Afganistan'da kaykay mı? Evet, kesinlikle! Üstelik de hem kız hem de erkek çocukları için. Üstelik de bedavaya. Taliban, bombalı saldırılar, burkalı Afgan kadınları, kerpiçten evler, toprak yollar... Dünyanın adeta yarım yüzyıl gerisinden gelen Afganistan'n bende yarattığı ilk çağrışımlar bunlardı. Ancak görünen o ki söz konusu olan çocuklar ve ideallerse, tüm kapılar "alternatif bir aktiviteye" sonuna kadar açılıyor.
30 TAHTAYLA YOLA ÇIKTILAR
Her hikâyenin bir kahramanı olduğu gibi, her girişimin de bir öncüsü olmalı. Afganistan'da imkânsızı başaran öncünün adı da Oliver Percovich. Avustralya asıllı genç adam, bu açık hava sporuna 6 yaşında, doğduğu Papua Yeni Gine'deki boş bir havuzda kayarak başlamış. 20 yaşına geldiğinde uluslararası yarışmalara katılan profesyonel bir kaykaycıydı. Melbourne'de Avustralya hükümetinin acil yönetim projelerinde çalışırken, aşka yenik düşüp sevgilisinin peşinden Kâbil'e sürüklendi. Sevgilisi geri döndü; Percovich ise 2007'de kaykay tahtasıyla geldiği Afganistan'dan ayrılmadı. Kendi gibi kaykaycı olan kız arkadaşı Sharna Nolan ile birlikte, Kâbil'in tozlu topraklı yollarında kaymaya başlamıştı. Kimi zaman askeri bir aracın arkasından, kimi zaman bir eşeğin peşinden, hatta bombalı bir saldırının arasından kayıp giderek Kâbil sokaklarının en renkli çifti oluverdiler. Afgan çocukları, uzaylı yerine koydukları Percovich ile Nolan'ın peşinden lastik terlikleriyle koşuyordu. Bir süre sonra bu kitle, çığ gibi büyüdü. Çok geçmeden Percovich ve Nolan kendilerini, çocuklara kaykay öğretirken buldu. Oliver Percovich kaymayı bilen bir avuç Afgan gencin desteğini alarak kızların ayrı sınıflarda çalıştığı onlarca çocuğa ders verdi.
BİR MİLYON DOLARLIK PARK
Kaykay dersleri Kâbil'de dilden dile yayılınca işi büyütüp çoğu okula bile gitmeyen bu çocuklar için bir "kaykay okulu" kurmak zorunda kaldılar: "Skateistan". İki yıl önce çocukların askeri araçlarla yarışarak başladığı kaykay dersleri, artık geçen yıl Afgan Olimpiyat Komitesi'nin yaptırdığı bir milyon dolarlık kaykay parkında devam ediyor. Gazi Stadyumu içinde bin 400 metrekare üzerine kurulu parkın inşaatını yaptıran Olimpiyat Komitesi, parkın su, elektrik gibi masraflarına para almıyor. Bir Alman firmasıysa parkın rampalarını bedavaya kurmuş. Muhafazakâr dünyanın burkası, modern dünyanın kaykay tahtası üzerinde hızla yol alarak aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyor. Bu hikâyeden çıkaracak üç ders var: Aşık olunca insan kendini Kâbil'de bile bulabilir. Çocuk her yerde çocuk. Afganistan, Türkiye, Avustralya fark etmez. İnsan bir iyilik yapmayı istemeye görsün, imkânsızlar mucizeye dönüşür.