakete yol açmamak için", "Ateşle" düğmesine bastı. Bomba, Atlas Okyanusu'nun serin sularına bırakıldı. Üzerinden 50 yıl geçti, hâlâ orada duruyor. "Johnny Depp Amerikan sinemasının en radikal isimlerinden biri" dersem sanırım kimse itiraz etmez. Fransa'da üzüm bağları içinde alternatif bir yaşam süren, cezaevinde yatan resim sanatçısı bir seri katilin eserlerine milyon dolar ödeyen, sofistike zevkleri olan bu adam, Fransız sevgilisiyle evlenmek için bir adayı seçti: ABD'nin güneydoğusunda Atlas Okyanusu'na bakan rüya adası, Tybee. Biraz önce "Bomba hâlâ orada" demiştim. İşte orası Georgia eyaletindeki Tybee Adası.
GİZLİ HAVA TATBİKATI
Florida eyaletindeki Amerikan Hava Kuvvetleri Stratejik Hava Komutanlığı'na bağlı 19'uncu Bomba Filosu'nun B-47 askeri uçağı, 5 Şubat 1958 günü F-86 savaş uçaklarıyla birlikte gizli bir tatbikat için Homestead Üssü'nden havalandı. İkinci Dünya Savaşı'ndaki başarısıyla bilinen B-47'nin pilotu Albay Howard Richardson'ın görevi, Mark 15 hidrojen bombasını hayali düşman hedefine bırakmaktı. Senaryo şuydu; doğu sahilindeki Virginia eyaletinin küçük yerleşim bölgesi Reston, hedefteki düşman Rus şehriydi. Richardson ve ekibi, önce hayali Rus avcı uçaklarını canlandıran Amerikan F-86'larıyla mücadele etti. Ardından düşman uçaklarını alt etmeyi başararak, yine hayali Rus şehri Reston'ı hedefe kitledi ve "Bom!" Şehir yerle bir olmuş, tatbikat tamamlanmıştı. Güneye, Kuzey Carolina eyaleti semalarına geldiklerinde artık "dost hava sahasında" uçuyorlardı.
ÇARPIŞTILAR
Birkaç dakika sonra bir sarsıntı, hemen ardından uçağın sağ kanadında bir parlama. İki uçak havada çarpışmıştı. 6 numaralı motor yere düşüyordu. Howardson, B-47'sini arkasında seyreden F-86'nın otomatik alıcılarının bozulduğunu, F-86 pilotunun durumu son anda fark ettiğinde çok geç olduğunu sonradan öğrenecekti. Motorlardan biri gitmiş, yardımcı yakıt tankıysa delinmişti. Uçak kaçınılmaz olarak yere düşecekti. Tek seçenek kendilerini havaya fırlatmaktı. Ama dur! Richardson bunun bir felaket olacağını hemen fark etti. Uçağı kendi kaderine bırakmak, 3 bin 500 kilogram ağırlığındaki Mark 15 hidrojen bombasının düştüğü yerde felakete yol açması demekti. Felaket derken, tarif edilen şuydu: İçinde 181 kilogram ağırlığındaki patlayıcı ve resmen açıklanmayan miktarda uranyum bulunan bomba yere düştüğü an, 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasından 100 kat daha fazla yıkıcı olacak. Howardson, Komutanlığa yükü hafifletmenin ve bombayı okyanusa bırakmanın en akıllı çözüm olduğunu bildirdi. Haklıydı. Bombayı Tybee Adası'nın yaklaşık 16 kilometre açıklarındaki Wassaw Koyu'nun serin sularına bıraktılar. Suya düştüğünde patlama olmadı. ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait uzman dalgıçlar 10 hafta boyunca Wassaw Koyu'nda kayıp bombayı aradı. 16 Nisan 1958 günü Hava Kuvvetleri'nde şöyle bir kayıt düşüldü: "Bir daha ele geçirilemeyecek şekilde kayıp." Bu raporun ardından ABD'nin askeri tatbikatlarında bomba kullanılması yasaklandı.
EL KAİDE BULURSA
2001 ve 2004 yıllarında iki resmi arama yapıldı. Ama sonuç alınamadı. En iyisi canavarı uyandırmamaktı. 11 Eylül 2001'den sonra ise "Bombayı ya El Kaide bulursa" telaşı yaşandı. Bana kalırsa, yolunuz düşerse Tybee Adası'na uğramaktan çekinmeyin. Johnny Depp biraz aklı havada bir adam görüntüsü verebilir ama Sandra Bullock'un Tybee sahilinden yaklaşık 2 milyon dolara ev alması, adanın büyüsünü kaybetmediğinin göstergesi.