Sosyal
belediyecilik tanımı son dönemde biraz erozyona uğradı. Birilerine fakirlik yardımı yapıp, halk konserleri düzenlemek ve göstermelik kültürel etkinlikler düzenlemekten ibaretmiş gibi zannedilmesin sosyal belediyecilik. İzmir, samimi ve gerçek sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerine sahne olmuştu geçmişte. 1980'li ve 1990'lı yıllara doğru gidin şöyle...
Burhan Özfatura, 1984-1989 yılları arasındaki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Ege-Koop Başkanlığı'nı da yürütmüş, Egekent 1'in temelini atmıştı. Bununla da yetinmemiş, sosyal konut projelerinin en güzel örneklerinden EVKA'lara girişmişti. Özfatura, Büyükşehir'deki 1984-1989 ve 1994-1999 seneleri arasındaki 10 yıllık başkanlık sürecinde hem Egekent 1 hem de EVKA projeleriyle tam 30 bin konut yapılmasını sağlamıştı. Herkesin cesaret edemediği zor bir hizmetti. Zaman zaman
haksız eleştirilere de maruz kalmıştı, fakat bildiği doğrudan şaşmamıştı. Bu yerleşim yerleri kurulurken, sadece dar gelirliler kiracılıktan kurtarılmamıştı. Çarpık yapılaşmanın önüne geçilmiş, ekonomi de canlandırılmıştı. Eğer EVKA'lar hayata geçirilmeseydi, şimdi kurtulmaya çalıştığımız kaçak binalar ve gecekondular oraları da
örümcek ağı gibi saracaktı. Üstelik çarpık yapılaşan bir yere altyapı götürmek, şehircilik kurallarına uygun bir yerleşim yerine göre kat ve kat pahalı. Yani, bu işten belediye de kazançlı çıkıyor. Çirkin kentleşmenin önüne geçilip, sosyal bir sorun olan evsizlik önlenirken, ekonominin canlanması, belediye hizmetlerinin daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleştirilmesi de sağlanıyor. Ayrıca ucuz konut arzıyla kiralar da stabil hale geliyor.
ŞEHİRCİLİK DERSİ
Sosyal konutlar inşa ederek kiracıları ev sahibi yapan, belediyecilik ve şehircilik dersi veren Burhan Özfatura, yerel yönetimlerin bu sorumluluğunu yerine getirmesi için ısrarla çağrıda bulunuyordu. "Büyükşehir Belediyesi bu işin öncülüğünü sürdürmeli, toplu yapılaşmanın önünü açmalı" diyordu. Hem unutmayalım İzmir'de yaşayanların yüzde 34'ü kiracı, yüzde 18.6'sı da bir yakınının evinde oturuyor. Lafın kısası, her 2 kişiden birinin evi yok. Kiracılığa mahkum kalan, düşük geliriyle ay sonunu zor getiren dar, hatta orta gelirliler, bir gün ev sahibi olabileceklerini hayal bile edemiyor. Bu gerçeği de göz ardı etmeyelim... Beş yıllık yeni bir döneme adım atan belediye başkanlarına bu vesileyle
sosyal bir mesaj vermek istedim.