Avrupa referandum sonrası saldırgan politikasını arttırdı, skandal kararlarına yenilerini ekledi, işi müzakereleri durdurma tehdidine kadar götürdü. Son zirvede ise geri adım atıldı, müzakereler devam ediyor, referandum sonucuna ise saygı duyuluyor. Taha Dağlı AB'nin özellikle son 2 yıldır Türkiye'ye yönelik içi boş çıkan tehditlerini değerlendirdi.
MALTA ZİRVESİNDEN ÇIKAN SONUCU NASIL DEĞERLENDİRMEK GEREK?
Türkiye ve müzakereler konusu Malta'daki AB Dışişleri Bakanları zirvesinde masaya yatırıldı, zirveden çıkan kararda ise geri adım atıldı, müzakerelerin durdurulmayacağı açıklandı, 16 Nisan referandum sonucuna saygı duyulduğu belirtildi. Avrupa 16 Nisan'a gelene kadar Türkiye'yi hep tehditlerle dizayn etme alışkanlığını sürdürmeye çalıştı ancak bunun bir işe yaramadığı ortaya çıktı.
AB'NİN AÇIK TEHDİDİ MÜZAKERELERİ DURDURMAK MIYDI?
Son 2 yıldır bizi hep bu müzakerelerle tehdit ettiler. 2015 ilerleme raporu, 2016 ilerleme raporu, Kasım 2016'daki Avrupa Parlamentosunda alınan karar ve geçen haftaki Avrupa Konseyi Parlamenterler meclisindeki oylama, bunların tamamında müzakerelerin askıya alınması, durdurulması, gündemdeydi, neticede böyle bir kararı hayata geçirmek AB'nin işine gelmedi.
AB MÜZAKERELERİ NEDEN ASKIYA ALAMIYOR?
Bunun en büyük sebebi mülteci anlaşması ve Türkiye'nin Rusya ilişkileri. Tabi genel olarak Türkiye'nin bölgesel gücü, bu güç önemli ve giderek artıyor, Türkiye bugün Suriye'de sahada, Irak'ta sahada, yerinde oturup, yanı başındaki gelişmeleri izleyen bir Türkiye yok. Enerji üssü olan bir Türkiye var, operasyon yapan bir Türkiye var, terör örgütleriyle mücadele eden bir Türkiye var. Böyle bir durumda AB'nin Türkiye'ye, Türkiye'nin AB'ye duyduğundan daha fazla ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliyoruz. AB de aldığı kararla bunu teyit ediyor.
MÜLTECİ ANLAŞMASI DEVAM EDER Mİ?
AB, yıllardır tehdit ediyor ama somut adım atamıyor. En çok mülteci anlaşmasının bozulmasından endişe duyuyorlar. 2016 Mart'tan bu yana bu anlaşma yürürlükte hatta Almanya Başbakanı Merkel'i suçlayanlar var, Türkiye'ye bizi muhtaç bıraktın diye. Bu anlaşma AB'nin Türkiye ile müzakereleri durdurmama kararıyla devam edecek diye bir durum yok çünkü anlaşmanın şartları var. Türkiye üzerine düşenleri yaptı ancak AB yerine getirmedi o nedenle AB müzakereler devam edecek kararı verse de müzakereleri somut olarak devam ettirmeli yani fasılları açmalı ki anlaşma da devam etsin.
AVRUPA'YA GİTMEK İSTEYEN SURİYELİLERE KAPILAR AÇILABİLİR Mİ?
Türkiye'de 3 milyon Suriyeli varsa bunların bir kısmı Avrupa'ya gitmek istiyor, kapılar açılırsa gitmek isteyen, Avrupa hayali kuran, Avrupa'da akrabaları olan Suriyeliler için açılacak. Yoksa 6 yıldır baktığımız Suriyelilerin hepsi gönderilecek diye bir durum yok, hele ki zorla gönderilecekler diye bir şey asla söz konusu değil. Burada vurgu yapılan Suriyeliler, gitmek isteyenler, onların da sayısı Avrupa ülkelerinde 2015'teki benzeri bir kaosu çıkaracak kadar var.
AB MÜLTECİ ANLAŞMASINDA HANGİ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ?
6 milyar Euro Suriyelilere yardım yapılacaktı, yapılmadı. Yeni fasıllar açılacaktı, ikisi açıldı sonra AP'nin müzakereleri askıya alma kararıyla bu da durdu ve tabi ki vize muafiyeti de mülteci anlaşmasının içerisinde yer alan geri kabulün bir karşılığı. Türkiye üzerine düşeni yapıyor, AB ise 2 yıldır söz vermesine rağmen vize muafiyetini sağlamadı.
ALMANYA'NIN VİZE MUAFİYETİ İÇİN ÖNERİSİ?
16 Nisan'da sandıktan çıkan sonuç AB'nin kabullenmiş görünse de bir türlü hazmedemediği bir sonuç oldu. Almanya dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, müzakereler devam etmeli ama Türkiye'de hayır oyu verenleri desteklemeliyiz diyor, vize kolaylığının da sadece hayır oyu veren Türk aydınları için uygulanabileceğini öneriyor, yani Almanya hem kendi ülkesindeki gurbetçilerin yüzde 63'nün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklemesini hazmedemiyor hem de Türkiye genelinde yüzde 51,4'lük evet oyunu.
AVUSTURYA'NIN IRKÇI TUTUMU?
AB içerisinde bir tek Avusturya müzakerelerin durdurulmasını istedi. Ona da Almanya ve Fransa'dan sert yanıt geldi, Türkiye karşıtlığı Avrupa'da prim yapıyor. Almanya ise Avusturya'yı Türkiye düşmanlığıyla kendi ülkesinde kendilerini alkışlatmaya çalışmakla suçladı, yani popülizm yaptıklarını söylüyor. Yoksa sadece Avusturya değil Almanya da Türkiye karşıtı, AB'de çıkan müzakereler devam etsin kararı AB'nin Türkiye dostu olduğunu göstermez, Türkiye'ye karşı düşmanlık devam ediyor, burada belirleyici unsur Türkiye'nin gücü, bükemedikleri bileğin öpülmesi.
16 NİSAN'DAN ÇIKAN SONUCU KABULLENMEYE BAŞLADILAR DİYEBİLİR MİYİZ?
AB Dış Politika Temsilcisi Federica Mogherini, referandum sonucuna saygı duyduklarını söyledi, bu ilk kez yapılan bir açıklamaydı. Buna saygı duymaktan başka bir alternatifleri de yok. ABD Başkanı Donald Trump saygı duyduğunu söyledi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp, tebrik etti ama ABD'de hala etkin olan Obama yönetimi, AGİT raporundan bahsetti. AB de aynı süreci takip ediyordu fakat iş zora gelince AGİT raporuna rağmen kabullenmek zorunda kaldılar.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
16 Nisan AB için kabul edilemez bir durumdu zor da olsa kabullendiler. Bundan sonra idam tartışmaları var, idam konusunda yine bir kırmızı çizgi çektiler, eğer idam gelirse o zaman müzakereleri durdururuz diyorlar. Ama burada önemli olan şu AB bizi tehdit ediyor fakat tehdit edenin eli, tehdit edilene oranla ne kadar güçlü, o tehditler Türkiye'nin pek de umurunda değil. Müzakerelerin durdurulması için Türkiye hiçbir zaman "aman sakın durdurmayın, lütfen yapmayın" falan demedi aksine "hodri meydan" dedi. AB içi boş tehditlerle geliyor ve her seferinde restle karşılaşıp, geri adım atmak zorunda kalıyor.